Bolum 20

287 25 25
                                    

Kim ne derse desin aşk bu dünyada üstesinden en zor gelinen duyguydu bana göre.

Sırf bu yüzden yaşadığım bunca olaydan sonra, yaralarım, berelerimle beraber, hâlâ rüyalarımda ona koşmaktan kendimi alamıyordum.

Şimdi de ben rüyamda Kai ye koşuyordum.

Koştum, koştum ve koştum...

Tam yetişip, elimle dirseğini yakalamış bana dönmesini sağlayacakken, uykumdan aniden uyanmıştım.

Kai nin yüzünü görememiştim.

Arabadan çıkıp etrafı inceledim. Büyük yük gemilerinin olduğu bir alandan, bir kaç metre uzakta ormanlık bir alanın içindeydim.

Etrafta yük konteynerları ve gemileri vardı. Son olanları hatırladım ve saatime baktım. 6 saattir falan uyuyor -uyutuluyor olmalıydım. Jongin in son yaptığı aklıma geldi.

Neler döndüğünü bilemesem de, Min'in ilerideki alanda bir yerde olduğuna emindim. Yoksa neden beni buraya gizleme gereği duyarlardı ki?

Akşam karanlığı başlamamıştı daha. Aydınlıktı etraf.

Birkaç dakika ayakta duramadığım için ve sersemleyen başım için arabada bekledim. Arabanın ön tarafındaki suyu alıp bir dikişte içtim ve bitirdim. Kendimi biraz toparlayınca, vaktimin olmadığını düşünüp yürümeye başladım. Gizlenerek konteynerların arasından geçtim. Heryerde siyah takımlı adamlar vardı. Kai nin bu adamlarla ne işi olurdu ki?

Benim Kai'm, yerdeki mm'lik karıncaya bile iyi davranan bir insandı. Kimi sinirlendirebilirdi ki bu kadar. Adamlar beni öldürmek istemişti. Ellerinde Kai olsa neler olurdu bilemedim. Kendimi iyiki Kai gelmedi diye teselli ediyordum şimdiyse.

Benim Kai'm di o eskiden. Şimdi kiminse artık.

Yürümeye devam ettim. Kalbimin atışı kulaklarımda duyuluyordu.

Denize yakın olan taraflarda sesler duyup o yöne gittim. Haklıydım. Beni vuran ve Min i kaçıran adam yanyanaydı.

Jongin ve Kyunsoo yu yakalamış ve silah doğrultmuşlardı.

Jongin e baktım uzaktan. Onun için de korktuğumu biliyordum.

Ona değer vermeye başlayalı çok olmuştu. Ben geç farketmiştim. Adam gibi adam dedim. Beni sevmese bu kadar şeye katlanmaz.

Yapamazdım. Benim yüzümden birilerinin zarar görmesine asla izin veremezdim. Hele ki birilerini kaybetmek o hiç olmazdı. Kaybede kaybede neyim kalmıştı.

Hani ben aptaldım ya. Yaptım yine yapacağımı.

"Bekleyin" dedim bağırarak. Koşarak o tarafa giderken herkes silahını bana doğrultmuştu. Ama susamazdım ya da duramazdım.

"Sehun kaç, gelme" dedi Jongin.

"İstediğiniz onlar değil. Onlar size yardım edemez" dedim. Bir gazete elemanı ve bir hacker ne yapabilirdi.

Ellerim iki yanda, teslim olur şekilde havaya kaldırdım. Ölesiye korkuyordum. Ama Min in yerini ve yaşadığını bilmeliydim. Şimdi benim yüzümden üçümüz de yakalanmıştık ama tamamen bir aptal değildim.

Arabadan çıkmadan önce yanımda olan telefonumdan Kris e ve Chanyeol e msj atmış, onlara hızlıca durumu yazmıştım. "Min i buldum. Beni bulun. Polisi arayın. Acil. Ve kötü birşey olursa Min size emanet" son kelimelerim onlara karşı bu mu olacaktı bilmiyordum. Ama olsundu, değerdi herşeye.

Telefonun gpsini de açıp onlara konum gönderdim. Ve telefonu tamamen sessize aldım. Tabiki, cebimden çıkarıp saklamadan önce.

Ve şimdi ise burada, bu korkunç adamlarlayım.

BİLİNMEZ // SEKAİ ~ KAİHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin