2.BÖLÜM (DÜZENLENDİ)

405 176 12
                                    

Uzun süre yanımdaki adami süzdükten sonra taniyabildim.Yanımda duran kişi Mert'di. Mert SOYKAN. Mert benim üniversite den arkadaşım. Ben birinci sınıfa iken o tıp dördüncü sınıf öğrencisi ydi. Mert o zamanlar çirkinler listesinde birinci sırasındaydı. Şuan ise süperinde süperi yakışıklı biri olmuş. Koyu kahverengi dalgali saçlari açık mavi gözleri aman Allahım çok tatlı olmuş be. Bi tek konuşması ve gülüşü değişmemiş. Soğuk kanlı ağır abilerden. Şimdi peşinde ne çok kız vardır. Öyle bi dalmışım ki Mert'in beni sarsması ile kendime geldim.

"Tanımadın mı beni?"

Yüzüne, saçına dokunarak
"Ne yaptın olum kendine bi değişik olmuşsun?"

Gülerek
" Bu değişiklik iyi anlamda mı yoksa kötü anlamda mı?"

"Şu durumuna kötü dersem beni sınır dışı ederler " deyip güldükten sonra

"Mert ben halen şoktayım ya"

"Sen bunu bana mı diyorsun asıl sen güzelliğine güzellik katmışsın. Eskiden de güzeldin simdi daha da güzel olmuşsun." Söylerken Mert utanmis olacak ki yüzünü yere eğdi. Bense utancimdan teşekkür etme zahmetinde bile girmedim. Sessizliği tercih edip sustum, Benden bir cevap alamayınca ki zaten beklediğini de sanmıyorum, konuyu değiştirdi

"Şokuna dışarıda devam edersin hadi biraz hava alalım otobus kalkmadan"

...

Sadece bir saat sonra kasabada, hayallerim de olacağım. Mert ile aynı kasabaya gidiyoruz. Ben öğretmen o doktor. İkimizin de ilk senesi, kadere bakın. Ben derin hayallere dalmışken
Mert araya girip beni hayallerimden kopardı.
"Eee anlat bakalım, hayatında birileri varmı?"

Ne kastettiğini çok iyi anladım ama işime gelmediği için bildiğiniz salağa yatmaya karar verdim.

"Birileri mi? Oooo büsürü var."

Şaşkın bakışlarıyla
"Büsürü derken?"

"Merve var, Betül var, Serap var, Der.."
Lafımı keserek
"Haa, yok sen yanlış anladın beni. Benim demek istediğim kalbinin ritmini değiştiren biri varmı?"

Kalbimin ritmini değiştiren biri deyince aklima Toprak geldi. Onun o cafeden içeriye girişi, o bakışları benim titmi epeyce değiştirmişti. Bi daha karşılaşmamız nasip olur mu ki.
Mert benden bir cevap bekliyor ama nasil bir cevap vermem gerektiğini kestiremiyordum. Derin bir nefes alıp arkama yaslanarak
"Belki" dedim. Ne demek istediğimi ben de anlamadım ama dedim işte.

"Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. O belkin bir gün hayatın olur." Deyip o da arkasına yaslandı.

.....
Kasabaya indiğimizde gördüğümüz manzara karşısında Mert'i bilmem ama ben adeta büyülendim. İnsanların tatil için geldikleri yere ben öğretmen olarak geldim. Muhteşem bir duygu.
Etrafı dolaşarak muhtarın yanına gittik. Kalmak için bize bir ev lazım sonuçta.

Muhtarla kisa bi muhabbetten sonra muhtar
"yol yorgunusunuzdur siz şimdi, dinlenmek istersiniz. Düşün önüme de sizi kalcaniz yere götüreyim." deyip elinde tuttuğu çayın son yudumunu içerek ayağa kalktı.

Mert "beraber mi kalacağız" sorusuyla gozlerimi dikip muhtara baktim.

Muhtar sinirli bir şekilde Mert'i süzdükten sonra
"Olur mu oyle sey ayip, günah."demesiyle kocaman bir ohh çektim.

Anne ördek gibi muhtar önde yavruları gibi biz arkada, arada bi arkasini donup yavrularini kontrol eder gibi bize bakıyordu.

Muhtarın ani durması ile Mert muhtara bense Mert'e tosladım. Muhtar Mert'e
"bura da sen kalacaksın ev sahibi aksam uzeri gelir kirayı konuşursunuz sağlık ocağı evin arkasında hemen." deyip eliyle evin arkasında ki sokağı işaret etti. "Ev güzel, eşyası ve bahçesi var." Elini cebine atıp "al anahtarı evin" deyip tekrar yürümeye başladık.
Mert'ten ayrıldıktan on dakika kadar daha yürüdükten sonra muhtar
"Şu karşıda gördüğün bina okul. Yarın gidip gezersin. Senden baska uç ogretmen bir de okul muduru var. Zaten okulların açılmasına daha var. O zamana kadar köyü de gezersin" deyip yandaki iki katlı eski ama bakımlı olan evi gösterip
"Aha bu yanında durduğumuz evde senin kalacağın ev. Gel benimle"
Deyip içeri girdi. Ev iki katli ahşap şirin bir ev, etrafı çitlerle kaplı arka tarafı tam göremiyorum ama bahçesi olduğu kesin.
Muhtar kapıyı açıp içeri girdikten sonra üst kata çıktı ben de peşinden tabi.
"Bak kızım bu evin sahipleri yıllar önce bırakıp gittiler, kimseler yaşamaz bu evde. Sen gelmeden evvel evi temizlettim. Bu katı rahat rahat kullan. Ama çatı katına ve giriş kata dokunma. Zaten odalar kilitli. Arka tatafta kocaman bir bahçe var, ayda bir bakım için gelirler dert etme sen.
Birşeye ihtiyacın olursa benim yerim belli bi de karşı komşun olan Zehra teyzen var elinden geleni yapar." Deyip anahtarı uzattı.

"Muhtar bey, bişey sora bilirmiyim?"

Muhtar gülümseyerek
"Adım Davut. Davut emmi diyebilirsin."

Davut emmi mi? Emmi diyemem ben.

"Amca ya da dayı desem olmaz mı?

"Baba bile diyebilirsin?"

"Amca diyeyim ben."

"Olur"

"Bu evin sahipleri neden ve ne zaman gittiler. Merak ettimde."

"20 yıl kadar oldu. Nedenini Zehra teyzeden başka kimse bilmiyor. Bana kalirsa nedenini ona da sorma sonra kötü oluyor."

"Anladım. Peki diğer odalar neden kilitli. Neden giremem. Ya kotu bişey varsa?"

"Kotu bişey yok. Anılar var. Bu ailenin anıları. Zehra teyze bu kapıları sır gibi kapalı tutar. Açılınca sanki o anılar kaçacakmış gibi. Anahtarlar bi tek onda var. Yıllardır belki bir gün bu evin sahibi gelir diye bekliyor."

Davut amcanın gidişinden sonra evi dolaşmaya başladım. İlk kat kilitli olduğu için giremedim. İkinci katta bir salon ve üç tane oda var. Salon evin merkezi odalara ve mutfağa buradan geçiliyor. Sevdim bu evi sanki yıllar önce bu evden ayrılmışım da şimdi yeniden kavusmusum gibi öyle bir heyecan var içimde.

Aşağıya inip bahçeye çıktım. Bahçe gerçektende çok büyük, bakımlı ve temizdi. Kenarda gölgelik gibi bişey yapmışlar altında beyaz yuvarlak bir masa ve beş tane sandalye var. Karşıda ise tahtadan yapılmış bir salıncak vardı. Allahım ne muhteşem bir​ ev burası. Bu ev terk edilir mi?

Yorgunluktan bitap düşmüş bir şekilde yatağa uzanmam ile gözlerim kapandı.
..

Üzerimde sanki bişey dolaşıyormuş gibi bir ağırlık ve acı vardı. Uykulu olduğum için rüyada olma ihtimalini düşünerek gözümü açmayıp uykuma devam etmeye karar verdim.
Üzerimdeki şey iyice ağırlaşmaya başlaması nefes almamı kesmeye yardımcı oluyordu. Yüzüme akan ıslaklık ile gözümü açmam ile büyük bir çığlığı bastım. Ben çığlık arttıkça üzerimdeki
"Mee Meee Meee" diye bana bağırmaya başlamıştı. Üzerimde bildiğiniz keçi vardı. Yataktan fırlayıp çığlık atarak aşağıya koşmaya başladım. Açık olan kapıdan dışarıya uçtum. Bildiğiniz uçtum ya.
Kapının önünde eşik dedikleri şeye takıldım ve uçtum. Arkamdan gelen keçi de benim üzerime basarak evden kaçtı. Yerde yatmaya devam ederken
birisi
"Kızım kalk, korkup gitti hayvan"

Kafamı gömdüğüm kumdan çıkararak etrafıma baktığımda büyük şok yaşadım resmen. Bildiğiniz bütün kasaba başıma dikilmiş gülüşerek bana bakıyorlardı. Yerimden yavaşça kalkarak

"Ihım. O hayvan bu eve, bi de benim odama nasıl girdi acaba"

Yaşlı bir teyze
"Arka bahçe kapısı açık ise oradan girmiştir. Korkma zarar vermez kimseye. Sen kimsin söyle hele"

Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki

"Yeni öğretmen dün geldi. Adı Nehir. Şimdi kızı rahat bırakın. Uyanır uyanmaz korkmuş zaten" bunu diyen Davut amcaydı.
Herkes dağıldıktan sonra Davut amca
elindeki poşeti bana uzatıp
"Al ye bunları sonra ev için alışveriş yaparsın"
Elindeki poşetleri alıp teşekkür ettim.
İçeri girip Davut amcanın getirdiğini​ sıcak köy ekmeğini ve yanindaki kahvaltılıklardan yerken kapı çaldı.

Kapıyı açmaya indiğimde karşımda 70 li yaşlarında bir​ kadın vardı. Sanki başka birini bekliyormuş gibi
bana şaşkın şaşkın bakıyordu..

SAKLI DÜŞLER (TAMAMLANDI) DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin