Yağmurun bedenimi ıslatması beni rahatsız etmekten çok huzur veriyordu.Hayatımda nadir huzur bulduğum şeylerdi bunlar;Sigara,uyku ,yağmur ve kitaplar.Evime giden yolda yağmurun yerde bıraktığı damlalara bakıyordum.Ne kadarda büyük bir şey di bu böyle.Ne kadar büyük bir hikmetti.Bizim sokağın başına geldiğimde yanımdan geçen arabaya sövmeye başlamıştım.Üstümü başımı batıran araba tam önümde durduğunda bağırmamı sürdürdüm.
"Gerizekalı insan sen ne biçim bir adamsın ya sizin gibi hayvanlara neden ehliyet veriyorlar ki?Görmüyor musun beni kör?"diye bağırmaya devam ederken bir yandan da üstümü temizlemeye çalışıyordum.Kafamı beni susturan adama çevirdim.
"Yolun ortasında değilde kaldırımda yürüseydin üstün çamur olmazdı ufaklık" bana kıyasla daha sakindi.Tabiki sakin olucaktı üstü çamur olan o değil bendim.
"Ha bide suçlu benim yani.Senin şuan da benden özür dilemen gerekirken birde zeytinyağı gibi üste çıkıyorsun"dedim bana bakan adamı incelerken.
"Neyse ufaklık seninle uğraşamam işlerim var"diyip gaza basıp gitti.Tabiki de anasına bacısına sövmedim(!).Evin ziline bastığımda ilk yarım saat sanki bana inat açmıyorlardı şu kapıyı.Yağmuru seviyoz dedik diye çamura bayılıyoz demedik yani.Annem gözlerini pörtletmiş bana bakarken eve girmek için savaş veriyordum.
"Çekilsene anne"
"O üst başla eve gireceğinimi sanıyorsun Derin?" şimdi gidip o adamı öldürsem tutuksuz yargılanırdım.Hakim şu halimi görse idam ettirirdi o şerefsizi.
"Ne yapayım anne sokakta mı kalayım ?Yollara mı düşeyim?" dedim masum kişiliğime güvenerek.
"Geç geç ama birşey çamur olsun öldürüm seni Derin"diyince
"Anaların bitanesi" diyip odama doğru ilerledim.Aynanın karşısına geçtiğimde anneme hak vermiştim.Bende olsam almazdım kendimi içeri bir manda yavrusu yüzünden düştüğüm durumlara bak hele.Kendime bir kaç parça kıyafet ve iç çamaşırı alıp odamdaki banyoya doğru ilerledim.İki katlı müstakil bir evde oturuyorduk.Babam şirkette çalışıyordu,annem de evinin kadınıydı.Güzel bir duşun ardından üstümü giyinip banyodan çıktım.Saç tarama faslını geçtikten sonra mutfağa gittim.Annemin ne yemek yaptığına bakıp bir kaç şeyi parmaklayıp ağzıma tıkadığımda annemin hakaretlerine maruz kalmıştım.Babam eve gelmiş biz yemek yemiş zaman geçmiş gecenin tam on ikisini bulmuştu.Yarın büyük gündü.Gençlerin korkulu rüyası,ana babaların evlatlarını severek gönderdiği benim kabushanem olan okulların açıldığı koca gün.Siyahlarla döşeli odama bakıp bir kez daha tebrik ettim kendimi .Harika bir dekor sağlamıştım.Siyah rengi kendimi bildim bileli severdim.Huzur verirdi bana, kaybolurdum o renkte.Odamdan tut ,ayakkabimdan geç taa iç çamaşırıma kadar siyah tercih ederdim.Tabiki sadist değildim sadece güzel bir renkti.Yatağıma girip uykuya teslim olacaktım ki komidinin üzerindeki telefonuma mesaj gelmişti.telefonu alıp gelen mesaja baktım.
Gönderen:Gizli Numara
İyi uykular Kocagöz...Bu aralar sık sık gizli numaradan mesaj alır olmuştum.Ne mutlu bana ki artık bir sapığımda vardı.Sinirimi bozan şey kocagöz demesi gözlerim bikere koca değildi. Mavi olduğu için dikkat çekiyordu o kadar.Daha fazla önemsemeyip uyumaya karar verdim .Tam gözüm dalacak bu sefer annem
"İyi geceler anneciğim" bir bıraksalar beni geceler iyi olacak ama yok
"Size de anne size de" diyip bu sefer kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.Şükürler olsun ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Öğretmen Sevdim
Teen Fiction"Bana ne yaptın ufaklık?" dedi aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapatarak. Vücudumda ki alevler almış başını giderken kaçırdığım gözlerimi gözlerine sabitledim. "Bu koca adama ne yaptın ?" dedi cevap beklercesine.acaba konuşsam sesim çıkar mıydı? Ş...