Bu konu hemen hemen bütün insanları kapsayan bir konudur. Bazen hiç beğenmeyeceğimizi düşündüğümüz kişilik yapısındaki birine aşık olurken buluruz kendimizi. Ve buna anlam vermeye çalışmak gerçekten çok zordur.Mesela serseri olarak tabir ettiğimiz bir kişiye aşık olduğunuzu düşünün. Kendinize şu soruyu sorarken bulursunuz "Neden o?".
Açıkçası her insan eş seçimini zihinlerinde oluşturdukları belli kalıplara dayanarak yaparlar. Bu kalıpların farkında değillerdir.
Neden eşlerinden dayak yiyen insanların tekrar evlendiklerinde bu eşlerinin de birincisi gibi dayak atan biri olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bu kalıpların kökeni çocukluk yıllarındaki aile ilişkilerimize dayanır. Bu konuya daha ayrıntılı bakmadan önce eş seçimiyle ilgili birkaç kurama göz gezdirelim. Bu bizim daha geniş bir açıdan bakabilmemize yardımcı olabilir.1) Ortak Özellikler Kuramı: Adından da anlaşılacağı gibi kendimize benzeyen insanları seçme eğilimimiz vardır. Örnek verecek olursak üniversitede okuyan bir genç kızın ortaokul terk birini tercih etme ihtimali çok düşüktür. Tabi farklı bir alanda benzerlik olursa mesela hayata bakış açıları gibi o zaman durum değişebilir.
2) Zıt Özellikler Kuramı: Burada doğu felsefesindeki yin ve yang'ı düşünmenizi istiyorum. Her insan kişiliğinin tam zıttını bilinç altında barındırır. Yani diyelim ki biz çok sakin bir kişiliğe sahibiz bu kişiliğimizin tam zıttını bilinçaltında barındırırız. Eş seçiminde de bilinçaltında barınan kişiliğimize uygun kişiler seçmeye eğilimimiz var. Yani baskın bir kişiliğe sahip biri çekinik bir kişiye aşık olabilir. Bu kuram görünürde diğer kuramla çakışıyor gibi görünse de dikkatli bakıldığında durum farklıdır. Mesela biri baskın diğeri çekinik iki kişi aynı zamanda aynı ideali paylaşıyor olabilirler.
3) Birbirini Tamamlayan Gereksinimler: Kişiler eş seçimi yaparken kendi eksiklerini giderme çabasındadır. Mesela kendini hayatta başarısız kabul eden biri başarılı bir eş seçerek bu eksikliğini gidermeye çalışabilir.
4) Evrimsel Psikoloji: Bu görüşü paylaşanlara göre erkekler doğurganlığı(güzel, çekici, genç) yüksek kadınları; kadınlarda, güvenliğini, ihtiyaçlarını ve neslinin devamını getirebilecek erkekleri seçerler. Bu kuramdaki anahtar sözcük "neslin devamıdır".
Yukarıdaki kuramları doğru bulmakla birlikte benim eş seçimine bakış açım biraz daha psikanalitiktir. Bence biz anne ve babalarımıza benzer ya da bazı özellikler bakımından zıt olan kişileri seçiyoruz ve bunu çoğu zaman bilinçsiz bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Bu durum erkeklerin anneleriyle ve kızların babalarıyla ilişkileriyle birlikte anne ve babayla genel ilişkiler bağlamında incelenebilir. Biz çocukluğumuzdan gelen ve anne babalarımızın tamamlayamadığı ya da sadece onların tamamlayabildiği bazı ihtiyaçlarımıza doyum arıyoruz. Çocukken doyurulmayan ihtiyaçları seçtiğimiz kişilerden karşılamaya çalışıyoruz.
Mesela mükemmelliyetçi bir anne babayla büyüyen bir kızı düşünelim ne yaparsa yapsın ailesini memnun edemiyor ve ondan hep daha fazlası bekleniyor. Daha sonra bir çocukla tanışıyor ve aşık oluyor. Şimdi bu çocuk babasına hiç benzemiyor hayat umurunda değil, sorumsuz, aklına eseni sonuçlarını düşünmeden yapan biri ya da çocuk ilgili, şefkatli ve kızı devamlı takdir eden biri. Her iki durumda kızın ailede karşılanmayan bazı ihtiyaçlarına doyum sağlar nitelikte.
Burada eşleri babanın zıttı olarak düşündük peki tersi olamaz mı? Yani babasına benzer mükemmelliyetçi birini seçemez mi?
Evet seçebilir. Bununla ilgili gerçek bir örnek vereyim. Bir kadın var adına Kübra diyelim. Kübra küçükken annesinin devamlı babasından şiddet görmesine maruz kalmış. Ben babam gibi birini seçmeyeceğim diye düşünüyor fakat ilk eşi de babası gibi şiddete başvuran biri çıkıyor ve bir süre sonra boşanıyor. Sonra yeni biriyle tanışıyor ilk başta bir sorun yok fakat daha sonra ikinci eşi de şiddet uygulamaya başlıyor. Sizce Kübra hep şiddet uygulayan birini mi seçiyor? Bu sefer Kübra bir uzmana baş vuruyor ve ilerleyen seanslarda anlaşılıyor ki Kübra iki eşini de bilinçsizce kışkırtarak babası gibi şiddet uygulamaya yönlendiriyor. Kübra bu durumun farkına vardığında nasıl şoka uğradığını anlayabilirsiz. Kübra'nın ailesinden gördüğü örnek evlilik bilinçaltına yerleşmiş ve o da bilinçsizce aynı ilişkileri yaratıyor. İlerleyen seanslarda bu durum üzerine çalışılıyor ve evlilikleri düzeliyor.
Ben de hem kendimi hem de etrafımdaki kişileri incelediğimde yukarıda bahsettiğim sonuçlara benzer sonuçlar elde ettim. Ama şu bir gerçek ki eş seçimi çok fazla parçadan oluşuyor. Benim yaptığım parçalardan birini alıp incelemek. O yüzden bütün aşkları aile ilişkilerine indirgeyip sizi huzursuz etmekte istemem :)
Şimdi beni yazıya başlatan soruya kısaca bakalım. Neden kızlar serseri erkeklere aşık oluyor? Bence o erkek kızın karşılayamadığı ihtiyaçlarının gün yüzü görmüş hali. Biz bu anne-babalarımız tarafından karşılanmayan ihtiyaçlarımızı bilinçsiz şekilde seçtiğimiz kişilerde karşılayacağını umarız. Ama çoğu zaman beklentilerimiz karşılanmaz ve çocukluk yaralarımız tekrar kanar. Artık karşıdaki kişinin değiştiğini kendimize inandırırız. Şöyle bir ironide vardır ki; evlenmeden önce eşimizin en sevdiğimiz özelliği evlendikten sonra kavgalara neden olan ve değiştirilmeye çalışılan özelliğe dönüşür. Peki buradaki paradoks ne olacak? Diyelim ki aşık olduğumuz kişinin en sevdiğimiz özelliğini artık sevmediğimiz için değiştirdik ve yerine beğendiğimiz başka bir özellik getirdik. Peki o hala bizim aşık olduğumuz kişimi olur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Khaos Psikoloji
Kurgu Olmayan"Alice gibi tavşan deliğinden yuvarlanıp yeni ve tanımadığın bir dünyaya düşmek" bence bu kendini tanımayı çok iyi ifade eden bir cümle. Kendini tanımaya başladığında bambaşka diyarlarda yolculuk yapmaya başlarsın ve kurumuş çöllerini keşfedersin...