Düşmüş Melek Gallfinnha

53 3 1
                                    

Taht odasındakiler şu an Merlik'i görebiliyorlardı çünkü tok sesli adamın rehine talebiyle birlikte  iki adım geri atarak görüş hizalarına girmişti.

 Efus, Perlegu, Mizran,Kraliçe ve diğerleri tabii başlıklarıyla yüzlerini örten siyah cübbeleriyle dilsiz korumalar "şimdi ne olacak" merakı içindeydiler.

Binbaşı ve diğer insan askerler ise gelenleri kışkırtmamak için taht odasına adım atmamışlardı. Onlar yatak odasından mahzenlere giden yola açılan kapının eşiğinde bekliyorlardı. 

Merlik'in geri adım atmasında ki niyeti tok sesli adamın ona doğru adım atarak içeridekilerin görüş alanına girmesi içindi. Admina için gelenlerin tok sesli liderleri onun ne yaptığını anladı ama bunu önemsemedi kaldı ki çocukça bir girişimden öte bir şey de değildi. Kıymetli bir rehine almadan onların görüş alanına girmeyecekti nasılsa.

Gelenlerin Liderleri Perlegu'yu rehine olarak iki nedenden ötürü kabul etmemişti :

1- Perlegu'nun yıllardır istilacılarla birlikte çalıştığını biliyordu. Sözde başarılarının filan hepsinin düzmece olduğunu istilacılar tarafından kurgulandıklarını da biliyordu.

(Elinde net bir delil yoktu ama gelişen olaylar, yaşanan çatışmalar, verilen baskınlar ve tabi olayların yaşandığı meskun mahaller yada dış araziler ve neticesinde istilacıların elde ettiği kazanımlar. Bunların hepsinin önceden kurgulanmış olduğunun gerçekle alakası bile olmadığının ispatına gerek yoktu)

2- Öte yandan bu köylü güzeli gerçekten haklıysa Perlegu gerçekten bir şeyler yapmak için bir fırsat yakalamışsa o zaman insanlı müzakerede onun da yer alması gerekirdi. Onun gözlerinin içine bakarak samimiyetini test etmeliydi. Ayrıca gerçekten samimi ise o dikkate alınması gereken bir komutandı.

Taht odasında endişeli bir bekleyiş vardı...Sessizlik hakimdi. Sonra sessizliği başını siperden çıkaran Mizran bozdu :

"Ya başka rehine göndermezsek"

Merlik'in gözlerinin içine bakarak taht odasındakilere seslendi:

"Eğer öyle yaparsanız....Başka rehine göndermezseniz"

 (Sakin, yavaş ve tane tane konuşuyordu)

"Bende istemeyerek de olsa bu güzel kızınızı rehine olarak yanımızda götürmek zorunda kalır ve sizlerle irtibatımı keserim. Bizi ne zaman bulursunuz yada bulabilir misiniz onu bilemem, o sizin kararlılığınıza kalmış"

Dedi ve ekledi :

-Sanırım bu hanım ve taşıdığı sıfatı onu sizin için epeyi bir kıymetli kılmakta.

Efus artık dayanamadı. Merlik'in başına ne geldiyse tek sorumlusu ona göre kendisiydi. 

Merlik'in güneşe bu kadar yakın uçmasından korkmaya başlamıştı. Ona ne olursa başına ne kötülük gelirse tek sorumlusu kendisi olacaktı. Ve ayrıca Merlik'in bir kez daha ortaya sürülmesine katlanamıyordu artık.

Aniden kanat açarak kapı eşiğine geldi.

"Ben rehine olurum"

Taht odasında ki herkes hep bir ağızdan buna itiraz eden türlü sözler sarf ettiler

Merlik Efus'a eliyle durmasını işaret ederek :

-Seni bir kez kaybettim ikinci kez kaybedemem.

Efus en sevdiği Merlik'in gözlerine bakarak yakında yaşanacak olan şeyi yani gerçeği hatırlatarak.

-Merlik beni zaten yakında yeniden kaybedeceksin ki.

Keskin bakışlarını tok sesli adamın gözlerinden çeken Merlik yine aynı  bakışları bu kez Efus'a çevirerek :

-Hayır hiç bir şeye tam olarak karar vermedim. Ayrıca senin vereceğin karar aksi yönde olursa ne kadar güvence verirlerse versinler senin kararına uyarım hatta bu uğurda ölümüne meydan okurum.

Efus buna itiraz edercesine başını iki yana sallayarak :

-Hayır Merlik ben feda edilebilirim ama sen edilemezsin.... Asillerin ne düşündüğü umurumda bile değil, benim için sen hepsinden önemlisin !

Aslında Merlik artık bambaşka bir şey düşünüyordu bu hususlarda ama şimdi dile getirmeli miydi. Yeri ve zamanı mıydı bir türlü emin olamıyordu.

İşte tam bunları düşünürken kalbinin derinliklerinde yatan o zalim ses  yine yükseldi ve yankılandı köylü kızın kulaklarında. Küçüklüğünden beridir hep duyduğu, her seferinde sözünü dinlemek, emirlerine uymak istediği ama her seferinde kulaklarını kapatarak duymamaya çalıştığı o sesti gene :

"Söyle gerçeği herkese...Artık göster hepsine kim olduğunu ve kime dönüştüğünü. Sorumlu tut bundan ötürü hepsini. Kimseyi kayırma, zayıflık sergileme ve tereddüt etme. Bencillikleridir seni iten karanlığa, en güçlüsünden en zayıfına ve hatta en sevdiğindir seni buralara düşüncesizce sürükleyen. Kibirleri ve hak etmedikleri ünvanlarıdır da"

"Hayır" dedi Merlik ve sonra üzgün bir tavırla sevdiği gence dönerek :

"Efus herkes değerlidir...Ama herkes feda edilebilir...Kraliyetin en yaşlısı bile olsa herkes ama herkes gerektiğinde feda edilebilir. Bende edilebilirim, sende edilebilirsin hatta şu an karşımda duran isyancıların lideri bile.

Sözler ağzından dökülüvermişti işte birden bire ve bunlar onun gibi cahil bir köylüye göre çok büyük laflardı ama o bunları hep düşünmüştü. Belki de kraliçe haklıydı. 

Hayatının içinden akan ve kalbini zalimce kırmaktan, heveslerini kursağında bırakmaktan başka hiç bir işe yaramayan, herkesi önce kıskanç daha sonra da üzgün gözleriyle yıllar sonra da kızgın gözleriyle sinsice izlemiş ve içinde devasa boyutlarda bir öfke biriktirmişti.

 Aklına lokalde ki emektar ordu mensubu geldi hani daha bir kaç gün önce tanıştığı ona Malis Kuytuluğuna giden yolu tarif eden ve olacaklar konusunda uyaran.

Gerçekten de ihtiyarın dediği gibi olmuştu. Yolculuğunun daha en başındaydı belki ama şimdiden çok değişmişti. İçinde ki o asi köylü kızın saflığı, masumiyeti ve çılgınca aşkı sonsuza kadar yok olmuştu o kızla beraber. Geriye sadece nefreti kalmıştı;

Taşıdığı bu beden artık  o köylü kızın ya hayaleti yada artığıydı. Merlik artık Düşmüş Melek Galfinnha gibi hissediyordu. Hani kadim çağlarda yer yüzünde halka şifa ve mutluluk dağıtan iyilikler perisinden arta kalanlar gibi. Hani göklerden kovulduktan sonra Dudar ile birlikte gölgelerde gizlenmekten  başka çaresi kalmayan.

Ve Merlik utanarak anladı ki :

Aslında onu tanıdığını zannedenlerin söylediği gibi birisi değildi ve hiç bir zaman da öyle birisi olmamıştı. Hiç durmadan düşünen, etrafı ve herkesi sinsice izleyen, komplo kuran yahut komplo bozmak için teoriler üreten bir çok yüzlü bir yaratıktı aslında. .

 Efus'a neden çok değerli olduğunu anlatmaya çalışırken içinde gizlenen Dudarvari ruh en sonunda tamamen açığa çıkmış ve gerekirse Efus'un bile feda edilebileceği gerçeğini bir çırpıda söyleyivermişti işte.

Sanki karanlıkların efendisi cehennemin kralı Dudar'ın metresi düşmüş melek Galffinnha kadar sert ve gerektiğinde bir o kadar da zalim.

Artık korkularından başka korkacak bir şeyi kalmamıştı ve en sonunda en başından beri içinde hissettiği en büyük korkusu gerçek olmuştu.

Kıskanç Galffinnha en sonunda Merlik'i öldürmüştü.




Dünyalı İstilası (Kısım-1) Familya GelenekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin