3. Bölüm "Doğum Günü"

342 168 12
                                    

Medya : Maral Doğan

#Blueneck - Sirens

Ufak bir duyuru yapmak istiyorum;
Uzay rolündeki oyuncunun göz rengi kitapta bahsettiğimden farklı, biliyorum. Bu sizi pek fazla yanıltmasın. Sadece göz renkleri uyuşmuyor, diğer bütün her şeyleri aynı.

İyi Okumalar.

Gökkuşağın renkleriyle tutundum ben hayata. Pes etmedim hiç bir zaman. Hep ayağa kalkmaya çalıştım. Hiç bir şey beni yenik düşürmeyeceğini bildiğim içindir belki. 6 yaşında babasının öldürülmesini uzaktan seyredip, 16 yaş doğum günü sırasında annesinin öldüğü haberini alan bir kişiydim. Kaybetme korkusu dolmadı hiç bir zaman içime. Umutlarımın avuçlarımın içinden kaymasına izin vermedim. Belki de hayatta en büyük korkum buydu. Hayallerim ellerimden çekip gitmesi... Usanmadım. Hep ayağa kalkmaya başarmıştım. Pes etmeyen bir karakterdim. Biraz değişikti fakat ben kaybetmeyi sevmezdim...

•||•

Bugün benin en nefret ettiğim günlerden bir tanseydi. Ailemin ölüm yıl dönümü... Yerinde duramayan ben, bugün okula gitmeyi bile düşünmüyordum. Bugün benim için farklıydı. Hayatımda renklere tutunduğum gündü. Ailemi kaybeder kaybetmez renklere sığındım. Beni koruyup kollayan gökkuşağın renkleri ve teyzem olmuştu. Ben güçlü bir kızdım. Bunu farkındaydım. Hala ayakta durmamın bir çok sebebi vardı. Teyzem,Akın,Defne,Görkem... Görkem'e anaokulundan beri plotoniktim. Hep beraber büyüdük. Her adımımızı beraber atardık. Büyüdükçe ona karşı duygularım değişti. Tamamen onu abi olarak gördüm. Daha samimi olmaya başladık. O zamanalar Defne ile tanışmadığım için onda daha fazla sırrım vardı. O da beni kardeş gibi sevdiğini söylerdi. Fakat o lanet güden sonra bütün hayatım değişmişti.

18 / 03 / 2014 (2 sene önce...)

Bugün her şeyin harika olması gerekiyordu. 16. yaşıma basacaktım. Annem ve arkadaşlarımın eğlenmesi için harika bir organizasyon yapmaya çalıştım. En çokta annem bana yardım etmişti. Belki o olmasaydı hayatımın birçok noktası başarısızlıkla sonlandırılırdı. Bu ne kadar hoşuma gitsede annemin benim için yorulduğunu biliyordum. İtiraz etmesine izin vermeden dinlenmesini istedim. Parti saati geldiğinde bütün herkesi kapıdan selamladım. Her birini çok seviyordum.

Her evin köşesinde kız kankalarım dolaşıyordu. Eğlendikleri gülüşlerinden belliydi. Bu da benim daha fazla mutlu olmamı sağlamıştı. Bir tek erkek olarak Görkem ve Akın vardı. Diğer herkes kızdı. Annem bir işi olduğunu ve daha sonra mutlaka geleceğini söylemişti. Görkem'de aynı şekilde sonradan geleceğini ve işi olacağını söylediği için fazla üstelemedim. Gecenin sonuna kadar dans,müzik,eğlence... Görkem ve annem doğum günümün sonuna kadar gelmemişlerdi. Ne beni aramışlardı, nede mesaj atmışlardı. Doğum günü kutlamasının sonuna gelmiştik. Tek tek kızları kapıdan uğurlarken dışarıdan gürültülü bir şekilde Görkem girdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken elindeki bitmiş viski şişesini görünce endişeli bakışlarımı saklayamamıştım. Kapının önünde onu izlerken kızlar 'görüşürüz' diyerek gittiler. Görkem'in gözünün altı kıpkırmızıydı, göz bebekleri kırmızılıkla boyanmıştı. Dengesini kuramadığı için garipseyerek yürürken tam önümde durdu. Aramızda bir adım mesafe vardı.
"Doğum günün kutlu olsun,Maral." Sözlerini kalbindeki bin parçadan ayırarak söylediğinde, Görkem için endişelenmiştim. Elimi ona destek olurcasına omzuna attım. "Görkem, sen iyi değilsin. İçeri geç istersen." Görkem bu dediğimle afallamıştı. Yüzündeki ifade anında değişirken duygularıda değişebiliyordu. Kafasını her iki yana sallarken gülmeye başladığında ona gözlerimi kısarak baktım. "Annenin öldüğünden haberin bile yok." Gülüşü anında solduğunda ben artık delirme noktasına gelmek zorunda kalmıştım. Neyden bahsediyordu ki? Annem saatler önce yanımdaydı oysaki benim."Ne diyorsun sen? Kendinde değilsin Görkem. Hadi geç içeri!" Kolundan tutup onu itmeye kalkıştığımda, kolunu tuttuğum elimi çeki ve beni duvara sabitledi. Aramızdaki mesafe yarım adıma düşmüştü. Görkem kırgın bakışlarıyla bana bakıyordu. Onu ilk defa böyle görmüştüm. "Seni çok sevdim ben, Maral. Çok sevdim." Sarhoştu. Evet,bunları sarhoş olduğu için söylemesi gerekiyordu. Abimdi o benim. Bunların hepsi saçmalıktan ibaretti. Belki bu sözü anaokulunda söylese sevinirdim, ama ben onu abim gibi sevmiştim. Burnunu burnuma değdirmemeye çalışıyordu fakat mesafe çok yakındı.
"Unutmaya çalıştım. Olmadı. Milyonlarca kişiyle yattım. Olmadı. Bana her abi dediğinde kendimi asmak istedim. Yine olmadı. Kehribar saçların gözümün önünden yok olmuyo. Yapamıyorum!"
"Görkem sen sarhoşsun. Bunların hiç biri doğru değil!" Hemen omzumun üstündeki duvara kafasını dayadığında sinirlendiğini sandım. Ama tam tersiydi. Ağlıyordu. "Lanet olsun! Ne yaptın lan sen bana! Nasıl bir büyü bu?" Ona hayret dolu bakarken yüzünü göremiyordum. Kafası hemen omzumun üstündeydi. Görkem değildi bu. Beni kardeş gibi severdi öneceden. Beni koruyup kollardı. Zor anımda yanımda bir tek o olurdu. "Gö-Görkem bu dediklerin doğru değil. Sen beni kardeşin gibi seversin. Sen benim abimsin."
Sessiz bir şekilde bu kelimeleri mırıldanırken, sinirlendiğini omzuma değen çenesinden anlamıştım. Kafasını hızlıca omzumdan ayırdı. Uzun saçları gözünün önüne düşüyordu ve daha korkunç oluyorlardı. "Abi deme lan bana, abi deme!" Yumruğunu kafamın üstündeki duvara indirdiğinde oluşan sesi unutmaya çalıştım. Eli felaket acımış olacaktı. "Belki sadece benim olsan abin olmadığımı anlatmış olurum sana, ne dersin Maral?"
Sarhoşluğundan dolayı gözü dönmüş vücudunu o yönetemiyormuş gibiydi. Korkmuştum ondan. İlk defa Görkem'den korkuyordum. "Ne diyorsun sen Görkem? Annem nerde? Ne saçmalıyorsun sen?" Kafasını boynuma indirdi. Dudakları az bir mesafe kala durdu ve sıcak nefesini boğazım üfledi. "Annen yok artık Maral." Şimdi boynuma dudaklarını bastırdığında boğuk bir şekilde bağırmıştım. İnlemeyle bir alakası yoktu. Ağzımdan sadece kurtulmak için bu ses tonu çıkmıştı. Görkem'in kıkır kıkır güldüğünü gördüğümde bütün gücümü toplayıp onu omuzlarından ittim. Şanslıydımki onu boşluğunda yakalamıştım. Afallayarak geri çekildiğinde fırst bu fırst koşmaya başladım. Ama sadece 5 adım atabilmiştim. Sadece 5 adım... Arkamdan ellerini belime sardığında şimdi nefesi kulağımın arkasına değiyordu. "Anneni kaybettin Maral. Yanında her zaman ben olacağım artık." Söylediği cümleyle gözlerimi sabit bir yere daldırdığımda bacaklarımda derman kalmamıştı. Görkem'in elleri yavaş yavaş gevşerken, bende yere yığılmaya başlıyordum. Vücudumda ve göz kapaklarımda derman kalmadığında kendimi yere bıraktım. Doğal olarak Görkem'in elleri belimden inmişti. Yerdeki yağmur damlalarının üstüne uzandığımda, Görkem arka tarafımda kalıyordu. Islak bir sokakta yatarken, bilincim kaybolmaya yüz tutsada göz kapaklarım kapanmamakla inat ediyordu.

Okyanus GözlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin