Gördüğüm görüntü ile olduğum yere çivilendim. Bu nasıl olabilirdi ki?
"Siz?.." Konuşamıyordum bile. Arkama bakmadan koşmaya başladım. Delirmeye başlamıştım sanki. Vücuduma söz geçiremiyordum. Titriyordum.
"Miranda nolur dur."
"Gelme peşimden." Kolumdan tuttu ve kendisine çekti beni.
"Titriyorsun, şok geçiriyorsun. Dur." Onu dinleyip durdum.
"Miranda."
"Sende gelme Tyler.
"Miranda sadece bir dinle."
"Burada konuşamayız. Gel Miranda."
Jesus kolumdan tutup ormana sürükledi beni. Ayak seslerine bakılırsa Tyler da bizimle geliyordu. Biraz yürüdükten sonra durmaya karar verdik.
"Evet?"
"Miranda sana dediklerimi hatırlıyor musun?"
"Jesus sen bana bir sürü şey söyledin ama benim ile ilgisi ne bunların?"
"Miranda çözmen lazımdı."
"Sıkıldım artık şu şeyden bir gelip eski kız arkadaşından bahsediyorsun ve bunun benim çözmem gerektiğini söylüyorsun daha sonra da ruh eşim Miranda diyorsun,ama hiç birşeyi anlamıyorum. Sen Tyler sen? Herşeyi geçtim siz nesiniz? Ama durun söyleyeyim. Sen onu uçurduğuna göre cadı, seninde dişlerin çıktığına göre vampirsin he? Bunların filmlerde olması gerekmez miydi? İkinizi de şuan görmek istemiyorum."
"Miranda açıklayabilirim." Jesus'un acı çektiği belliydi. Ama umrumda değil şuanlık.
"Şimdi değil Jesus. Sonra bana anlatırsınız derdinizi." Onları dinlemeden çadırıma doğru yol aldım. Yeni öğrendiğim şeyleri kaldırmakta güçlük çekiyordu beynim. Çadırıma girdiğimde Meredith ve Alisa vardı.
"Mir.Neyin var?"
"Birşeyim yok Alisa." Onlara nasıl diyebilirdim ki? Kızlar Jesus varya o bir vampir. Tyler ise cadı. Kafayı yediğimi düşünürlerdi . Haklılar ben bile şuan deli olduğumu düşünüyorum.
"Miranda duymuyor musun bizi?"
"Ha?"
"Bak belli ki bir sıkıntın var ve anlatamıyorsun ama biz seninleyiz. Eğer anlatmak istersen dinleriz." Ahh Meredith ahh.
"Çok delice şeyler olsa bile mi?"
"Tabiki. Ahh duydun mu Anne varya bizim Jack'i seviyormuş."
"Hadi canım." Bayağı şaşırmıştım. Anne sarışın orta boylu çok şirin bir kızdı. Koyu bir feminist olduğunu düşünürdük. Aslında bende biraz kendimce feministimdir ama Anne bambaşka.
"Vay be."
"Sürtük Kayla varya. Dün gece şu kas yığını Bratt'in çadırına girmeye çalışırken görüldü."
"O kız cinslerimizin yüz karası."
"Aynen" diye onayladı Meredith. Her ne olursa olsun onlarla böyle konuşmak iyi gelmişti. Belkide moralim düzelsin diye böyle yapıyorlardı.
"Bakın ne diyeceğim. Bu gece kız kıza takılalım. Belki ormana gideriz." Ahh Alisa.
"Alisa iyi misin? Gece ormana? Canına mı susadın?" Sorularım bitmemişti ama neyse.
"Hadi ama Miranda yapma böyle." Şimdi de Meredith başladı.
"Kaybolursak?"
"Pusulalarımızı alırız."
"Vahşi hayvanlar?"
"Abartma. Merak etme seni koruruz."
Alisa yine o enik bakışlarını kullandı.
"Peki. Ama çok uzaklaşmak yok."
Onlar gülüşüp sarılırken ben göz devirdim. Karnım acıkmıştı. Gidip tıkınmalıydım. Ahh Jesus. Keşke çıksan aklımdan. O yosun gözleri hep aklımdaydı. Ne demişti o? Ruh ikizi mi?
"Hey. Önüne baksana."
"Pardon Vicky."
"Üzerime ucubelik sincek şimdi."
"Asıl benim üzerime sürtüklük sincek."
"Ne dedin sen?" Elini kaldırmıştı. O bana vurcak mıydı? Tam elini indirirken tuttum onu .
"Bana bak ben senin sindirebileceğin kızlardan değilim. Sürtüklüğün bana sökmez. Şimdi defol." Diyip kolunu savurdum. İki adım geriye sendelemişti.
"Hey,Mir. Aferin sana."
"Alisaaa."
"Aferin gününü gösterdin ona." Gülmeden edemedim. Yemeklerimizi alıp oturduk.
"Hey Meredith biliyon mu..."
"Evet biliyorum. Kızımız o sürtüğe dersini verdi." Gelip bana sarıldı.
----------------------------------------------
"Alisa sana uyduğuma pişman etme beni."
"Ne var Mir? Bak ormanı keşfediyoruz."
"Kaybolacağız."
"Merak etme ben yönümüzü iyi hesapladım." Meredith sende şuna uyuyon ya. Sızlanmayı bırakıp manzaraya baktım. Çok güzeldi. Meşe ve gürgen ağaçları sıktı ama çam ağaçlarının kokusu bambaşkaydı. Böğürtlenlerin kokusu insanı cezbediyordu. Ayaklarımızın altında kırılan dalları dinledik biraz.
"Hadi kızlar dönme vakti." Ağızlarını açacaklardı ama bakışlarımla susturdum onları.
"Evet Meredith."
"Tamam şimdi sağa, evett sola dönelim, dümdüz gitmeliyiz şimdi, yine sağa..." Derken bu böyle uzadı.
"Mer. Biz bu kadar yürümedik."
"Miranda pusula böyle gösteriyor."
"Off kaybolduk galiba." Delici bakışlarımı Alisa'ya yönlendirdim. Ne diye bunları dinlemiştim ki? Kaç kez denediysekte etrafta daire çizdik.
"Ahh lanet telefonlarda çekmiyor."
"HEY! KİMSE YOK MUUUUU?"
"YARDIM EDİNNN!" Ahh boşuna. Bizim yokluğumuzu farkedene kadar böyleyiz.
Jesus'un Gözünden;
Lanet olsun Tyler sana. Hep onun yüzündendi. Ahh Miranda'm ne olur anla beni. Ne olur hatırla. Bu Miranda biraz farklıydı. Daha bir özgüvenli ve daha sert. Oysa o Salem kızı daha çocuksuydu,daha masumdu. Beni sevdiğini görebiliyorum. Ahh herşeyin canı cehenneme onu görüp o bahar kokusunu biraz koklamalıyım.
"Hey Jack? Miranda'yı gördün mü?"
"Bizde kızları arıyoruz. Yoklar."
İçim içimi yedi onu bulmalıyım.
"Sakin ol onları bulacağız."
"Tyler da öyle söyledi." Tyler? Onun haberi var benim yok. Koşarak çadırına gittim. Ahh büyü yapıyo.
"Buldum onları Jesus."
"Niye burnunu sokuyosun ki ? Ben bulurdum onları."
"Şimdi sırası değil. Onları almalıyız." Evet koklamaya başladım. Miranda'mın kokusunu alabiliyordum. Batıya gitmişlerdi. Evet şimdi sola dönme vakti. Bu Tyler'ı da peşimden sürüklemek çok sinirdi. Ahh orda benim güzelim.
"Hey Miranda."
"Jesus." Birden sarıldı ama hemen geri çekildi.
"Ben de burdayım." Tyler yine atlamıştı.
"Tyler sen kızları götür benim Miranda ile konuşacaklarım var."
"Olmaz bende konuşmak istiyorum." Tam ağzımı açacaktım ki.
"Ben gelmeden başlama." Kızlarla yola koyuldu. Mirandaya baktım. Üşümüştü ve tedirgindi.
"Al bunu giy."
"Hayır."
"Hadi ama hastalanacaksın. "Evet aldı. Ohh be. Ona baktığımda ne kadar özlediğimi hissettim. İlk doğduğu andan beri onu izliyorum. Ahh be Miranda'm sana dokunamamak o kadar zor ki. Saçları yüzüne düşmüştü. Kulağının arkasına koyarken irkildi.
"Ne yapıyorsun?" Kaşlarını çatmıştı.
"Hiç." 10 dakika sonra gelebilmişti Tyler.
"Evet başlayalım."
"Miranda şimdi iyi dinle." Başlamıştım anlatmaya.
"Gördüğün üzere Tyler ve ben farklıyız. Ben vampir o ise cadı. Biliyorum inandırıcı değil ama öyle..."
"Kaç yaşındasın?"
"Fatih'in İstanbulu kuşatmasını gördüm." Gözleri açılmıştı.
"Peki sen Tyler?"
"Ben seninle yaşıtım."
"Kan içiyorsun." Bu bir soru değildi ama cevaplamalıyım.
"Bak Miranda. Ben Edward Cullen yada Damon Salvatore değilim. Tamam beynini çok net bire bir okuyamam ama ne düşündüğünü tahmin edebilirim. Güneş beni küle döndürmez yada parlatmaz. Çok rahat değilim ama yine de yaşım büyük olduğu için senin deyiminle güneş benim için normaldir. Kan konusuna gelirsek. Suçlulardan yada kan bağış yerlerinden alırım kanı. Çok fazla tüketmem yaşayabileceğim kadarını içerim." Ona baktım bu bilgileri sindirmeye çalışıyordu.
"Evet Miranda bana gelecek olursak. Bende öyle hokus pokus yaparak birden kaybolmam yada sihirli uçan süpürgem yoktur. Sadece doğadan yardım alarak ona hizmet ederim. Aileden gelen birşey bu. Korkunç kazanlarda fare kaynatmam yada. Yaptığım ufak çalışmalardır. Mesela suyu yakmaya çalışmam." Tyler kendisini anlattı.
"Ama bu nasıl mümkün olur."
"Miranda insanlar vampir , cadı, ya da kurt adam hikayelerini kendileri başlatmadı ya." Utanmış ve biraz da kızmıştı. Düşünüyordu.
"Peki Jesus. Benim olayım ne? Şu ruh ikizi olayı?"
"Miranda anlatmayı çok isterdim ama şimdi değil."
"Neden?" Diye bağırmıştı.
"Çünkü bu bilgileri bile hazmetmen çok zorken herşeyi birden anlatamam."
"Beni çadırıma götürün." Tylerla bakıştık. Off off
Miranda'nın Gözünden;
Bu çok ilginçti. Sevdiğim çocuk Dracula, arkadaşım ise Merlin çıkmıştı adeta. Yolda hiç konuşmadan yürüdüm. Düşünmeye çok düşünmeye ihtiyacım vardı. Sonunda çadırıma varabilmiştim.
"Miranda çok özür dilerim." Mer ağlıyordu.
"Hey takma. Sen böyle olsun istemezdin."
"Asıl ben özür dilerim. Benim yüzümden oldu." Ahh Alisa.
"Hayır tatlım. Üçümüz istedik ve gittik. Hem geçti ve iyiyiz." İkisine de sarıldım. Gülüyorlardı. Bunları çok seviyorum.
"Hadi anlat ne konuştunuz."
"Şeyy..."
"Tamam anlatmak istediğin zaman biz dinleriz Mir. Sen bizim dostumuzsun."
Onlara minnettardım.
"Anlatabileceğim zaman söz anlatırım."
Sarıldık ve uyku tulumuna girdik. Gözlerim kapanıyordu. Ahh galiba yine rüya.Evett. Bir bölüm daha bitti. Umarım beğenirsiniz. Bölüm hakkınızda ne düşünüyorsunuz? Eleştiriye açığım. Görüşleriniz önemli. Sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALEM
FantasyRuhları birbirlerini tanıyan insanlar Ne zamandan beri ayrı kalabildiler Sıraları yok ederken onları Arzunun küllendirdiği anıları Bir avuç toz olup Uçuvemiş Sonsuzluğa Öylece sessizce Jesus ve Miranda'nın eşsiz dünyasına hoş geldiniz. Sizce aşk he...