"Çok az insan yaratıcı olarak kabul edilir: Birkaç ressam, birkaç şair; milyonda bir kişi. Bu saçmalıktır. Her insan doğuştan yaratıcıdır. Çocukları izlersen görürsün. Bütün çocuklar yaratıcıdır (Osho)."
Yaratıcılık nedir? Bazılarımızın diğerlerinden daha yaratıcı olmasını sağlayan nedir? Yaratıcı olabilmek için yüksek bir zekaya mı sahip olmak gerekir? Yaratıcılığın ruhsal rahatsızlıklarla bağlantısı var mıdır? Toplum ve yaratıcılık arasında nasıl bir ilişki vardır?
Bu sorulardan bir kısmı ya da çoğu ilginizi çekmişse yazıya devam edin ve birlikte bu soruların cevaplarını inceleyelim. Eğer hiçbiri ilginizi çekmediyse burda bırakmak size zamandan tasarruf sağlayabilir.
Şimdi ilk soruyla başlayalım "Yaratıcılık Nedir?
Torronce yaratıcı düşünme testi el kitabında yaratıcılığın tanımı: "Yaratıcılık, sorunlara, bozukluklara bilgi eksikliğine, kayıp öğelere,uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanıma, çözüm arama, tahminlerde bulunma ya da eksikliklere karşı denenceler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonrada sonucu başkalarına iletmektir.Hepimizin bir ölçüde yaratıcı olduğu ve yaratıcılığın geliştirilebileceği kabul edilir. Peki bizi sınırlandıran ve yaratıcı kabul edilen insanlardan ayıran ne? Yaratıcılık bir süreç olarak kabul edilir. Genelde bu şu dört aşamadan oluşur: 1)Bilgi toplama 2)Kuluçka 3)Fikir veya keşif 4)Değerlendirme ve gerçekleştirme.
Fakat bu dört aşamayı her zaman takip etmez. Bazen bu aşamalar yer değiştirebilir ya da bazıları atlanarak gerçekleşebilir. Yaratıcılığın bir kalıbı yoktur. Bir kalıbı olsaydı zaten bu yaratıcılık olmazdı. Hatta çoğu zaman yaratıcılık kalıpları tamamen parçalamakla doğru orantılıdır. O yüzden aklınıza birşey geldiğinde onun üzerine gidin deneyin, olmadı mı tekrar deneyin, tekrar, tekrar, tekrar...
Hatalar yapacaksınız, düşeceksiniz belki de aşağılanıp alaya alınacaksınız. Yaratıcı olmanın riskli tarafı budur.Şimdi yaratıcı kabul edilen insanların ortak özelliklerinden bazılarına bakalım:
Zekidirler fakat çok zeki olmak zorunda değildirler. Mc. Kinnon'a göre, "120'nin üzerinde bir IQ skoru ile yaratıcılık arasında herhangi bir korelasyon yoktur."
Kısa zamanda çok sayıda değişik düşünce üretmede başarılıdırlar.
Sorunlarla uğraşmak onları güdüler. Hata yaptıklarında denemeye devam ederler. Fakat bu denemeler Einstein'ın dediği gibi hatayı tekrarlamak değil yeni düşünceler üretmektir.
Yeterli kanıt toplamadan, karar vermekten kaçınırlar.
Küçük detaylardan çok, sorunun anlam ve doğurgularıyla ilgilenirler.
Soyut veya somut nesne ve kavramlar arasında bağlantıları yakalayabililer ve ilişkilendire bilirler.
Hayal gücünün zenginliği, esnek düşünebilme ve konulara odaklanabilme yetileri vardır.
Bu özellikler arttırılabilir. Yaratıcı kişi sadece problemlere yaratıcı çözümler bulabilen değil aynı zamanda yaratıcı sorular sorabilen kişidir. Yaratıcılık bir sonuç değil bir süreçtir. Sonuca bakarak yaratıcılığa bakarsak hata yapmış oluruz.Şimdi "Yaratıcılığın ruhsal rahatsızlıklarla bağlantısı var mıdır?" sorusunu inceleyelim.
Freud, yaratıcılığın bilinçaltı ve ID'le bağlantısı olduğunu ileri sürmüştü. Fazla gelişen süperegonun yaratıcılığa kaynak sağlayan id'i bastırdığını söylemişti. Bu konuda bende Freud'la aynı fikirdeyim. Fakat Freud'un yaratıcılıkla ilgili katılmadığım bazı noktaları var. Freud, nevrotiklik ile yaratıcılık arasında bir bağlantı olduğunu söyler. Ben bu fikrine katılmıyorum. Birçok araştırmacınında benim bu fikrimi doğrulayan görüşleri var.Bazı araştırmacılar şizofreniye neden olabilen genlerle yaratıcılık arasında bir bağlantı olduğunu da söylüyor. Bunlara benzer birçok çalışmada var. Bu çalışmaların sonucu; yaratıcılık ve ruhsal sıkıntılar arasında kuvvetli bir bağ olduğunu gösteriyor.Yaratıcı kabiliyeti olan zeki insanlarda ruhsal sorunların oranı genel popülasyona göre oldukça yüksek. Van Gogh'u bunlara örnek verebiliriz.
Son olarakta kısaca toplumumuzun ve eğitim sistemimizin yaratıcılık üzerindeki etkisine bakalım.
Toplum kimleri daha çok ister? Şüphesiz kurallara uyan, sessiz, sakin, eleştirmeyen uygulayan insanları. Bu özellikler ise yaratıcılıkla zıt kutupları oluşturuyor.
Birde eğitim sistemimize bakalım; ses çıkarmayan, öğretmenin dediklerini sünger gibi emen, hocanın verdiklerinin dışına çıkmayan ( çünkü o zaman hocanın otoritesi sarsılır ) öğrenciler yetiştirmek.
Sizinde fark ettiğiniz gibi Türkiye'de yaratıcılık kendine yer bulamıyor. Çocukluğumuz bizim en yaratıcı olduğumuz zamanlardır. Herhangi bir kalıp düşünce daha yoktur. Esnek bir düşünce yapımız vardır. İsterseniz şimdi bir şey deneyelim; Bir yetişkin ve bir çocuğa ne olduğu tam anlaşılmayan bir resim gösterin ve nelere benzediğini sorun.Yetişkinler 2,3 örnek verebilirken, çocuklar rahatlıkla 6,7 örnek verebilecektir. Yaratıcı olmak istiyorsak içimizdeki soran, sorgulayan çocuğu unutmamalıyız..."Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere." (Albert Einstein)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Khaos Psikoloji
Non-Fiction"Alice gibi tavşan deliğinden yuvarlanıp yeni ve tanımadığın bir dünyaya düşmek" bence bu kendini tanımayı çok iyi ifade eden bir cümle. Kendini tanımaya başladığında bambaşka diyarlarda yolculuk yapmaya başlarsın ve kurumuş çöllerini keşfedersin...