Dixion yerdeki çürümeye yüz tutmuş turuncu renkli yaprakların üstünde sakince yürürken kulaklarını nazikçe okşayan yumuşak sözü duydu.Dixion bu yolculuğunda tamamen yalnız olmak istiyordu.Çünkü dedesinin ona söylediği söz hâla kulaklarını tırmalıyordu."Sanırsız kaynağı olan düşmandan daha güçlü olan birisi varsa o da kaybedecek bir şeyi olmayan insandır." Dixion bu felsefesi sözden çok etkilenmişti ve hayatını bu söze göre şekillendirmek istiyordu.Çünkü ileride düşman edinirse düşmanın ilk hedefleri Dixionun sevdikleri olacaktı.
Dixion yerdeki yaprakları ayağıyla sürterek hızlıca süpürüp Lunaya döndü.Ağaçların yeşil yapraklarından zorla geçen güneş ışınları Lunanın arkasına vuruyordu.Lunanın kömür renkli simsiyah saçları rüzgarın nazik esintisiyle durmadan dans ediyordu.Gökyüzü kadar masmavi olan gözleri ise sımsıcak duran narin kırmızı dudaklarıyla bütünleşmişti.Vucüdunun ince ve güzel hatlarını gizleyen bembeyaz uniforma ise sanki davetiyeye giden bir yüksek zümre kızını anımsatıyordu.Bu sahne görkemli bir tanrıcanın sanki yeryüzüne ilk inişi gibiydi.Görkemli ve tehditkar olsada o kadar şehvatliydi.Dixionun kalbi önündeki sahneden dolayı caresizce hızlandı.Fakat Dixion kalbini hızlıca dizginledi ve hiçbir duygu kırıntısı icermeyen boş bir ifade ile konuşmaya başladı.
"Neyi bekleyeyim?"
Luna ise hemen 2 dakika önce gözleri önünde yaşanan sahnelerden dolayı kalbinde hâla şakınlık ve korku vardı.Önündeki siyah saçlı çocuk hayatını 2 kez kurtarmakla kalmamış hiç bir duygu göstermeden ifadesiz bir bicimde onu tehdit eden tehlikeleri de öldürmüştü.Ama en çok merak ettiği şey ise kendisinin başlangıç bilge seviyesinin 1.basamağında olmasına rağmen bu genç adamdan hiçbir bilge gücü hissedemiyordu.Fakat haydutların başı olan Bao-zhinin bilge gücü başlangıç seviyesinin 4.basamağındaydı.Bao-zhi tek yumruğuyla koskoca kayayı paramparca edebilirdi ve ondan düşük seviyeli insanlar ona baskıdan dolayı yaklaşamazdı bile.Üstelik Bao-zhi'yi öldürmekle de kalmamış yanındaki haydutların hepsini tek hamlede öldürmüştü.Başlangıç bilge seviyesinin 3.basamağında olan kurt ise Bao-zhiyi hiç zorlanmadan öldürebilecek bir yaratıktı ama yine tek hamlede ölmüştü.Eğer bu olayları Yang klanının genç neslinden birisi olsaydı kesinlikle bir dahi olarak cağrılabilirdi.
Luna çömelmiş bir vaziyette ellerini öne doğru atarak yerdeki serin toprağı kavradı.Vucudunu kavrayan beyaz uniforma etkisiyle can cekişen göğüsler sanki bir meyve sıkacağının sıkıştırdığı gibi sıkışmıştı.Luna gözlerinin parıltısıyla Dixiona baktı ve merak ettiği soruları sormaya başladı.
"Senden hiçbir bilge gücü sezemiyorum.Büyük ihtimalle sırtındaki pahalı bilge seviyesini koruyan siyah pelerinden olmalı değil mi? Kesinlikle başlangıç bilge seviyesinin 5.basamağına adım atmışsındır.Eğer Yang klanının sınavına girersen büyük ihtimalle 1.olup dahi olarak anılırsın.Üstelik Feng krallığı ise peşini asla bırakmaz.Müthiş bir insansın."
" Bilge gücü 5.basamak mı hahahaha.Benim hiç bilge gücüm yok ! "
"Ama nasıl olur.. o kurdu nasıl öldürdün o zaman!!?"
"Her bilge canavarı kafasının hemen üstünde canavar cekirdeği bulunur değil mi? Dedemin bana anlattığına göre canavarların yaşam gücü bu cekirdekten geliyor.Eğer bu cekirdeği zarar verip catlatırsan canavarın yaşam gücü de dağılmış olur ve ölür.İşte benim yaptığında bu"
"Ama bu cekirdeğin yeri her canavarda aynı değildir ki? Senin orada yaptığın tamamen bir kumardı.Eğer cekirdeğe zarar veremeseydin o kurda dokunamazdın bile.Dokunmayı da bırak baskıdan dolayı 3 metre yanına bile yaklaşamazdın..."
"Hmm doğru diyorsun fakat bu kurt ile uzun zaman önce karşılaşmıştım.Bu nedenle cekirdeğin yerini tam olarak biliyordum.Beni çok fena yaralamıştı o zaman.İntikam almam gerekiyordu bende aldım."
"O zaman intikam alman gerekiyorsa neden Bao-zhiye saldırdın?"
"Dikkatini çekerim ilk onlar bana saldırmaya geliyordu.Ben sadece icgüdüsel olarak olayların farkına varıp hızlıca hareket ettim.Bao-zhi ise tamamen güçlüydü sanırsam ama sağolsun benim süpriz saldırımdan dolayı kendini koruyamadan bayıldı.Eğer kendisini biraz da olsa savunsaydı şuan ölen ben olmuştum.Tamamen şanslıydım yani.Peki sorgulaman bittiyse gidiyorum artık?"
"Tamam.. ben güvenli patikaya çıkıp tek başıma Yang klanının sınavına gireceğim.Seni de orada görebilir miyim?"
"Hayatta kalırsan neden olmasın hahaha"
Dixion daha fazla soru sorulmasını istemiyordu.Cevap verdiği soruların hepsi doğruydu ama iyi ki haydutları nasıl 2'ye böldüğünü sormamıştı.Eğer Luna sorsaydı buna verecek cevabı yoktu."Eğer sınavda sorar ise hızlıca geçiştirmem lazım.Cevabını bilmediğim soruyu nasıl cevaplandırabilirim ki?"
Luna ise Dixionun cevapları karşısında şaşırmıştı.Hiçbir bilge gücü olmayan insan ve tamamen şans eseri olan mucizeler.Gercekten mucizeler miydi yoksa olması gereken miydi?.Luna kafasındaki soruları düşünerek güvenli patikaya hızlıca yürümeye başladı.Yang klanının sınavında kesinlikle Dixionu bulup onun yanında olmalıydı.Nedeni ise.. "Sadece merak.."
Dixion ormanın derinliklerinde kendi açtığı pantikadan hızlıca hareket ederek Yulan başkentine sadece 4 günde varmıştı.Yulan başkenti Feng krallığının en büyük 3.başkentiydi ve en güçlü bilge okulları bu başkentte bulunuyordu.Yerel halk ise bilge savaşcılardan her ne kadar bıkmış olsada gelen zengin insanların parası onları çok mutlu ediyordu.
Dixion şehrin batı kapısından içeri girerken kapıdaki siyah pelerinli muhafızlar başkente giren insanların yollarını durdurup soru sormak yerine sadece uzaktan bakıp bilge gücleri ölcüyordu."Sanırım bilge gücü çok büyük bir tehdit.Başka bir şey umurlarında bile değil" Dixion kapıdan gecerken muhafızların bakışlarına bile maruz kalmamıştı.Onun bilge gücü yoktu.Başkent için herhangi bir tehdit içermediğinden bakmaya bile tenezzül etmemişlerdi.Dixion ise bu aşağılanmadan dolayı ne kadar kızarsa kızsın elinden gelecek bir şeyi yoktu.Sakince şehire girdi ve pazarları geçtikten sonra gece güzel bir uyku gecirmek için han aramaya başladı.Yarın Yang klanının sınavı vardı bu yüzden krallıktaki neredeyse her genç bilge savaşcı Yulan şehrine gelip konaklıyordu.Han fiyatları normal fiyatların 2 katına çıkmıştı ve sokakta kavgalar hiç eksik olmuyordu.Şehir tamamen şenlik havasındaydı.Dixionun girdiği bütün hanlar ise tek gecelik konak ücreti olarak 50 gümüş istiyordu.Dixionun bunu verecek bir parası yoktu ve öğlenden akşama kadar gecen süre boyunca şehrin sokaklarında ne kadar han ararsa arasın kendisine uygun bir han asla bulamıyordu.Sınav için ne kadar iyi uyku çekerse o kadar iyiydi fakat böyle giderse sokakta yatacaktı.Sıkıntılı bir ifadeyle yeniden sokakları gezmeye başladı ve sonunda bir ıssız ara sokakta bulunan Ming adlı hana girdi.
Han sahibi ile ela gözlü bir adam hareretli bir şekilde tartışıyorlardı.Adamın üstünden keten bir uniforma vardı ve boylu vucudunu sarıyordu.Sırtında uzun bir tahta ok vardı ve bacaklarının her ikisindede kılıfında duran 2 tane kısa hancerler vardı.Saçlarını ve alnını kaplayan beyaz kapşon ise adamın tüm gizemine gizem katıyordu.
"Ne demek yer yok be adam ! Az önceki herifi dayak manyağı yaptım kaydını aldırdı handan yani 1 tane boş oda olması lazım onu bana ver!!"
"E-efendim zorluk cıkaranlara oda vermek istemiyorum lütfen ısrar etmeyin"
Kapşonlu adam lafları işittikten sonra hızlıca ellerini hancının kıyafetlerine attı ve çekiştirerek hunharca bağırmaya başladı.Etraftaki kalabalık ise yaşanan bu olaylara alışmışlar gibi ses etmiyor kendi hallerinde takılıyorlardı.Dixion ise boş oda lafını duyunca aniden kafasındaki fikirleri gözden gecirdi ve kapşonlu adamı baştan aşağı süzdü.Aniden aklında bir fikir belirlendi hızlıca koşarak hancı ile beyaz kapşonlu adamın yanına vardı.Ellerini kapşonlu adamın ellerine sertçe atarak konuştu.
"Var mısın bir dövüşe?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kings of Revenge : Begins
FantasyBilge güclerin konuştuğu bu dünyada; Görkemli bir Kral oğullarının intikamına uğruyor. Oğulları ise zenginlik içinde yaşamına devam ederken.. Kralın intikam yolu daha yeni başlıyor. Bu hikaye genç bir bilge savaşçının, kralın intikam arzusunu ele al...