1.BÖLÜM (DÜZENLENDİ)

633 193 41
                                    

Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz yerlere yorum yaparsanız sevinirim. Özelden mesajlar geliyor ancak yorumlarınızı hikayenin yorum kısmına yaparsanız daha güzel olur sanki :) İyi - kötü yorumlarınızı bekliyorum.
....

"Kimse bilmesin nerde olduğumu
sorarlarsa öldü dersin. Böyle gelmiş böyle de gider kafam senden bile güzel.."

Favori şarkılarım arasında yer almayı başarmış durumda. Kalktığımdan beri bu şarkıyı cırlayıp duruyorum. Ev arkadaşlarım beni evden kovacaklar bu gidişle.

Kendimden bahsedeyim size ben Nehir KAYA, 23 yaşındayım.
1.70 boyundayım, mavi gözüm, kızıl saçlarım var.
Ailemi hiç hatırlamıyorum. Onlar beni yurda bıraktıklarında 10 aylık bir bebekmişim. Bıraktıklarında kolumda Nehir yazan bir künye varmış. O künyeden başka hiç bir şeyim yok. Ailemi hiç aramadım, aramayı bile düşünmedim. Beni isteseler yurda bırakmazlardı zaten.
Aile duygusunu hiç tatmadığım için biri annem, babam dediğinde hiç bir şey hissetmiyorum. Belki de küçüklüğümden beri duygusal her şeyden kaçtığım, önüme kalın duvarlar ördüğüm içindir.

Öğretmen olmak çocukluk hayalimdi ve benim hayalim bugün gerçek oldu. Sınıf öğretmeni olarak bugün küçük bir kasabaya tayınım çıktı. Hayat bugün bana ilk defa göz kırptı.

Yarın yolculuk var ve benim bugün çarşıya çıkıp eksik eşyalarımı almam gerekiyordu.

Dışarıdan gelen korna sesi hayallerimi yarıda kesti. Taksi gelmiş olmaydı.
Ev arkadaşım Merve
"Nehiiir.. Hem taksiyi çağırıyorsun hem de oyalanıyorsun. Senin yüzünden taksi durağı bize taksi yollamiyor." diyerek odama dalış yaptı. Kabul ediyorum hep geç kalıyorum ama taksicilerde biraz geç gelsin. Ben daha telefonu kapatmadan evin önünde bitiyorlar.
"Vallaha çıkıyorum." deyip çantamı göstererek evden çıktım.

Taksi şoförü "abla, hep gecikiyorsunuz" diye kibarca kızdı.
"Ben gecikmiyorum, siz erken geliyorsunuz" deyip, şöföre kendimce şirinlik yaptım tabiki de işe yaradı.

Eksik olan ne varsa hepsini almıştım.
Ellerim poşetlerle dolduğu için yürümekte zorlanmaya başladım.
Dinlenmek için köşe başında küçük sirin bir kafeye girip pencere kenarında dışarıyı seyredebileceğim bir masaya geçtim. Garsondan, beni serinletsin diye soğuk limonata istedim.
Limonatayı beklerken yan masada oturan bir grup dikkatimi çekti.
Sanırım bir arkadaşlarının doğum günü ve ona süpriz yapacaklardı.

Bi yandan limonatamı içip diğer yandan da yan masayı izlemeye başladım. Üç kız, yedi erkek 10 kişilerdi. Benim yaşlarimda bir kız "ayy çok heyecanlıyım, inşallah abim mutlu olur" dedi yerinden ayağa kalkarak. Bi süre sonra genç bir adam elinde pasta geldi ama doğum günü çocuğu ortalarda yoktu halen. Merakla kenardan onları izlerken gözüm kapıdan giren birisine takıldı 1.80 boylarında siyah saçlı, kahverengi gözlü, oldukça kaslı ve bi o kadar da yakışıklı genç bir adam girdi. Bu adam bana hiç yabancı gelmiyor sanki her gün berabermişiz gibi bir şey oluştu içimde.

Dikkatimi fazlasıyla çekmişti ve böyle şeyler bana göre değildi.
Doğum günü çocuğu o olacak ki cafeye girer girmez arkadaşları
"İyi ki doğdun Toprak, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Toprak.." deyip alkış yağmuruna tutuldu. Adı dikkatimi cekmiş olacak ki kendi kendime birkaç defa Toprak diyerek tekrarladım. Az önce abim diyen kız gelip oğlana sarıldı. Oğlan kızın başına bir öpücük kondurup "bütün bunlar senin fikrini sanırım Leydim" dedi kızın önünde eğilerek. Kız gulumseyip "bir tanecik abim var, onunda doğum gününü kutlamayalım mı" deyip tekrardan abisine sarıldı.

Arkadaşlarından birisi "Kazık kadar adam oldun, halen doğum gününü kutluyorsun kanka" dedi.
Toprak
"Tabi kutlayacam benden başka yok kıymetliyim ben"

SAKLI DÜŞLER (TAMAMLANDI) DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin