Bölüm 43 / Bir Parça

55.2K 2.1K 161
                                    

“Öldürün beni,” diye inledim kafamı duvara vurarak. “Yalvarırım. Lütfen.”

Tyler omzumu okşadı ve beni sakinleştirmeye çalıştı. “Abartıyorsun.”

Abartıyormuşmuşum. Yalan.

Koridorda yeni bir çığlık yankılanınca gözlerimi sımsıkı kapattım. “Şunları gidip susturmazsan-“

“Sana onu arama demiştim.”

Lanet olsun. Keşke Tyler’ı dinleseydim.

Ne olduğunu az çok tahmin etmişsinizdir. Amy geldi. Şu an Shaun’un odasının önünde kendini yerden yere atıyor. Camille onu sakinleştirmeye çalışırken aslında kendi de kriz geçiriyor. Çevrem manyak dolu.

“Beni bırakmasına izin vermemeliydim,” dedi çığlık çığlığa Amy. “Aman Tanrım ben dünyadaki en kötü sevgiliyim.”

Evet öylesin. Ruh hastası.

Birinin koşarak yanımıza geldiğini fark ettiğimde gözlerimi açtım. Amy saçı başı dağılmış bir şekilde önümüzde dikiliyordu. Çok… Öfkeli görünüyordu.

“Sen,” diye tıslayarak işaret parmağını sevdiceğime doğrulttu. “Bunların hepsi senin yüzünden.”

Tyler’ın bezgin mırıltısını duydum. “İşte başlıyoruz. Umarım mutlusundur.”

“Shaun senin yüzünden orada yatıyor!” diye bağırdı ve ağlamaya başladı. Ağlayanlardan nefret ederim.

İşte bu bardağı taşıran son damlaydı. Hızla yerimden kalktım ve çakma Samara’nın önünde dikilmeye başladım.

“Şu lanet çeneni kapat ve sevdiğin adama yakışır bir kız ol.” Evet biraz sert olmuştu ama susacağa benzemiyordu.

Bu sefer öfkeli gözlerini bana çevirdi. Siyah gözleri artık siyah değildi. Yıllardır kan içmemiş bir vampir gibiydi.

“Sen bana emir-“

“Verebilirim. Bir köşeye gidip Shaun’la yaşayacağınız şeyleri düşün. O seni ağlarken görmez istemezdi.”

O değil de sanki çocuk ölmüş gibi konuşuyorum.

Biraz sakinleşir gibi oldu. Burnunu çekince deprem oluyor sandım. O nasıl bir sestir, o nasıl bir sümüktür.

Başını sallayarak yanaklarını sildi. Ardından tıpış tıpış gitti.

Bu arada Tyler’da esniyordu. Ellerimi belime koyarak ona tepeden bakmaya başladım. Ona da kızgındım. Shaun’a neler olduğunu söylemiyordu. Bu gösterip de elletmemekle aynı şeydi.

“Seninle evde görüşeceğiz,” dedim zafer kazanmış gibi hissederek. Manyak mıyım neyim, neyin zaferini kazandıysam.

Omuz silkti. “Shaun’a neler olduğu konusunda emin değilim. En iyisi doktorun gelmesini beklemek.”

“Öyleyse çok beklemeyeceksiniz.”

Duyduğum nazik sesle arkamı döndüm. Kızıl saçlı hoş bir kadın ellerinde dosyalarla ayakta dikiliyordu. Beyaz üniformasından doktor olduğunu anlamıştım.

Tyler ayağa fırlayınca nefesimi tuttum. Doktor iç çekerek dosyaları karıştırdı.

“Arkadaşınız sanırım.”

“Kardeşim.”

Kadının şaşkın gözleri Tyler’a takıldı. O gözlerini oyup- Neyse. O bir doktor. O bir doktor. O bir doktor. Şu an son düşüneceğin şey kıskançlığın.

Kızıl saçlı sürtük doktor boğazını temizledi ve bir kâğıt çıkardı. “Tamam. Kardeşinizin durumu pek iyi değil.”

Düşmemek için Tyler’a tutundum.

“Ama iyileşecek.”

“Nesi varmış?” Soruyu soran Tyler’dı.

“Kanında çok fazla esrar bulduk. Ama hastanelik olmasının sebebi eroin.”

“Shaun eroin kullanmıyor.”

Kadının üstüne tehditkâr bir adım atan sevgilimi tuttum ve kolunu okşadım. “Sakin ol.”

Ama beni şaşırtacak bir şey yaptı ve beni ittirdi. Bunu beklemediğimden az önceki koltuğuma geri düştüm. Bu sırada Tyler işaret parmağını doktora doğrultmuştu.

“O eroin kullanmıyor!” diye tekrar haykırdı. “Siktiğimin aletleri bozuk!”

“Bakın üzgünüm ama kanında aşırı doz ero-“

“Hâlâ aşırı doz diyor yaa.”

Biri Tyler’ı durdurmazsa gerçekten kötü şeyler olacağa benziyordu. Doktorun kadın veya erkek olmasını önemsemiyordu. Her an pat küt dalacak diye korkuyordum.

Hadi Hailey, diyerek kendime gaz verdim. Git ve sevgilini sakinleştir.

“Tyler.” Şu meşhur sert sesimle aralarına girdim. “Sakin ol.”

Duymadı beni. Piç kurusu.

Son çare diyerek ayağa kalktım ve doktora yaklaştım. “Siz gitseniz iyi olur.”

 Kadın hızla kafasını salladı. “Ayrıca ailesine ulaşmamız gerek-“

“Biz hallederiz.”

Kızılcığın gidişini bekledikten sonra Tyler’a döndüm. “Biraz uyu.”

Hızla kafasını iki yana salladı. Bunu da anlayabilmiş değilim. Yahu sen ayaktasın diye çocuk uyanacak mı? Ay Tyler beni bekliyor deyip hemen ayağa mı kalkacak? Mantık, mantık ve mantık!

Tabii bunları söylemek yerine kafamı sallamakla yetindim. Yemez çünkü. Anlatabildim mi?

“Uyuyamam,” diyerek eski yerine tekrar oturdu ve yüzünü sıvazladı. “Uyanmasını bekleyeceğim. Eroin kullanıp kullanmadığını öğrenmem gerek.”

Amma uzattın yaa. Kullandıysa kullandı. Sana ne yani.

“Bence bunu çok uzattın,” dedim kaşlarımı kaldırarak.

“Anlamıyorsun.”

Çıldıracağım şimdi.

“Bak eğer kullanmadıysa, ki kullanmadı, ya bunu ona zorla verdiler ya da başka şeyler oluyor.”

“Beni dinle Holmes,” dedim alayla. “Şu dedektiflik işini bıraksan iyi olur.”

Bana öyle bir baktı ki tırstım. Korktum. Kapattım çenemi gittim oturdum yanına. Çünkü biliyorum, konuşursam sinirlenecek. Ve şu durumda olması gereken son şey Tyler’ın sinirlenmesi.

Eliyle yanağımı kavradığında ona döndüm. Gözleri perçemlerinin ardında parlıyordu.

“Üzgünüm,” diye fısıldadı ve elmacık kemiğimi okşadı. “Uyanmasını beklemeliyiz. Cevaplar onda.”

“Hayatım bence sen biraz abartıyorsun.” Nazik olmak daima işe yarar.

“Bunu sana kanıtlayacağım. Bu işin içinde bir iş var.”

Kafamı salladım. Psikopat sevgilim artık bir paranoyaktı. Kafayı babamla bozmuş bir paranoyak.

Ama ister istemez bir parçam ona inanıyordu. Lanet olsun.

Bölüm Sibel (SibelUurlu) içiiinnn :** :D

Yorumlarınızı bekliyoruum :D 

Sarı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin