Bu hikayeye nasıl başlayacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Nasıl başlasam diye çok düşündüm.Kafamda soru işaretleri vardı.Gerçekten yaşadıklarıma ortak olmak isteyen birileri var mıdır diye.
Hikayem kesinlik kurgusal değildir.Bizzat kendi hikayemi anlatacağım size, güzel ve kötü yanlarıyla.Emin olun bu hikayenin sonunu hiç tahmin bile edemezsiniz.
Benimde hiç tahmin edemediğim bir son ile karşılaştım.
Peki mutlu son muydu?
Yoksa mutsuz mu?
İşte o da hikayenin sonunda gizli.Hayatınıza çok insan girer.
Kimileri çok derin izler bırakır, kimileri ise iz dahi bırakmaz.Geldikleri gibi giderler.Ama; hayatınızda ki insanlar gelir ve gider sadece en iyileri kalır.Buna siz izin verirsiniz.Kimi isterseniz o olur hayatınızda.Kimisi odak noktanız olur, kimi ise değer verdikleriniz.
Benim hayatıma çok insan girdi.
Ama bazıları iyi değildi.Ben canımı yakanları hayatımdan çıkaramadım.Çok derin izler bıraktılar, kapanması zor.Derinden etkilediler, hiçbir zaman unutamadım.
Aslında bakılırsa o derin izlerin olmasında benimde payım büyük.
Çünkü engel olup hayatımdan çıkaramadım.Yapamadım bunu, istemedim.Hayatımdan çıkaracağım duygusu aklıma geldiğinde boğazım düğümlendi.Çünkü değer veriyordum.
Kimseye veremediğim değeri onlara veriyordum. Ona veriyordum.
Benim canımı yakanları hep hayatımın merkezinde tuttum.Kendim paramparçayken onları toparlamaya çalıştım.Kendimden alıp onlara verdim.Öyle fedakarlıklar yaptım ki, bazen kendi kendime keşke değseydi diyorum.Ama sonra da diyorum ki elbet birgün değer.Defalarca kez üzerimde bıraktıkları izden canım yandı, paramparça oldum.Ve her paramparça oluşumda bir kez daha ayağa kalkıp yeniden doğdum, sonra tekrar paramparça olmuş şekilde buldum kendimi.Meğer beni paramparça edeni hayatımın odak noktası yapmışım.Ben kendimi onardıkça o beni kırdı.Aramızda ki tek fark o kırıldıkça ben onu onarmaya çalışıyordum, ben kırılıp kendimi onarmaya çalışırken o ise beni yeniden kırıyordu.Ve sonra anladım ki;
Paramparça olan biri asla kırılamaz.
Çünkü bu hikayede ben paramparçayım.Hiç birini beklentisiz sevdiniz mi?
Hiç bir beklenti beklemeden, karşılıksız.
Karşı taraftan beklenti beklerseniz hep üzülen siz olursunuz.Çünkü beklentiler daima üzer.Karşılık göremiyor musunuz? Görmeyin.
Bırakın sevdanızı kalbinize gömün mümkünse ama yinede karşılık görmek için çabalamayın.Eğer çabalarsanız alacağınız karşılık gerçek olamayabilir.
Emin olun ki karşılık görmeden sevmek canınızı daha az yakar.
Çünkü karşılık alıp onun gerçek olmadığını öğrendiğinizde ki acının tarifini hiçbir kelimeyle anlatamam.
Sevdanızı içinizde saklayın.
Zamanla herşey geçer, bu arada eğer o acıyı yaşamak istiyorum derseniz siz bilirsiniz yaşayın zaten zamanla alışıyorsunuz ve bir zamandan sonra hafif hafif acılar geçiyor yara bandına bile ihtiyaç duymuyorsunuz.
Tabiki bunu gerçekleştirmek çok zaman alıyor.Ama sabredin, mutlaka aydınlığa ulaşacaksınızdır.
Karanlık taraf elbet gidecektir.Peki aşk?
İlk önce sevmekten bahsettim.
Sıra aşkta.
Aşk ile sevgi aynı şey değildir.Bir köpeği, kediyi veya bir eşyanızı sevebilirsiniz.Ama asla bir eşyanıza aşık olamazsınız.İşte ikisinin arasında ki fark bu.Herkesi, herşeyi sevebilirsiniz , sevmek kolay iş.
Aşk ise çok farklı.Herkese aşık olamazsınız.Ya bir anda olur ya da zamanla sevgiden sonra doğar.Aşk cesurların işidir.Herkes kolay kolay olamaz.Ben aşığım diyemez.
Birini sevmeyi, birine aşık olmayla karıştırmayın.
Gelelim ilk görüşte aşk;)
Ahh, ahh.
İşte beni derinden etkileyen yere geldik.Bazıları ilk görüşte aşka inanmıyor.Bende inanmıyordum.
Ta ki ilk görüşte aşık olana kadar.
Hıhı evet bende ilk görüşte aşık oldum.
Can yakıyor ama öyle güzel öyle can alıcı bir duygu yaşıyorsunuz ki size nasıl tarif etsem bilemedim.
Kışın canınızın erik çekmesi gibi.
Misal..Tabiki yine tarif edemedim, edilemezde zaten.O duyguları tatmanız lazım anlayabilmeniz için.
Ve benim hikayem ilk görüşte aşkla başladı.
Yeni bir okula başlamıştım, okulun ilk günüydü.Kimseleri tanımıyordum, hiç arkadaşım yoktu.Sınıfa girdim sadece bir kaç kişi vardı herhangi bir sıraya oturduktan sonra camdan dışarıyı izlemeye başladım.Okul işlek bir caddedeydi ve bir sürü araba geçiyordu.Kafamı sınıfın kapısına doğru çevirdiğimde sınıfa bir erkeğin girdiğini gördüm.Üzerinde siyah t-shirt ve kot pantolon vardı.Hafif sarışın ve saçları azıcık uzun arkaya doğru taranmıştı.Belki komik ama gördüğüm an dedim ki; " Bu çocukla yürürüm ben." Yani aramızda birşeyler olur anlamında dedim.Çünkü görür görmez etkilenmiştim ve arkama oturmuştu.
O gün aramızda geçen tek şey;
Hocayla arasında burç diyaloğu olmuştu ve bende onun burcunu bilmiştim.
Yay...
Peki ben okul çıkışı eve gider gitmez interneten neye baktım biliyor musunuz?
Yay erkeği ve Kova kadını arasında ki uyum;)
Ve içimdende diyordum ki "Bu iş olur abiğğğ."Çok hevesliydim, çok.
Kendimden emindim şimdi kesin o da benden hoşlanır diyordum.
Egoistte değilim aslında.
Kafama koyduğumu yaparım ama.
Hemen o gece hayallere dalmıştım.Çok hayal kurarım o hayallerin dizilerde gerçekleşme oranı bile %10.
Sonra ki gün hayallerimle yola çıkıp okula gittim. Peki o gün ne öğrendim biliyor musunuz?
Daha 2. gün ilk üzülmemi yaşamıştım.Tebrikler.
Sevgilisi varmış.
Yine bana hüsran.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARKSİDE
Non-FictionBu hikayenin sonunda kadın adamın kendisini hiç sevmediğini anladığında nefret etti kendisinden. Ben gece, o gündüz, Kavuşmak imkansız. Hiçbir zaman kavuşamayacağız değil mi? 28.9.15