Part8: Ne Oluyor?

190 12 3
                                    

Choi Seung Hyun beni evime bırakmıştı. Beraber yemek bile yemiştik. O kadar da korkutucu değildi. Kibar ve iyi biriydi. Ev de kucağım da yastıkla oturuyordum. Ben televizyona televizyon bana büyük bir aşkla bakıyordu. En sonun da televizyondan ayrılıp telefonumu elime aldım. Tabii televizyon onu terk ettim diye ağlıyordu o ayrı bir konu. Mesajlarıma baktım. İki mesaj SaengHwal. Dokuz mesaj Hana. Bir mesaj Min hala. Beş mesaj serseri Yoo. Altı mesaj bilinmeyen numaradandı. SaengHwal ve Hana'nın mesajlarına hızla baktım. Bilindik sorulardı. 'Neredesin unni? , Neden telefonlarımı açmıyorsun? , İyi misin?' Gibi mesajlardı. Min halam. ise üç ay gelemiyeceğini İngiltereye gitmesi gerektiğini ve beni çok sevdiğini yazmıştı. Serseri Yoo'nun mesajlarını sildim. Bilinmeyen numaraya baktım. Mesajda;

Kimden:************

"Gijeog ben çok özür dilerim."

Kimden:************

"İşin mi var? Bana kızgınsın değil mi?"

Kimden:************

"Beni affedemez misin?"

Kimden:************

"Bak! Başkan sert biri ve ben ondan korkuyorum. Kariyerim için yaptım"

Kimden:************

"Şu lanet olasıca telefonunu neden açmıyorsun?"

Kimden:************

"Peki, bu böyle olmayacak! Namsam kulesine gel! Seni bekleyeceğim!"

Yazıyordu. Beklemek mi beni mi? G-Dragon benden ne istiyorsun? Saat'te baktım. Geç olmuştu. Ofladım Telefonumu cebime koyup. Ceketimi giydim ve evden çıktım. Boş bir taksiyi durdurup bindim.

-Nereye efendim?

-Namsan Kulesine lütfen...

Taksiciye parasını verip taksiden indim. Namsan kulesinin asansörüne bindim. Asansör'ün en üst katına bastım. Asansör yavaşça hareket ederken bekledim. Ona kızgındım ve kalbimi kırmıştı. Ama neden gelmiştim? Daha fazla kırılmak için mi?...

Asansörden indim. Etrafım'da kimse yoktu. Gitmişti. Asansöre tam geri binicekken bir ses duydum.

-Gijeog!

Dedi biri bağırarak. Yavaşça arkamı döndüm. Bu Ji Young'du. Yanına gittim. Beni görünce dudaklarında ufak bir tebessüm oluşmuştu.

-Geldiğin için teşekkür ederim.

-Lütfen çabuk konuşun vaktim yok.

Dedim. GD bozulmuştu. Gülümsemesi silindi. Boğazını temizledi.

-Biliyorum kızgınsın haklısın da senden özür dilerim ama başkan katı kurallı biri ve ön yargılı. Daha önce de bar skandallarımız oldu. Başkan da sanatçıları olarak bizi ve şirketin imajını korumaya çalışıyor. Bu yüzden sana kötü davrandı. Eminim seni biraz daha tanısa severdi.

-Bitti mi?

-Ne?

-Şirketin sana söylettirdiği senaryo bitti mi?

-Gijeog o benim düşünce ve duygularımdı.

Dedi kaşlarını çatarak. Sinirlendiğini anlayabiliyordum.

-Hadi ama Bay Ji Young siz ünlü bir idolsünüz. Üstelik benden bile büyüksünüz. Sizin gibi biri benim gibi sıradan bir fanın duygularını önemsemez!

Dedim ve gidicekken kolumdan tutup kendine yaklaştırdı. Sinirliydi. Bunu kasılan yüz hatları ve öfkeli gözlerinden anlamanın yanı sıra kolumdaki acıdan anlıyordum.

-Senin gibi sıradan bir fanın duyguları mı? Özrümün şirketin senaryosu olduğunu düşünüyorsun değil mi? Benim duygularımı tüm gerçekliğiyle anlamak ister misin? Senin bende ki değerini öğrenmek ister misin Gijeog?

Dedi ve benim hiç bir şey dememe izin vermeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim kocaman açılırken o gözlerini kapattı. Ellerini yüzüme koydu. Yavaş ama hissederek öpüyordu. Sonun da geri çekildi. İkimiz de nefes nefeseydik. GD alnını alnıma yaslayıp dudaklarıma dudaklarını bastırdı. Yavaşça geriye çekildi. İkimizin de nefesleri bu soğuk hava da birbirine karışırken elimi tuttu.

-Bunu ikimizin de hissetmesi lazım kabullenmesi için. Bu özel hissi tattırdığın için teşekkür ederim Gijeog.

Dedi. Ben ise transa girmiş gibi sadece dinliyordum. Sonun da kendime geldim ve dünyanın en saçma cevabını verdim.

-Rica ederim.

Dedim. GD kahkaha attı. Elimi tuttuğu için kendine çekti ve kolunu belime koydu.

-Seni evine bırakalım mı değerlim?

Dedi. Kafamı olumlu anlam da salladım. Güzel kokusunu içime oksijen gibi çekerken uykum geldi...

♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ 

Gijeog uyuya kalmıştı. Onu kucağıma alıp arabama bindirdim. Ona karşı duygularım vardı. Yavaş yavaş kabullenmeye başlamıştım. Tek yapmam gereken Gijeog'un duygularımı kabul etmesini beklemekti. Arabayı evime doğru sürdüm....

Arabadan indim Gijeog'u kucağıma aldım. Evinin adresini bilmiyordum ve uyandırmaya kıyamamıştım. Bu yüzden benim evim gayet mantıklı bir seçenek gibi gelmişti. Arabayı kitleyip evime gittim. Şifreyi girip içeriye girdim ve ayağımla yavaşça kapıyı kapattım. İçeriye girdiğim de eve geç kalmış çocuklarına kızmak için bekleyen ebeveynlerimi gördüm. Seung Ri beni görünce kaşlarını çattı.

-Nerede kaldın Ji Yo-...

-YUH! EVE KIZ MI ATMAYA BAŞLADIN Jİ YOUNG?

Dedi DaeSung. Gözlerimi devirdim.

-Benim yerime çakın şuna biriniz!

Dedim. Seung Ri kafasına bir tane geçirdi. Taeyang ve Top sinirle bana bakıyordu.

-Evet anne ve baba ne diyeceksiniz? Bekliyorum.

Dedim dalga geçerek. DaeSung ve Seung Ri insanlıktan çıkmış gibi gülerken Taeyang Gijeog'a baktı.

-İyi geceler.

Dedi ve gitti. Gitmeden önce kucağımdaki değerlime gülümsemişti. Bu beni sinirlendirmişti. Bütün kanın beynimde toplandığına emindim. Seung Hyun kaşlarını çatarak ayağa kalktı.

-Gijeog'u bir yere yatır ve üstünü örtüp yanıma gel. Terastayım.

Dedi ve Gijeog'a bir kez bakıp gitti. Ama duygudan yoksun bir bakıştı bu. Seung Hyun ve Taeyang benim en iyi dostlarımdı ama eğer değerlim'de gözleri varsa bu dostluk bozulabilirdi....

♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛ ♛

Sabahleyin olmuştu. Uyandım. Çok susamıştım. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Aa Min halam evi gene mi değiştirmişti? Esnerken Seung Ri bana gülümsedi. DaeSung gülerek.

-Günaydın Gijeog!

Dedi. Esneme işine ara verdim.

-Günaydın.

Dedim ve mutfağa girdim. Bir bardak su alıp içicekken Taeyang gülümseyerek bana baktı.

-Günaydın.

-Günaydın.

Dedim ve suyu içicekken kafama çekiç yemiş gibi oldum. Bardak elimden düştü. DaeSung, Seung Ri ve Taeyang öldüm de cennetemi geldim ben? Yoksa sevgililerim tarafından kaçırıldım mı? Yoksa Hana ve SaengHwal gene mi bana eşşek şakası yapıyorlar? Ne oluyor burada be?...

I believe in miraclesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin