Mekana geldiğimde her zamankinden 5-10 dakika önce gelmem beni rahatlatmıştı. Bugün iyi şeyler olmalıydı. En azından buna inanma şansımı elimden almamışlardı. Mutfağa geçip önlüğümü giydim ve birkaç masanın bozuk olan örtülerini düzelttim. Gelen bir kaç kişi dışında pek yoğunluk yoktu. Gelenlerin siparişleriyle ilgilenirken Beyza Hanım'ın siniri gözümden kaçmadı. Her zaman çirkin bakardı etrafına ama bu sefer kat ve kat fazlaydı yüzündeki bakış. İçimdeki merakı bastırmaya çalışıp elimdeki tabakları mutfağa götürdüm. Fatma Teyze aynı yoğunlukla işlerini yapıyordu. Çok yoruluyordu. Yemek yapmayı becerebilsem yardım edicektim ama herşeyi daha da mahvederdim.
Yavaş yavaş mekana insanlar gelmeye başlamıştı. Saatte öğleye yaklaşmıştı. Aklındakileri silmem lazımdı. Böyle giderse kafamı hiçbir şeye tam veremeyecektim. Peki ya evlenirsem? Bulut'u kalbimden silebilecek miydim? Onsuz öyle bir çıkmaza giriyor ki insan, ne yöne dönersen dön tüm yolların kalbindekine çıkar. Başka bir olay yaşasan ve canını acıtsalar senin yine ona döner aklın. '' Sen olsan atlatırdım''dersin. Bundandır belki de bu kadar insana rağmen hissettiğin yalnızlığın..
Öğle arasına girmemle büyük bir '' Ohh" çekmem gecikmedi. Bulut Bey gelmiş Beyza Hanımla oturuyordu. İlk defa... İlk defa Beyza'nın yüzü gülmüyordu. Ne vardı ki aralarında?? Bitmişmiydi acaba ilişkileri? Bulut'un gözlerindeki bu bakış umursamadığından mıydı? Seviyor muydu acaba? Öğle arasının bitmesine rağmen hala gitmemişti. Amacı neydi? Halitle mesaileri değiştikten sonra mutfağa geçtim. Onun asık yüzünü gördükçe canım acıyordu. Yanına gidip '' Ben buradayım '' da diyemiyordum. Ah bu çaresizlik ne çok çevrelemiş etrafımı.! Mutfaktan çıkıp müşterilerle ilgilenmeye başladım. Gözüme yaşlı bir teyzeyle bir amca takıldı. Gülerek yanlarına gittiğimde, onların da yüzünü kocaman bir gülümseme aldı.
"Hoşgeldiniz teyzecim '' diyerek konuşmaya başladım. Önce garip bir hüzünle baktılar sonra eski gülümsemelerini yüzlerine geri yerleştirdiler. '' Su''diyebildi kadın ağlamaklı sesiyle. "İyi misiniz?" diye sordum ama sadece başını sallamakla yetindi. Teyzeyi biraz daha incelediğimde 45-50 yaşlarında boyalı kumral saçları ve renkli gözleriyle uyumluydu. '' Peki "diyip mutfağa yöneldim. Ama gördüğüm manzara burnumdan solumama neden oldu.. O derece!!!" Senin ne işin var burda? "diye bağırdım, sesimin çok yüksek çıkmaması umuduyla. Oturduğu masasına çoktan yaklaşmıştım ama sadece bön bön suratıma bakıyordu. '' Sana diyorum Savaş, ne yüzle geliyorsun buraya??" diye tekrar bağırdım. Ani bir hareketle sandalyesini geriye ittirdi ve elini belime koyup kendine çekti. Korkmuştum. İki günde bir kaç kez bana dokunmuştu ama ben ilk defa bu kadar korkmuştum. Ellerimi göğsüne getirip ittirmeye çalıştım ama elleri belimi daha da sıktı. '' Ya zorla , ya güzellikle. Tıpış tıpış bana geleceksin Deniz! Fısıltıyla söylemişti bunları, nefesi yüzüme çarpıyordu. Korkmama neden oluyordu bu kadar yakınlığı. '' Ben hiçbir zaman senin olmayacağım Savaş''diye vurgu yaparak söyledim her kelimeyi. Gözlerindeki kızgınlığı görmem ne kadar korkutsa da. Ve Savaş'ın o hırsı canımı yakarak dudaklarıma kapanmasıyla tamamlanmıştı. Şu an şoktaydım. Kalbimden bir şeyler koptu , hissediyorum. İlk öpücüğüm çalındı. Nefessiz kalmıştım ve daha fazla nefessiz kalıp ölmek istiyorum şu an, şu dakika.
En sevdiğim adamın karşısında başka biriyle dudak dudağaydım. Dişlerini alt dudağıma getirdiğinde, tüm gücümle onu ittim. Savaş'ın ilk bırakmak istememesi dudağımın kanamasına neden olmuştu. Ve kalbimdeki sızıya dudağımın sızısı eklenince Savaş'ın yüzüne tokat attım.Savaş neye uğradığının şokunu yaşarken gözlerim sinirli bir şekilde dışarıya çıkan Bulut'a takıldı. İşte o an gözümden bir damla yaş süzüldü. "Bir daha bana yaklaşma '' diyip kendimi dışarı attım. Direnmekte zorlanan gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ne zorla ne de güzellikle onunla evlenemem ki. Evlenmemeliyim. Kalbimdeki insanı silip atamazdım ki.. Mekanın etrafında biraz yürüdüm. Mekanın girişine giderken bankta oturan adama takıldı gözlerim. Hayatımda olmasını istediğim tek insan... Öylece oturmuş rüzgarın saçlarını dağıtmasına izin veriyor, bir yandan da elleri şakaklarında masaj yapıyordu. Gitsem mi kalsam mı? Ondan vazgeçmeli miydim? Yoksa hayatımım sonuna kadar beklemeli miydim?
Ben kalsam hayat beni onda ne kadar tutabilirdi ki???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN YANINDAYIM
ChickLitDeniz ve Bulut.. Düşündüğünüzde birbirini tamamlayan iki isimi kader neden ne kadar imkansız kılabilir.?