Bölüm 19 / Kabin Kuşu

75.4K 3.1K 174
                                    

“Seni aptal!” Hızla uzanarak elinden sutyenimi kaptım ve dolabımın içine tıktım. “Dolabımı nasıl açtın?”

Yine kıkırdadı ve anahtarımı elinde sallamaya başladı. Kaşlarımı çattım ve ceketimin ceplerini kontrol ettim. Boştu.

“Onu nasıl alabildin?” diye tısladım anahtarımı hızla elinden alarak. Çantamı hışımla dolabın içine soktum ve kapıyı sertçe kapattım.

Omzunu yan dolaba yasladı ve sırıtarak kollarını göğsünün üzerinde kavuşturdu. “Hani bir laf vardır. Kıçından do-“

Yumruk yaptığım elimi hızla kaldırdım. Ancak o benden önce davrandı ve yumruğumu avcunun içine alarak yakaladı. Başını yana eğdi ve elimi sertçe sıkmaya başladı.

“Bırak! Bırak!” Kolumu çektim ama işe yaramadı. Aniden beni bırakınca sızlayan elimi ovaladım. “Sende öküz gücü var.”

Omuz silkti ve esnedi. “Acıktım.”

Kaşlarımı çattım. “Bana ne?”

“Hadi kantine gidelim.”

“Sen git. Ben gelmeyeceğim.”

“O zaman bende alışverişe gelmeyeceğim.”

Dudaklarını büzdü ve bir süre bana baktı. Sonra omuz silkti ve ellerini ceplerine sokarak yürümeye başladı. Ayağımı sinirle yere vurdum ve mecburen onu takip etmeye başladım.

   “Bu sandviç bir harika dostum.” diye mırıldandım önümdeki tavuklu sandviçi iştahla yerken.

 Tyler yüzünü buruşturdu. “Mideni görmek zorunda değildim.”

Ağzımı kocaman açarak ona yediklerimi gösterdim. Kusuyormuş gibi yaptı ve önündeki patates dolu tabağı ittirdi. “Sanırım kusacağım.”

Omuz silktim ve sandviçimi yemeye devam ettim. “Benden uzakta istediğin her şeyi yapabilirsin.”

Tabağından bir patates aldım ve ağzıma attım. Tyler gözlerini kıstı ve beni izlemeye başladı. “Hayvan gibi yiyorsun ama kürdan gibisin.”

“Bu Tanrı’nın benim gibilere sunduğu bir ayrıcalık bebeğim.”

Yanaklarını şişirdi ve sırtını geriye yasladı.

Nihayet yemeğimi bitirdiğimde ellerimi ıslak mendille sildim ve karnımı tutarak etrafıma baktım. “Neden kimse yok?”

Omuz silkti. “Ya bahçede kavga vardır ya da kimse aç değildir.”

Patates tabağını ona ittirdim. “Yesene.”

“İştahım kaçtı.” Tiksinir gibi yaptı ve başını çevirdi. Masanın altından ayağımla bacağına vurdum.

Bana yan bir bakış attıktan sonra ayağa kalktı ve siyah pantolonundaki toz izlerini temizledi. “Bacağıma vurmayı kes. Şuna bak rengi değişti pantolonun.”

Saçlarımı geriye atarak ayağa kalktım ve bacağına bir tekme daha savurdum. “Böyle mi?”

Karşılığında saçımı çekti. Bende ona tekrar tekme attım. Sırıttı ve kolunu omzuma atarak kafamı sıkıştırdı. Birde kıvılcım çıkartır gibi yumruğunu kafama sürtmez mi! Bir sinirlendim bir sinirlendim anlatamam.

Ben onun kıskacından kurtulmaya çalışırken bir yandan da bacağına tekme atmaya çalışıyordum ama hep ıskalıyordum.

En sonunda beni bıraktı. Yüzüme bir süre baktı ve kocaman bir kahkaha attı. Saçlarımı elimle düzelttim ve tüm gücümü kullanarak kasıklarına dizimi geçirdim. Acıyla haykırarak elleriyle orasını tuttu ve dizlerinin üzerine düştü. Bir zafer edasıyla saçlarımı savurdum ve kollarımı göğsümün üzerinde kavuşturdum. “Ne oldu sert çocuk? Yaralandın mı yoksa?”

“Seni-“ İnleyerek başını eğdi. “Ah lanet olsun. Seni-“

Onu umursamadan arkamı döndüm ve kıvırta kıvırta yürüyerek sınıfa gittim.

Tyler’ı bir daha görmedim. Amy’de teklifimi reddettiği için alışverişe kendim çıkmak zorunda kaldım. Ben oflaya puflaya yürürken rastgele bir mağazada gördüğüm kot şort dikkatimi çekti. Çok fazla kısaydı ama kısa zincirleri ve eskitilmiş görüntüsüne bayılmıştım. Dudaklarımı ısırdım ve hızla mağazaya girdim. Çakma sarışın olduğu her yerinden belli olan görevli bir sülük gibi bana yapıştı ve neye baktığımı sordu. Ona vitrindeki şortu beğendiğimi söyleyince ışık hızıyla gidip getirdi. Ona uygun The Beatles baskılı siyah bir tişört buldum ve ikisini denemek üzere kabine girdim. Üzerimdekileri hızla çıkarttım ve kot şortu üzerime geçirdim. Tam o sırada kabinin perdesi açıldı ve ben hızla arkamı döndüm.

Tyler tam karşımdaydı. Yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Üzerimde bir kot şort ve beyaz sutyenimden başka bir şey yoktu! Hızla siyah tişörtü göğsüme bastırdım ve duvara yapıştım.

“Senin burada ne işin var?” diye tısladım mümkün olduğunca sessiz olarak. Tereddüt etmeden daracık kabine girdi ve perdeyi kapattı. Gözleri üzerime şöyle bir dolaştıktan sonra tekrar gözlerime baktı.

“Gerçekten,” dedi omzunu duvara yaslayarak. “O tekmenin intikamını almayacağımı mı sandın?”

Duvara iyice sindim. “Beni öldürecek misin?”

Cevap vermedi ve omzunu duvardan çekerek bana doğru bir adım attı. Kabin zaten küçücüktü. Aramızda bir adımlık mesafe kalmıştı. Başını eğdi ve bana bakmaya başladı.

“Öldürmek senin gibi bir şeytan için ödül olur.”

Aniden saçlarımı yakaladı ve eline doladı. Gözlerimi kapattım ve başımı geriye eğmesine izin verdim. Garip olan şuydu ki saçlarımı çekmiyordu.

“Sen kurnaz iblisin tekisin,” diye fısıldadı. Diğer eliyle göğüslerime tuttuğum tişörtü çekip aldı. Ardından bedenini sertçe bana yapıştırdı. Başımı çevirmeye çalışınca saçlarımı öyle bir çekti ki bağırmamak için kendimi zor tuttum. Yaşlar gözlerime dolmuştu bile. Sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Yutkundum.

“Şimdi ceza sırası,” diye fısıldadı. Bana vurmasını falan bekliyordum. Dudakları sertçe dudaklarımı bulduğunda içgüdüsel olarak inledim. Bu hiç beklemediğim bir şeydi işte!

Bir süre karşılık vermedim. Ama dudakları o kadar baskıcı ve güzeldi ki. Kendimi engelleyemedim ve kollarımı boynuna doladım. Saçlarımı bıraktı ve işaret parmaklarını şortun kemer deliklerine sokarak beni kendine çekti. Ellerimi saçlarına gömdüm ve parmak uçlarımda yükselerek öpücüğü derinleştirdim. Alt dudağımı dişlerinin arasına alınca inledim ve kafasını kendime bastırdım.

“Hanımefendi? İyi misiniz?”

Görevli kadının sesini duyduğumda hızla kendimi çektim. Nefes nefese aklımı toparlamaya çalışırken kadın bir kez daha seslendi. “Hanımefendi?”

Duvara yaslandım ve konuşmaya çalıştım. “İ-i-iyiyim.”

Topuk seslerinden kadının gittiğini anlamıştım. Tyler’a baktığımda gözleri yarı baygındı. Her zamanki gibi.

“Şort yakışmış.” Tyler son kez bunları mırıldanarak kabinden çıktı ve beni lanet dürtülerimle baş başa bıraktı. Lanet olsun.

 

Yorumlarınızı bekliyorumm :D

Sarı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin