Uyanmıştı ama gözlerini açamıyordu.
Sanki göz kapakları tonlarca kurşun ağırlığındaydı.
Neler olmuştu, şimdi neredeydi, nasıl buraya gelmişti ve burası neresiydi .
Aklında cevaplanmamış bin türlü soru ve şüphe dolanıyordu.
Olanları hatırlamaya çalışıyordu ama derinlerden yükselerek gelen fısıltılar dikkatini çekmişti.
"Uzaklardan, derinlerden gelen bu fısıltılar da neyin nesiydi"
Bu esnada Kraliçe de çalışma mantığını hala tam olarak anlamadığı fakat yeni yeni alışmaya başladığı monitör'ün karşısında kendi lisanında Generale durumu açıklamaya gayret ediyordu.
"Anlattıkların tutarlı değil"
Diyerek Admina'ya karşı çok sert çıkışıyordu General.
"Sırf senin dönekliğin yüzünden bu büyük proje çöpe gidecek değil elbet" diyerek üstü kapalı biçimde tehdit de ediyordu.
"Ben dönek değilim bir söz verdiysem tutarım" diyerek kendisini savunmaya çalışıyordu Kraliçe Admina.
Ama öfkeden deliye dönmüş olan dünyalı komutan onun dediklerini pek umursamıyordu.
Kraliçe yine de her şeye rağmen durumu kurtarabileceğini düşünüyordu ama içten içe de aklından geçenler de şöyleydi;
"Hangi akılla buna kalkıştın'
Kraliçe durumu izah etmek için yaptığı her girişimde General onu susturuyor ve tehditlerini giderek arttırıyordu.
"Göklerden gelen kanatsız zalim adeta öfke kusuyordu"
Admina açıkça görebiliyordu artık ;
"Kanatsızın damarlarında kan yerine akan kapkara lağım suları şimdi yüzünden dışarı fışkırıyordu. Bu nasıl bir kibirdi ki bir istilacı kendisini Göklerin Efendisinden bile üstün sayarak her şeye ve herkese egemen olacağını düşünüyordu. Bir fani tüm hayatlara hükmedebilir miydi ki"
Bu arada General Kraliçeyi tehdit etmeye devam ediyordu :
"Belki de Yeraltı Zindanlarını çok merak ediyorsundur, emin ol orada senin gibi bir asilzadeye uygun görevlerde var. Belki oraya yalnız gitmek istemezsin, belki de veliaht prensin ve prensesinde orada senin yanında olmak isterler. O koruduğun alt tabaka yerlisiyle isyancılık oynarsınız artık o tünellerde"
Generalin giderek artan öfkeli çıkışları karşısında Kraliçe Admina giderek kırılıyor ve zayıflıyor karşısında ki öfke kusan zalimi ikna edecek kelimeleri bir türlü bulamıyordu.
Sürekli olarak yarım yamalak kurabildiği cümlelerle Generale durumu izah etmeye çalışıyordu.
Baktı ki olmuyor bu sefer de bir kaç yıl önce öğrendiği Dünyalı lisanında olanları anlatmaya başladı :
"Bakın yaralıydı...Düşündüm de yaralı olarak size yararlı olamayabilirdi...Sonuçta burada elinizde işte...istediğiniz zaman gelip teslim alabilirsiniz" gibi.
Kraliçe Admina şaşkınlık ve çaresizlik içinde debelenirken Perlegu'nun yanına geldiğini fark etmemişti bile. General Admina'nın sözünü keserek sert bir kahkahayla elini masasına vurdu.
"İşte en sevdiğim İsyancım Gelmiş"
Perlegu Kraliçenin hemen yanında ayakta duruyordu. Generalin jestine karşılık vererek istilacı lisanında :
"Acil durum olduğunu söylediğiniz için hemen geldim, Sonuçta işbirliği yapacağımıza dair söz verdik. Ve bizler sözlerimizi tutarız"
-Siz Ramorlu asillerin ne kadar şanslı olduğunuz hakkında hiç bir fikriniz yok değil mi ?
Perlegu başını iki yana "Hayır" manasında salladı
-Koca gezegende dilimizi konuşabilen yegane asiller sizlersiniz. Diğer krallıklar da böyle bir yöntem asla uygulanmadı neden biliyor musunuz ?
"Çünkü sizler bu gezegenin gerçek fatihlerisiniz... Ortak lisanınızı işgalden önce çözmüştük, arşivlerinize de işgalle birlikte ulaştık ve gördük ki...gezegenin yakın tarihinde sizinki gibi bir fetih krallığı yok, geri kalanları geçmişeri ne olursa olsun hep vasat sıradan devletler. O yüzden istilanın en başından beri Dünya Yönetiminin gözü sizin üzerinizdeydi. Gelecekte Falkir'i bizler adına sizler yönetecektiniz, Çocuklar büyüyünce de size tabi olacaklardı. Diğer krallıklarla aramızda ki iletişimi sizler sağlayacaktınız"
"Bunu hala yapabiliriz" dedi Perlegu
-Hatta şimdiye kadar yapılmamış olması bile büyük zaman kaybı.
Diye de ekledi.
General gülümsedi keyfi yerine gelmişti az önceki hiddetinden eser yoktu yüzünde.
-Eh o konuda bizlerin de hataları oldu şimdi bunları açıklayacak değilim. Şimdi yapmamız gereken karşılıklı çıkarlarımızı gözetecek şekilde işbirliğimizi geliştirerek sürdürmemiz.
"Size katılıyorum General"
General tam görüşmeyi sonlandırmak için monitörde ki düğmeye doğru uzanırken Perleguya bakarak.
-Zamanında gelebilmen gerçekten de çok iyi oldu. Ulaklarımızın sana ulaşamayacağından endişe etmiştim.
Perlegu gülümseyerek "Bizimkiler bu operasyona çok önem veriyorlar o yüzden güvenliği iyice arttırdılar" demekle yetindi.
Sonrada General parmağıyla Adminayı göstererek :
-Bu kaltağa hiç güvenmiyorum zamanında kocasını da ihbar etmemişti aslında ait olduğu yer aşağısı.
Perlegu "Merak Etmeyin" diyerek devam etti.
-Aslında Admina iyi niyetlidir ama yönetimi biraz zayıftır. Fakat halkı tarafından sevilir, halkı tarafından bu kadar sevilen birisini aşağıya göndererek heba etmemek gerekir. Ayrıca tuzaklama için yolladığımız asinin yaraları bayağı derin anlaşılan sizin Zupsiler onu iyice hırpalamış. Neredeyse dört gündür uyuyor ama merak etmeyin yakında iyileşir.
"Aslında onu bizde iyileştirebiliriz" dedi General ama hemen fikrini değiştirerek :
"Ama sizin yapmanız daha iyi avımızın böylesine ağır yaralı olarak ele geçirilmesi tepedekilerin hoşuna gitmeyebilir. Bu arada bende bilim bölümüyle görüşürüm belki de Zupsileri programdan çıkartırız"
"Diğer kalanlar ne olacak" diye sordu Perlegu.
-Asi hepsini imha etmedi mi ?
-Hayır bir çoğu hala duruyor.
"Onlar şimdilik kalsın" diye cevapladı Dünyalı komutan.
"Zaten çoktan uyku moduna geçmişlerdir. Daha sonra gelir hepsini alırız"
General görüşmeyi sonlandırmak üzereyken sordu :
-Başka bir şey var mı ?
"Hayır" Diye cevapladı Perlegu.
Durum tamamen Dünyalıların istediği gibiydi. Ramor Krallığı artık avuçlarının içindeydi.
Yörüngede ki istilacı komutan ile yaptığı kısa sohbette Perlegu'nun Kanatsızların Generaline söylemeyi unuttuğu küçük bir ayrıntı vardı sadece;
Merlik aşağıda Efus'un yanındaydı !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalı İstilası (Kısım-1) Familya Gelenekleri
خيال (فانتازيا)Ve bir gün insanoğlu başka dünyaların uzaylısı olurlarsa ! Familya Gelenekleri inancı yüzünden eli kolu bağlanmış Falkir gezegeninin halkları Dünya isimli gezegenden gelen insanların bu apansız istilasına karşı nasıl karşı koyabileceklerdi. Özgürlük...
