otomatik şeyler

48 1 0
                                    

''yaa aslında var ya içiceksen absinth içicen abi başka içki hammallık gelior artık'' ile başlayan süreç bitmiyor tükenmiyordu. artık ne istiyorsa dünyanın tüm alkollü içecek üreticileri ''peki ezgicim yeter ki sen mutlu ol bu saatten sonra kapatıyoruz dükkanı sadece absinth içilsin biz de kalan viskiyi, birayı götümüze sokalım'' dese de mutlu mu olacaktı? o kadar insan eve bu işten ekmek götürüyor bi kere... neyse ki amaç absinth harici tüm içkileri kötülemek değil de sadece fantastiği övmekmiş. absinthi bitti, taşı övdü. o bitti dünya tarihinde kimseye zerre hayrı olmamış, ispanyollar at sırtında gelince onları birleşik tek bir canlı sanıp aklı çıkmış keriz mayaların yaptığı bi içki ''aslında mayaların çok acaip bi içkisi varmış'' diye övüldü. sanki kendine hayrı olmamış adamın yaptığı içki çok süper bişiy olacak? o bitii ''cansuyla kalırken bi kere bi şey attık abi onun kafası çok değişik bitmedi abi tribi bütün gece '' diye başlayan junkie anısı bitmek tükenmek bilmedi.
doğrudan ''hay senin geyiğini skeyim'' diyemeyeceğim kadar nefis bir bayan olduğu ve benim de çok büyük otomatikçi olduğum için ''heee vay anasını'' diyerek yarı şaşırma yarı onaylama ile dinler gibi yapıyordum. anlatılan anıya dair kafamda bir kaç olay net kalmış. o da çok ağır tırt ama neyse. şimdi kabaca özetlersek bu beybi kafalar çok güzelken karşısında kollarını dirseklerinden büküp alnına bastırmış çok sinirli bakan bi kadın görüyormuş. sonra bi bakıyor o sinirli kadın sandığı aslında vazoymuş. bu kadar...
şimdi böyle anlatınca tam bir karaktersiz gibi sırf bunları anlatan minyon bir beybi diye çok sıkılmama rağmen otomatiğe alıp dinlemişim gibi olucak ama zaten yapacak başka bişiy de yoktu. o esnada mekanın terası otopark manzaralı olduğu için aşağıyı izlemek de çok sıkıcıydı. ya da eve gidip olimpiyat izlerken ''Ethiopya bayrağında niçin pentagram var lan acaba?'' diye düşünmek de hiç çekici gelmiyordu. o bakımdan ''olaki seks falan çıkar'' umuduyla hiç olmayacak asilikleri çılgınlıkları övmek nispeten makul bi hareket. onaylarken bi süre daha otoparkı izledim. sonra ''acaba ömrümün ne kadar bir süresini bi köpeğe getirmesi için bişiy atar gibi yapıp aslında atmayıp eyleşerek geçirdim'' diye düşündüm. öncesini hiç saymadan sadece son bir buçuk senedir günde kafadan bi saat desem kafadan iki hafta falan yapıyor. ömrümün iki haftasını elimdeki topu uzağa atar gibi yapıp atmayıp, köpek tam bir keriz gibi o yöne doğru koştuğunda meh meh meh diye gülerek geçirmişim. şimdi düşününce ben köpekten daha kerizmişim gibi geldi. bilemiyorum neyse bitireyim burada da gidip uzmanların uyardığı gibi bol su içeyim.

bir takim şeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin