7.BÖLÜM

258 119 13
                                    

Bu bölümden itibaren hikayeyi yazarın ağzından yazacağım.
Umarım beğenirsiniz :))

Güneş ilk ışıklarını Nehir'in üzerinde göstermeye başlamıştı. Nehir her gece göz bandı takmasina rağmen bu gece takmamıştı. Gideceği yere geç kalmak istemiyordu anlaşılan. Güneşin odaya girmesinden kısa bi süre sonra Nehir gözlerini yavaşça açmaya çalıştı ama güneşin parlaklığı Nehir'in gözünü kısmasına neden oluyordu. Yarım saatlik uyanma çabasından sonra Nehir yarinden kalkmayı başardı.
Kahvaltı hazırlamak için mutfağa doğru yöneldi.
Mutfağa geldiğinde Pınar çoktan kalkmış ve kahvaltıyı hazırlamıştı.

Nehir kollarını havaya doğru kaldırıp esneyerek

" Güğnayğdığn" dedi.

Pınar, Nehir'in bu haline gülümseyerek Nehir gibi o da

"Güğnayğdığn" dedi.

İki kız sabahın ilk ışıkları olmasına rağmen gayet enerjiktiler. Hızla kahvaltilarini yapıp evden çıkmak istiyorlardı.
O sırada Toprak ve Mert'de çoktan kalkmış kahvaltılarını yapmış kızların evden çıkmalarını bekliyorlardı.

Nehir ağzindaki son lokmayı yutup

"Ben adresin birine gideyim sen diğerine git. İşimiz böylelikle daha kolay olur ve zaman kaybetmemiş oluruz. Eve gelince de plan yaparız."

Pınar çayından bir yudum alıp
" Haklisin. Hızlı davranmamiz lazım."
deyip yerinden kalktı. Arkasından Nehir'de kalkıp odasına geçti.

Pınar üzerini değiştirirken aklına Mert geldi. Acaba Mert'i bugün görürmüydü. Kalbinin hizlandığını fark etti. Sonra koltuğa oturup derin bir nefes aldı. Mert'e karşı bişeyler hissetmemeliydi. Yaptığı yanlış birşeydi. Boynunda olan kolyeyi yavaşça yukarıya çekip ucundaki yüzüğe baktı. İlk defa bu yüzüğe bakarken mutluluk duymuyordu. Onunla en son konuşması geldi aklına kavga ederek ayrılmıştı yanından. Buraya gelme sebebi de kafasını toparlamaktı. İçinde endişe vardı. Oysa ki Sarp'ı delicesine seviyordu. Ya da sevdiğini sanıyordu o güne kadar. Kafası karmakarışık bir biçimdeydi. Nehire herşeyini anlatmasına rağmen Sarp'ı anlatmamıştı. Önceden olsa ilk Sarp'tan başlardı anlatmaya. Ne yapacağını bilmiyordu. Zamana ihtiyacı vardı belliki. Ama kader çoktan ağlarını örmeye başlamıştı.

Nehir çoktan hazirlanmış Pınar'ı bekliyordu. Uzun süre dir beklemekten sıkılan Nehir sinirle

"Ben aşağıya iniyorum. Biraz hızlı ol. Erken kalkmamız hiç bir işe yaramadı."

Nehrin bağırması ile kendine gelen Pınar mahcup bir şekilde

"Afedersin. Hemen geliyorum" deyip oturduğu yerden kalkıp hazırlanmaya başladı.

Nehir kapıya çıkarken kendisini izleyen Toprağı gördü

"Ooo hayırdır erkenciyiz." diyerek Toprağa göz kırptı. Toprak gülümseyerek Nehirin dibine kadar geldi. Başını Nehir'in baş hizasına kadar eğip

"Göreceğiz bakalım hayır mı şer mi?"  deyip burnunu Nehir'in burnuna değdirip

"Asıl sana hayırdır, sabahın bu saatin de kalkmazdın sen?"

Nehir erken kalkmayı hiç sevmezdi, toprağın bu soruyu sonmasına şaşırdı.
Toprakla burun buruna gelince sinirle Toprağın gözlerine bakıp

"Önce sen şu burnunu bi çek benden" deyip eliyle Toprağı itekledi. Dik bir şekilde durup saçlarını arkaya doğru savurduktan sonra

"Göreceğiz bakalım hayır mı şer mi?" deyip evin karşısına geçti. Pınar koşarak merdivenden inip kapıdan çıkarken dengesini sağlayamayıp Toprağın üzerine savruldu.  ikisi beraber yere kapaklandılar.
Nehir'in komiğine gitse de geç kalmak istemediği için yanlarına gidip

"dengesiz misiniz?" deyip Pınar'ı kolundan çekiştirip "Geç kalıyoruz hadi" diyerek  ilerlemeye başladı. Pınar üzerindeki tozları silkeleyerek Nehir'i takip ediyordu.

Toprak merakla "Nereye geç kalıyorsunuz?" diye sordu, cevap gelmeyince daha yüksek sesle ayni soruyu yineledi.

Nehir yönünü toprğa doğru dönüp ellerini yana doğru açarak "Sana ne" diye bağırarak yoluna devam etti.
Toprak ellerini cebine sokup başını masumca önüne eğerek "pekala" deyip yan taraftaki arabanın arkasında bulunan Mert'e göz kırpıp
"Sıra sende" dedi.

Mert saklandığı yerden çıkıp Toprak ile çak bi beşlik deyip kızların peşinden yola koyuldu.

Kizlar kisa bi sure sonra yol ayrımına geldiler. Bişeyler konuşup biri bi yola diğeri öbür yola girdiler. Ortada kalan Mert kimi takip edeceği hakkında kararsız kaldı. En sonunda kalbinin sesini dinleyip Pınar' ı takip etmeye başladı.

Mert endişeliydi bu yola hic gelmemişti. Zaten gelmesi gereken bir yer değildi. Bu yollar ıssız dı ve ileride orman vardı. Bir saatlik bir yürüyüşün ardından Pınar durup yolun sol tarafındaki ormanlik araziye baktı aradiğı şeyi bulmuş gibiydi.

yerinden sıçrayıp kendi kendine dans ertmeye başladı. Bir anda durup içinden iyi ki burada kimse yok. yoksa fena halde rezil olmuştum dedi. çalılıkların arkasında Mert onu izliyor hatta Pınarın bu mutlu anını ölümsüzleştirerek fotoğrafını çekiyordu. Pınar koşarak ormana girdi aradiğı şeyi önceden biliyormuş gibi hizla küçük bir ağacin yanındaki taşı kaldırıp oraya baktı. Eline çok eski olmayan yeni sayilabilecek bir defter aldı.

Mert uzaktan onu izlemeye devam ediyordu. Mert'in içine bi şüphe düştü dünkü konuşmaya göre Nehir ile beraber hareket edeceklerdi ve sadece yerleri öğreneceklerdi. Şimdi ise ikisi ayrı hareket ediyor ve Pınar o şeyi yanına alıyordu.

Mert meraklanmistı, kızlar planı  değiştirmişmiydi. Yoksa Pınar, Nehir'den gizli işler mi çeviriyordu.
Sonuçta Zehra teyzeyi dinleyen Pınar'dı. 

Pınar'in kötü biri olma ihtimali var mıydı? Kafası iyice karışan
Mert bi süre daha Pınarı izlemeye devam etti.
Pınar yerinden kalkıp ağacin yanındaki taşı alıp başka bir ağacın altına koydu. Defteri yanina alıp Etrafta birisinin olup olmadığını kontrol ettikten sonra koşarak yola çıktı.

Pınar'in neden böyle birşey yaptığına anlam veremeyen Mert iyice gerilmişti.

Endişe ile Pınarı izlemeye devam ediyordu. Arkadan gelen araba dikkatini çekti. Bu koyden bi araba olmadığı çok belliydi. Köylülerin arabası  genelde eski modellerdendi ya da traktörleri vardı.
Gelen araba ise oldukça lüksdü
Araba Pınarın yanına yaklaşıp durdu.
Mert, Pınara bişey olmasın diye birden yerinden kalktı ancak Pınar arabanın içindeki ile konuşup, kahkaha atarak arabaya bindiğini görünce tekrar saklandı.
Araba yanından hızla geçtiği için şöförün kim olduğunu da görememesi Merti daha da öfkelendirmişti.

Neler oluyordu burada? Pınar Arabaya neden bindi? Kafası iyice karışmıştı. Olanları Toprağa anlatmaliydı.

Kocaman bir çıkmaza doğru sürükleniyorlardı birbirlerinden habersiz..

İyi veya kötü yorumlarınızı bekliyorum. Hatalarimi lütfen söyleyin duzelteyim. Siz söylemeden ben bilemem ;)

SAKLI DÜŞLER (TAMAMLANDI) DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin