B3~Kavga

129 11 6
                                    

III
Sessiz bir yolculuktan sonra, Berk beni eve bırakmıştı ve ardından da işinin çıktığını söyleyip gitmişti. Kalmasını istemediğim için onu zorlamamıştım.

Ne de olsa bir kız depresyona erkekler ile birlikte girmezdi. Girenler varsada ben girmezdim. Düşünsenize sümüklü peçeteleri ile hayvan gibi yemek yiyip üzerine uyuyup, hayattan soğuyup, kendi köşesine çekilip, pijamalarla evde gezen, sümüklü bir erkek olduğunu ? Saçmalık.
                                                
Evde kimse yoktu çünkü annem babamın işini devre aldığı için, gece geç saatlerde geliyordu. Buda onu çok az görmeme yol açıyor, diyebilirdim. Ve ben onu fazlasıyla özlemiştim, en çokta ona ihtiyacım olduğu zamanlar yoktu lanet olsun ki (!)

Çantamdan anahtarı çıkardıktan sonra kapıyı açtım ve içeri girdim. Hızla odama çıktım ve çantamla birlikte her şeyi gelişi güzel bir yere fırlattım.

Pandalı pijama takımımı da üstüme geçirdikten sonra, saçımı salaş bir topuz yapmıştım. Hey ! Çocuk demeyi kesin, pandaları seviyorum ve onları giymekten de gurur duyuyorum.

Ayrıca nesli tükenmiş bir hayvanın protestosunu yapıyordum, saygılar. Bir kez daha onları çok severken, odadan çıktım ve salona indim.

Okulu ektiğim için pişman mıydım ? Hayır. Devamsızlığım çok olduğunda uyarı veya disiplin cezası alabilirdim ama umrumda değildi.

Okulda kalıp, Kıvanç'ın içinde kayboldum buz mavisi gözlerinde korkuyu tadacağıma, evde abur cubur yiyip depresyona girerdim daha iyi.

Telefonumu elime aldığımda, Yeşim'in mesaj attığını gördüm. Kız haklıydı tabi, aniden ortadan kaybolmuştum.

Keşke giderken haber verseydim ama bunu Berk'in omzundan baş aşağıya sarkanken yapacağımı pek de sanmıyordum.

Gıcık şey, hala başım dönüyor.

Gönderen : Yeşim
Mesaj : Gittiğini Berk'den öğreniyorum birde üstüne Berk seni eve bıraktıktan sonra bir daha okula gelmiyor. Yalnız kaldım ben. Alacağın olsun ! Ne bok vardı da gittin ?
İstemsizce güldüm. Emin ol çok şey vardı...
Gönderilen : Yeşim
Mesaj: Varoş Selda ile gez :D

Mesajlardan çıktıktan sonra aramalara girdim ve Pizzacıyı aradım. Siparişimi de verdikten sonra koltuğa yayıldım ve bacaklarımı masaya attım.

Saatlerdir düşünüyordum. Kıvanç cidden beni öldürmek mi istiyordu, yoksa sadece bir korkutmamıydı ? Bu işin içinden nasıl çıkacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Saatin tık tık sesiyle ilerleyişi ve evde olan sessizlik canımın sıkılmasına sebep oluyordu. Artık ağlamıyordum çünkü ağlayınca bir şey değişmediğini anlamıştım. Yorgun düşen hayallerim, kurduğum bütün planlarımın hiçbiri artık yoktu.

Yürümeyi öğrendiğim günden beri işlerim hep ters gidiyordu zaten. Keşke ilk doğduğum gündeki gibi kimseyi anlamıyor olsaydım, belkide o zaman bu kadar da kalbim kırılmazdı.

Sadece buralardan uzaklaşmak bana iyi gelebilirdi. Bir bavul ve bir miktar para yeterdi bana. Burdan kaybolup, çekip gitmek bir olasılıkla yurt dışına çıkıp, kafayı dinlemek benim için büyük bir şans olabilirdi sanırım. Annemin buna izin vermeyeceğini bildiğim için ve okulu yarıda bırakmak istemediğim için gitmiyordum, yoksa şuan topuklamıştım bile.

Bakkala diye çıkıp on yıl kaybolasım da var ama Müge Anlı'nın beni bulmasından korkuyorum işte, bide o var.

Düşüncelerimi kesen şey kapının çalması oldu. Ayağa kalktım ve çekmeceden bir miktar para alıp, kapıyı açtım. Karşımda yirmi iki yaşlarında koyu siyah saçlı, gözleri yeşil olan yakışıklı bir adam duruyordu.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin