Day20>

221 24 0
                                    

"Jimin!" o kadar yüksek sesle bağırıyorlardı ki sabahın bir köründe homurdanarak kalktım. Dağınık yatağı arkamda bırakıp sesin geldiği yere gittim. Ortalıkta bir o yana bir bu yana dolaşan Taehyung hyung hızla bana yaklaşıp iki kolumu yakaladı.

"Jimin. Jungkook, Jimin'i gördün mü? Lütfen gördüm de!" başımı iki yana salladım. Bir şey mi olmuştu. Benim gibi uykusundan kalkıp gelen Jin Hyung'u gördüm. Aynı soruyu ona da sordu. Gözleri kocaman açılırken bana baktı.

"Tuvalete diye kalktım ama Jimin yatağında yoktu. Evde her yere baktım"

"Sakin ol, yürüyüşe felan çıkmıştır belki" Jin hyung'un söylediğini mantıklı bulsam da sakin kalamıyordum. Sabahın bir köründe neden gitsin ki? Kimseye haber vermeden üstelik. "Aradım ama açmıyor" kalbim yerinden çıkacak kadar şiddetli atarken aklıma gelen ihtimalleri düşünmemek için çok fazla çaba sarf etmem gerekti.

"Ya kendine bir şey yaparsa hyung!" Taehyung hyung'un ağzından çıkan kelimelerin somutlaşıp gözümün önünde harflere dönüşüp bir bir bana çarpamalarını izledim. Hepsi kalbimi delip geçti. Gözlerim kapanmayı reddedip sonuna kadar açıldılar. Yaşlar yanaklarımdan süzülürken zavallı iç sesim 'Ben ne yaptım!' diye feryat ediyordu.

Omuzuma dokunan el ile gerçekliğe döndüm. "Sakin ol, dışarıyı arayalım tamam mı? Kötü düşünme hemen" Jin hyung omuzumu sıktı ve kapıya yönelen Taehyung hyung'u işaret etti. Ne halde olduğumu düşünmeden kendimi kamufle edebileceğim bir şeyler giyip Taehyung hyung'un peşine gittim.

Yarım saat, bir saat.. Belki de iki saati geçmiştir..Her yere baktık. Gidebileceğini düşündüğümüz her yere.. Şirkete haber verdik. Kızdılar ama yapacak bir şey yoktu. Kayıptı ve bulunması gerekiyordu.

Yurda döndüğümüz de herkes şirketin vereceği haberi bekliyordu. Olayın duyulmaması ve büyümemesi için haber beklememizi ve kendi başımıza hareket etmememizi söylediler. Ölüm sessizliğinde beklemekten başka çaremiz yoktu.

Banyoya attım kendimi. Ayna da uzun uzun baktım. Akan göz yaşlarımı bir avuç su ile temizlerken kapı açıldı ve Jin hyung girdi banyoya. "Jungkook," sesi kırgındı biraz da kızgın. "Seni sevdiğini biliyordun değil mi?" kafamı salladım.

"Belki de bu yüzden..." söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde diyecek olsa bile sustu. Ben de geçip odama gittim. Yattım ve kimseye fark ettirmeden ağladım.

Seni kaybettiğim korkusu dört bir yanımda dolanırken yanımızda olmadığın günler boyunca sadece ağladım. Şirket kendi başımıza aramamıza izin vermemişti. Yapabilecek tek şeyim ağlamak ve geri dönmeni umut etmekti.

Korkuyorum..

Sonsuza dek gitmenden korkuyorum..

Day by day/j.j.k✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin