7.BÖLÜM

80 2 0
                                    

Kimi gün spor salonunda, kimi gün yemekhanede, kimi gün de sınav salonunda çalışıyoruz; ama asıl temsil nerede olacak hicbir fikrim yok. Öğretmenler gününü anma toplantısı yemekhanede olmuştu. Bu da orada yapılır gibime geliyor. Hem orası daha sıcak . Öbür titreyip durmaktansa...

Beden eğitimi eşofmanlarımızla kağnı arabasına mermi yüklemek, atlara saman vurmak, yaralıların yaralarını sarmak şimdilik kolay; kostümlerimizi giyip onca insanın karşısına çıkınca ne olur bilmem. Geçen sene 23 nisan törenlerine hazırlandığımız zaman, onca okul arasında kaybolup geleceğimizin hesabını yapıp, fazla endişelenmemiştik ama bu safer bayağı bir telâşlayız.

Figen hanım çok rahat bu konuda. Bizzat izlediği, yakından takip ettiği başarılı oyunumuz karşısında"seyirci sadece öğrenci ve öğretmenler olmasın, velilerimizde çağıralım." Diyor. Diyor ama yemekhaneye onca insanın sığmasının imkanı yok. Eğer öğrenci ve öğretmenlerden gelmeyenler olurda yer boşalırsa belki...

Kartondan mermileri, maket bebekleri, kıyafet ayarlamayı öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımız el ele vererek ortaya çıkaracaklar. Bizim eren'in annesi ve babası terziymiş. Gereken durumlarda yardım edeceklerine söz vermişler.

Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Herkes canla başla derslerden arta kalan zamanlarda gayret gösterirken, hanımağalar tarafından en ufak kıpırtı yok. Ne içimize katılıyorlar ne de birimizi teşvik ya da tebrik ediyorlar. Karışmadan, konuşmadan, tepeden bakar bir eda ile...

Niye böyleler bir türlü çözemiyorum? Biz haftasonu dershaneyi, hafta ici okulu nasıl halledip de temsili yetistirecegimzin hesabını yaparken, onlar da başka şeylerin hesabını yapıyorlar bilmem...

Sınıfta yasak olmasına rağmen ellerinde telefon birileriyle yazışıp duruyorlar. Haklarında kötü düşünmek istemiyorum ama, hayırlı düşünmekte içimden gelmiyor. Müzeyyen olsun, tuğçe olsun, lila olsun "biz sizden üstünüz" tavrı çiziyorlar daima. Ellerinde liste başı olmuş, yeni çıkan bir kitapla gezip duruyorlar koridorda, bahçede. Açıp okuduklarını da pek görmedim aslında.
Sahiden okuyorlarmı yoksa bizlere fiyaka mı satmak istiyorlar, henüz anlamış değilim.

Türkçe öğretmenimiz niyazi beyin sık sık söylediği "milli eğitim bakanlığımız tarafından tespit edilen yüz temel eser listesinden kitaplar okuyun mutlaka karlı çıkarsınız" sözüne de pek rağbet etmiyorlar.

Biz grup olarak, birinci sömestr tatiline girerken, tavsiye edilenlerden 5 tane okuyacağımıza dair öğretmenimize söz verdik. Tuttuk da.

Mesela ben, önce cengiz dağcı'nın 'onlar da insandı' adlı kitabını okudum. Sonra refik halit karay'ın 'memleket hikayeleri'ni bitirdim. Ardından da necip fazıl kısakürek'in 'ÇİLE'sine başladım.;hala da elimde. Mart ayını bitirirken, kitabı da bitiririm zannediyordum. Onlarda insandı'yı okurken zaman zaman ağladım bile (iyiki tatile denk geldi. Yoksa kıpkırmızı gözlerle okula gelmek zorunda kalırdım. Dolayısıyla müzeyyenlerin alaycı bakışlarıyla karşı karşıya kalırdım)

"İyi ki bu kitabı okumuşum" diyorum şimdi. İnsanların ne gibi acılarla , zorluklarla karşılaşabileceğine şahit olamazdım yoksa. Petek, zehranur, ayça, tamer, seçkin de aynı düşüncedeler; onlarda ben benden sonra aldılar aynı kitabı.

Gine türkçe öğretmenimizin fikir vermesiyle bir çalışma yaptık ki paylaşılmaya değer bence. Okumaya karar verdikten sonra, ortak para toplayarak, yüz temel eser grubundan altı kitap aldık. Kitapları herkes sıra ile okuyacak, sonunda da sınıf kitaplığına hediye edilecek. Bizden sonraki öğrencilerinde faydalanması sağlanacak böylelikle. İyi oldu bu tasarım. O soğuk tavırlı müzeyyen, lila ve tuğçe bile sorun çıkarmadı bu konuda. Okumasalar bile katılımda bulunmaları da bir şey. Kim bilir belki birgün okumakta isterler.

Düşünsenize, ikinci döneme 2 kitap bitirmiş olarak girdim. Üçüncüyü de yarıladım. Sonrada ortak alinanlardan sami paşazade'nin sergüzeşt"ini yakup kadri karaosmanoglu"nun yaban'ını Guastav fiaubert'in madam bovary'sini okuyacağım.

(Babama kalırsa yaşımız henüz bunları okumak için küçükmüş. Bizim yaşlarımıza göre olanları okumak daha doğru olurmuş. Ama babacığım ben kitap okumayı çok seviyorum...)

Elimdekileri bitirdikten sonra eğer zaman bulabilirsem petek'in babasının kitaplığından da birşeyler arayacağım. Arayacağız daha doğrusu. Karar aldık aramızda.

Zaman bulabilecekmiyim peki? O kadar zorlanıyoruz ki şu aralar. Dershane, okul, temsil; yazılı, sözlü, rol; öğlen arası, kilolar, sivilceler, evcilik odası... Belkide günün hatta haftanın en iyi saatleri Bekircanlı, belinaylı anılarımız. Didişme, gülüşme, boğuşma vee ardından da ver elini sınıf!...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çılgın Kızlar KantiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin