Bir hayal kur. Hayalinde sevdiğin birini kaybettiğini düşün. Sonra onu cebine koy ve bir hayal daha kur. En korktuğun şeyi ( örneğin dünya dışı varlıkları) düşün. Şimdi her iki hayalini de yan yana getir. Bu biraz zor olabilir. Ama ben yapıyorsam herkes yapabilir diye düşünüyorum. Bu iki hayalin hemen hemen gerçek olduğunu düşün ki, ne hissettiğini gör. NE hissediyorsun. Acı mı, korku mu?
Eğer acı çekiyorsan hala kalbinle yaşıyorsun ama korkuyorsan sen yaşıyorsun. Şöyle düşün. Bir sen varsın, bir kalbin var ve bir de ki en önemlisi bu benim için düşüncen var. Eğer benim de hissettiğimi hissediyorsan o zaman, Paradoksa hoşgeldin.
Hislerimin hiç bir ifadesi yok. Yani terimsel bir anlatımı olduğunu sanmıyorum. Sadece hissediyorum. Sen bir çilek olsaydın, ve seni dalından koparan Leyla olsaydı, seni güzel bir tencerede güzel elleriyle yoğurup hamurdan kağıda çevirseydi seni, emin ol ben varım derdin. Ben varım ki sana aşık olduğumu hissedebiliyorum Leylam derdin. Ben Kays sen Leyla derdin. Aşkı bulsaydın ''bir'' var derdin. Ve sadece o ''bir'' için yapardın her şeyi. Ama sen öyle bir türsün ki; an gelir bir melek olursun, an gelir bir hayvandan daha aşağı olursun.
Şuan yaşadığın hayat; bir kader mi, yoksa senin seçtiğin bir hayat mı?
