Part12: Kalbim Kime Ait?

45 2 7
                                    

Ji Young şirketten bir kaç eşyasını aldı ve çantasına koydu. Ben de onu izliyordum.

-Bana hayran olduğunu bu kadar belli etme.

Dedi gülerek. Kollarımı bağladım ve suratımı ekşittim.

-Nerene hayran olayım ben senin?

-Her yerime.

-Hah! Kendini bir şey zannetme dünya idolü.

-Peki, dünyamın kızı.

Dedi. Ardından çantasını eline alıp diğer eliyle de elimi tuttu.

-Artık gidelim mi?

-Tamam ama nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?

-Süprizler söylenirse süprizi kalır mı? Şimdi yürü önümden.

Dedi gülerek. Ofladım ve önden yürüdüm...

Nereye gittiğimizi inatla söylemediği yetmemiş gibi bir de gözlerimi arabadayken bağlamıştı. Arabanın durduğunu hissettikten sonra Ji Young'un kapısının kapanma sesini duydum. Ardından kendi tarafımdaki kapım açıldı.

-Elimi tut prensesim.

-Çıkar lütfen şu bandı.

-Hayır, şimdi ya elimi tut ya da ben seni kucağıma alayım.

-İstemiyorum.

Dedim çocuk gibi ve omuzlarımı silktim. Sonra ise kucağına alındığımı hissettim. Arabanın kapısını kapattı ve sesli bir şekilde arabasını kilitledi. Yürümeye başlamıştık.

-Az kaldı.

Dedi. Ardından gözümdeki siyah bandı çıkardı.

-Öpücüğümü şimdi alırım? Yoksa sonra mı?

-Hiçbir zamana ne dersin?

Dedim gözlerimi kısarak, Ji Young kahkaha attı ve kucağından beni indirip yanağımı öptü.

-Sen yapmazsan ben kendim alırım.

-Uyuz Ji Young!

-Güzel sevgilim.

-Sen ne zamandan beri bu kadar yılışıksın?

-Bugüne özel, sana hiç vakit ayırmadım ve gerçek bir randecuya da çıkmadık. Ben de kendi seçimime güvenerek seninle ilk buluşmamıza çıkıyorum.

Dedi gülümseyerek. Biraz yürüdükten sonra şık bir restoranın önünde durmuştuk.

-Hadi içeri girelim.

-Fanlar sana sorun-...

-Çıkartmaz merak etme, hadi gel.

Dedi ve elimi çekiştirerek beni o lüks restorana getirdi. İki resmi giyinmiş papyonlu adamlar bize prosedür hesabı gülümsediler.

-Hoşgeldiniz Bay Ji Young herzaman ki yeriniz mi olsun efendim?

-Evet, lütfen.

Dedi Ji Young. Adam önden giderek onu takip etmemizi sağladı. Üstümdekiler pek buraya uygun olmasa da idare ederdi. Gerçi oldum olası böyle yerlerden nefret ederdim ama Ji Young için sustum. Sonunda insanlardan uzak terasta ki bir masaya gelmiştik. Garson sandalyemi çekince teşekkür edip oturdum. Ji Young da oturdu ve bizden başka kimse olmayan terasa baktı. Menüyü elime alıp inceledim ama bazı yemekleri bilmiyordum. Ji Young inceledikten sona menüyü masaya bıraktı.

-Ben iki numaralı menüden istiyorum, sen hayatım?

-Ben seçemdim henüz.

Dedim. Ji Young gülümsedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

I believe in miraclesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin