acıklı şeyler

81 1 0
                                    

an geliyor bi takım olaylara şahit oluyoruz ve hepimiz ''dünya ne kadar da acımasız bir yer'' diye düşünüyoruz. oluyordur yani herkese arada böyle. olmuyorsa da şimdi ''haa pardon ben yanlış şeyetmişim sadece bana arada öyle geliyor'' demek istemiyorum. ama oluyodur yani olmayacak bişey deil. zaten yarak gibi giriş yaptım yine bi de kendi kendime bi takım kararsızlıklar yaşamayım. haa o kararsızlığı da yaşamışım bile zaten. tam olmuş memleket.

İktisat Teorisi adamı gibi net girebilsem keşke olaylara. ama olmuyor. kafa dağılıyor, bi şeyler oluyor. o kararlılığa sahip değilim. belki ceketten belki eldeki çubuktan. bilemiyorum belki de ''nasılsa kimse izlemiyor amınakoym'' kafası yaşıyor. ona güveniyor da olabilir.

neyse oluyor bana öyle şeyler arada. dünyanın çok acımasız bir yerp olduğunu falan düşünüyorum. ( anatemalar, katatonialar dinliyorum) yine bu tür düşüncelere kapılmıştım. zira minibüste karşımda çokşhane bir bayan olmasına rağmen bu bayana ayı gibi bakmanın tadını çıkaramıyordum. bahsi geçen nefis bıldırcının önündeki sırada iki ergenin pis geyiği tüm huzurumu bozuyordu. şimdi kafalarda durum dah bi netleşsin diye tarif edeyim. ben en ön koltuk ile şöfor arası gibi bi yerde yüzüm aracın kapısına dönük olarak ayakta duruyorum. bir adım önümde iki denyo, onların ardında da nefisbayan var.

bu yerleşim düzenindeyken nefis bayanı kesiyorum tam bir sinsi gibi ve boynumu ovar gibi bi takım hareketler ile yer yer oluşan kızarıklıkları sergileyip boynumda falan bi takım izler var çünkü seksleştim mesajı veriyorudum.

o ara elemanlar olabilecek en sikko fikirlerin her birini ayrı bir şevk ile onaylayıp bir birini gaza getiriyordu. ''kısa film çekicem aaabi'' dendi, ''yaza kızlarla olimpos yabalım yeaaa'' dendi, kesmedi ''aslında doğu karadeniz turuna çıkmak lazım, ülkemizin süper güzellikleri rere rörörö'' dendi... hepsi de aynı mal coşku ile ''çok iyi aaağbi yeaa'' ile onaylandı. hatta ''grup kuralım sana da bası veririz ehare mehere'' esprisi bile yapıldı.

aynı anda eminim elemanların aileleri ''keşke dayımın oğlu ile evlenmeseydim, zaten ikimiz de erkeğiz nasıl çocuğumuz oldu hala kafamız almıyor'' diye düşünüyordu. gözümde canlanan birbirini teselli eden iki adam görüntüsü yeterince üzücü deilmiş gibi şöför de ''abi sen buraya otur ayakta gözükme'' diyip beni motor üstüne oturttu. artık nefis bayanı da göremiyordum. sadece beresini görüyordum ki ''ben kadında bereye bakarım!'' diyecek kadar hıyar insanlar tanısam da çok şükür o gruba dahil deilim.

motor üstüne oturup bozuk para şeysini kucağıma koydum ve seks hayatıma ağır bir darbe indi. bir insan daha net bir şekilde bitirilemez. çok net! spartaküsteki dayı olsa o andan sonra toplumda bazı sıkıntılar yaşar. derdini anlatmaya çalışsa ''bi sus da beş milyondan bi sivil vardı para üstünü ver kaslı'' diye terslenir.
Artık Erol Evgin gibi takılacağım. bilirim ki o da bu yollardan geçti. zamanının hızlı sikörüyken şimdi peruğu ile başbaşa. üzücü ama hayat böyle...

bir takim şeylerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin