TAŞINMA

28 2 1
                                    

Buraya daha yeni taşınmıştık. Bir türlü alışamıyordum. Çocukluğumun geçtiği mahalleden bir anda Esenyurt gibi iğrenç bir yere taşınmak alışılması zor bir durumdu. Acaba burada nasıl olucam, nasıl alışıcam, hangi okula gidicem hiç bilmiyordum. Ama bir şekilde olacaktı. Ben böyle düşünürken bir yandan da dolabıma kıyafetlerimi yerleştiriyordum. Odamı sevmiştim, küçük olmasına rağmen. Biz 3 kardeştik ve ben bu odada kız kardeşim Tuğba ile kalıcaktım. Diğer küçük erkek kardeşim de annemlerle aynı odada kalıcaktı. Alelacele taşındığımız için bi bu evi bulabilmiştik. Küçükte olsa idare edicektik.
Eşyaları düzenledikten sonra yatağıma geçip bir an önce uyumak istedim ki öyle de yaptım zaten.

Sabah olmuştu. Annem kahvaltıya çağırdı

"geliyorum" dedim.

Kahvaltıya geçtik. Kahvaltımız bitince Tuğba'yla dışarı çıkmak için izin istedim.

Annem "Fazla uzaklaşmayın" dedi.

'Tamam" deyip çıktık.

Sokağın solundan dönecekken 5 tane çocuğun orda oturduğunu gördük. 3 tanesi esmer, 2 si sarışındı 17-18 yaşlarında varlardı.

"Tuğba nasıl geçcez burdan" dedim.

"Abla geçelim ya çok taşlar birşey olmaz" dedi.

Hızlıca yürüyerek geçmeyi düşünüyordum. Tam da geçerken sarışın olandan biri elini uzattı tamda arka tarafıma geldi. Amacını anlamıştım. Tek yapabildiğim kötü kötü bakmaktı. Normalde özgüveni yüksek biriyim. Ama çevreyi bilmediğimden hiçbirşey yapamamıştım. Esenyurt'un ne kadar kötü bir yer olduğunu daha da iyi anlıyordum. Tuğba'yla biraz dolaştıktan sonra eve girdik. Bina yeni olduğundan daha internet bağlanmamıştı. Kendi internet paketimden giriyordum. Çekmeköy'den en samimi arkadaşım olan Salih'e olanları anlattım.

Bana "onlar öyle şerefsizler biz 5 sene orda oturduk hepsinin içini bilirim ben sakın hiçbirine güvenme babana söyle yoksa daha kötüsünü yaparlar" dedi.

"Yok kanka bir daha olursa söylerim, güvenmem zaten merak etme"dedim.

Biraz konuştuk. Esenyurt'a beni görmeye geleceğini söyledi beni çok mutlu etti.

"Hemen gel ya çok sıkılıyorum" dedim, heyecanla.

O da "tamam kanka en kısa zamanda gelicem" dedi.

Sonra çıktk zaten. Bende balkona çıkıp alt kattaki komşuları dikizliyordum. Aynı yaşta olduğumuz bir çocuk vardı. Adı Ceyhun'du. Pek yakışıklı değildi ama idare ederdi. Canım sıkıldığından müzik açmıştım. Tabiki de rap müzikti. Karşılık olarak Arsız Bela açılınca kapatıp hemen içeri girdim. İğrençti, kusucaktım neredeyse. Bu nasıl müzik zevki ya!
Gözümden baya bir düşmüştü. Herneyse odama geçtim boş boş oturuyordum. Arada Face'de takılıyordum. Canım çok sıkılıyordu, ama yapcak birşey yoktu. Okullar 2 güne açılıcaktı. Ben ise Beylikdüzü'nde bir okulda okuyacaktım. Daha yeni lise 1 e başlayacaktım.

Annem yemeğe çağırdı. Yemeğimizi yedikten sonra balkona çıktık. Balkondan bakarken alt komşu babama seslendi. Babamla tanıştılar ve Karslı olduklarını öğrendik. İçeri girince babam "Karslılarıda hiç sevmem" dedi.

Annem "niye" deyince "çok kurnaz, yalancı olıyorlar, güvenilmezler".

Annem de "hepsi aynı olmaz ki Selçuk ya"
Babam "aynıdır, aynı. Ben çok Karslı tanıdım" dedi.

Bunlar beni fazla ilgilendirmiyordu. Ben yatmaya gidiyorum dedim ve gittim. Yatağa yattım ve hemen uyudum.

Sabah 9 gibi uyandım. Yataktan kalkasım gelmiyordu. Ama tuvalete gitmem gerektiğini hissettim. Uykulu da olsam kalktım. İşimi halledip çıktım. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Karnımın acıktığını hissettim. Salona gittiğimde hala kahvaltı hazır değildi. Her zamanki gibi üşendiğim için hazırlamadım. Yatağa geçip biraz daha yattım. Sonra düşünmeye başladım. Alttaki çocuk geldi aklıma. Saçma sapan hayaller kurmaya başlarken kendi kendime

"saçmalama Melis öyle şeyler düşünme bir kere o Arsız Bela dinliyor" dedim.

Sonra başka şeyler düşündüm. "Acaba Salih'in dediği gibi burda kimseye güvenmemeliydim. Belki de hepsi aynı değildir. Ama o öyle diyorsa bildiği birşey vardır. Ya ama herkes aynı değildir ki. Off iyice kafam karıştı. En iyisi uyumaya çalışmak."

Tam uyuyacaktım ki annem kahvaltıya çağırdı. Aç aç uyuyamazdım zaten. Hemen gittim. Her zamanki gibi ilk oturup, son kalkan ben oldum. Evde resmen dalga geçiyorlardı. Balık etli, kısa boylu bir kızdım. Saçlarım omzuma geliyordu. Kahvaltıdan kalktık saçlarımı kestirmeye gidecektim. Anneme söyledim.

"Tamam" dedi.

Kot pantolon, kareli yeşil gömlek giymiştim. Saçlarım düz ve açıktı. Ayağımda lacivert spor ayakkabım vardı. Nihayet evden çıkmıştım. Kuaför aramaya gittim. Evden çıktım dümdüz yürümeye başladım. Tam karşımda Ümit Kuaför vardı. Yavaş yavaş yürüdüm. Aslında saçımı tam nasıl kestireceğimi bilmiyordum. Ama orada karar veririm diye düşündüm. Girdiğimde fazla sıra yoktu. Direk oturdum.

"Saçımı kestirecektim" dedim.
"Tabi. Hangi model olsun ?" dedi.
"Aslında tam karar vermedim. Ama V şekli istiyorum sanırım. Ensem baya açılsın kat kat olsun. Önlere doğru uzun olsun."
"Tamam, öyle yaparız." dedi.

İlk önce saçlarımı taradı. Spreyle ıslattı sonra kesmeye başladı. Gittikçe daha da kısalıyordu.

Tamamen kesildiğinde son olarak fön çekti. Parayı ödedim ve çıktım. Saçlarımı beğenmiştim, hoşuma gitmişti. Eve doğru yürüdüm. Sağdan 2. zil bizimdi. Ama ben alt komşunun ziline basmışım. Hiç farkında değildim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

450 GÜNDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin