❄Araf❄

311 31 19
                                    



Nihayet lanet alışverişi bitirip eve gelmiştik...O pisligin kabinde bana yaptığı hala aklımdan çıkmıyordu..
Ya biri görseydi...Of rezil olurdum herhalde...
Hiçbir şey olmamış gibi odama doğru ilerlerken annemin sesiyle durmak zorunda kalmıştım..

"Ne var?" Dedim yorgun sesimle..Fiziken değil ruhen yorgunluktu benimki...Evlenmek istemediğimi anlamak istemeyen bir annem vardı sonuçta...

"Bide ne var diyon, kız kaldırsana eşyaları yukarıya, odana"

"Odamda o lanet şeylerin hiç birini istemiyorum!" Öyle öfkeyle bağırdım ki, annemin korkudan yüzü sapsarı olmuştu...
Kendini toparlamaya çalıştığında hafifçe kaşlarını çattı...

"Ne bağırıyon kız! Gelirsem oraya gebertirim valla"


Takan kimdi?? İsterse öldürsün...Umrum olmazdı..Ben zaten yarından itibaren yaşayan ölü olacaktım...
O değil de Hasan evleneceğimi öğrenmişmiydi acaba?


Bıkkınlıkla ofladım..Ne yapıp edip evden çıkmalıydım...Hasanla görüşmem gerekti...Belki o yardım ederdi bana...Küçüklüğümden beri en yakın arkadaşımdı o benim...

Bir umut merdivenlerden inip kapıya doğru yaklaştım...Annem izin vermezse koşarak çıkardım evden..Ne de olsa annemin beni yakalamasi mümkün değildi..



Hadi Selin! Tabana kuvvet!

"Kız Selin nereye gidiyon! Gel buraya! Baban duyarsa seni de beni de keser!"



"Kız kime diyorum! Buraya gel allahın cezası!"

Annemin söylediklerini kulak ardı edip hızlıca ayrıldım evden...
Tepeye doğru gittim...Etrafa baksam da Hasani Görememiştim..Nerdeydi ki acaba?
Hep burda takılırdı...Lanet olsun! Arayamıyordum da! Telefonumu elimden almıştı salak babam!

Bir umut bikaç kez daha bakındım etrafa...
Son hissettiğim şey saç diplerimin acımasıydı...Dönüp baktığımda babam olacak herif saçlarıma sıkıca asılmış beni resmen sürüklüyordu...


Canım öyle çok yanıyordu ki...Fakat bu acıyı bile siktir ettim yine de...Ben acılara alışan bir kızdım çünkü...Belki de alışmış olmam güçlü kılıyordu beni...







💗💗💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💗💗






Nikah günü...

Aynada gelin saçım yapılıyorken yaptığım tek şey, Gelinlik diye giydirdikleri kefenime dikkatle bakıyor olmamdı...Kaynvalidem, annem, teyzelerim halam sevinç kahkahaları atarken, ben sadece acı çekiyordum...




Daha 18 yaşındayım ve evleneceğimi adam benden sadece 4 yaş büyüktü...
Benim şuan üniversite seçiyor olmam gerekirken, ben hayatıma yazılmış senaryoda baş roldüm şuan....


Bıkmıştım aslında! Küçüklüğümden beri her şeye zorlanmaktan, kendi kararlarımı verme hakkımın olmamasından bıkmıştım!
Aynadan bana gülümseyen kuaför Seher ablaya yalancı da olsa, bir gülüş sergiledim...

Yangından mal kaçırıyor gibi evleniyordum, üstelik kına gecem bile olmamıştı...Her kızın hayali değilmiydi kına gecesi??
Aslında yanlıştı! Benim gibi kızların öyle hayalinin olması bile imkânsızdı...
Sanki üzerime kara leke sürmüşüm gibi hemen evlendiriyorlardı sevgili ailem...

"Kız somurtma! Azcık gül!" Diyerek kolumu durten anneme acıyla gülümsedim...O bile beni anlamazken, babamdan merhamet bekliyor olmam tam bir aptallıktı...


"Gelin hazırsa, nikah salonuna gidelim artık, misafirler bizi bekliyor" diyen Kaynvalideme en öldürücü bakışlardan birini attım...
Yavaş yavaş ölüme doğru sürükleniyordum...




Ali içeri girdiğinde ilk önce beni baştan aşağı süzdükten sonra, sırıtarak bana yaklaştı...Ah hadi ama! Şuan benim şu salagin koluna girmem gerekiyordu!
Boş boş yüzüne bakarken annem gözleriyle resmen dövmüştü beni..
Mecbur koluna girdim...
Yüzündeki sırıtış daha da genişlerken, kulağıma doğru fısıldadı...


"Nikahın bitmesini ve seni bağırtarak becereceğim geceyi sabırsızlıkla bekliyorum"

Gözlerim fal taşı gibi açılırken, bir hickirik bırakmıştım ağzımdan...Korkudan götüm 2 buçuk atıyordu şuan....Allahım sen yardım et bana...


Salona girdiğimizde herkes bizi alkışlıyordu...Aşırı derecede rahatsız ve bir okadar da gergindim...Fırsat bulursam burdan kaçmayı bile planlıyordum aslında...İlk sıralarda gözlerimin içine bakan babam, sanki bişey yapmamam için uyarı veriyorum ürkütücü bakışlarıyla...


Fakat ne yapabilirdim ki?? Dışarıda en az 10 tane koruma kapıda dikilmiş, kaçmamam için her türlü tedbir kılınmıştı...
Küçükken bebeklerle oynarken hep büyüyürken Anne olmak istiyorum derdim... Ama büyüyünce herşey değişiyordu aslında... Şuan okumak istiyor fakat annelige adım adım sürükleniyordum..

Beni daha 2 günlük tanıyan, beni sevmeyen bir adamla evlendiriliyor olmam ne kadar adildi peki?!
Üstelik o da bu işe babası yüzünden dahil olan, benimse onunla evlenmek için sabırsızlandıgımı zanneden bir deliydi o...

Ölümüme doğru adım adım giderken nihayet nikah masasına istemesem de geçiş yapmıştım..
Dolan gözlerim her an akmaya meyilliydi.. Nikah memuru giriş konuşması yaptıktan sonra bize o iğrenç soruyu sormaya hazırlanıyordu..


Nikah defterini açıp bir göz attıktan sonra bakışlarını bana doğru sabitleyen nikah memuruna baktım sakince.

"Siz Hasan kızı Selin Yılmaz, Ali Mertoğlu beyefendiyi iyi günde kötü günde, bir ömür boyu eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Cevap vermek zorundaydım..Birazdan herkesin şahitliği eşliğinde ölüm fermanımı imzalamak zorunda kalacaktım..
Herkes merakla yüzüme bakarken ilk babamın sonraysa Ali'nin sert bakışlarıyla karşılaşınca sertçe yutkundum.. Mikrofona doğru uzanıp "evet" dedim hiç istemesem de..

Aynı soru Aliye verildiğinde oysa benim tam tersime mutluymuş gibi gözüküp "evett" diye bağırmıştı.. Babası mutlu olsun diye harcanan bendim bunu ne yapacaktık peki??
Ve artık karı koca olmuştuk biz...
Nikah cüzdanını bana uzatan memur bize ömür boyu mutluluklar dileyip gitmişti..
Mutluluk mu?? O da neydi öyle???

Nikahın ardından herkes oynak şarkılar eşliğinde göbek atarken bense öylesine oturuyordum.. Ali istanbuldan gelen arkadaşlarıyla eğleniyor, annemler de kendi dünürleriyle kaynaşiyorlardi...

Annemle Kaynvalidem bana doğru yaklaşırken neden geldiklerini biliyordum aslında.. Icimden birkez daha lanet ettim herşey için..
Ben annem ve Kaynvalidem tarafından bizim için hazırlanmış Gerdek odasına sürüklenirken Ali de arkadaşları tarafından odaya doğru itekleniyordu...

Odada ellerimin titremesi eşliğinde ürkekce beklerken onun gülmesini duyunca korkum fazlasıyla artıyordu.. Arkadaşları kapıyı açıp oni içeri itmiş tekrar kapıyı kapatmışlardı..

Karanlık odada bile mavi gözleri kendini belirliyordu..
Boynunu kütletip ışığı açtıktan sonra bana doğru dönerek baştan aşağı bedenimi süzüp sırıtmıştı..
Sırıtmakta Haklıydı çünkü şuan karşısında yarı çıplak bir gecelikle duruyordum..

İlk defa korkuyordum.. Ama ne için korktuğumu bile bilmiyor olmam tam bir aptallıktı..
Bana hızlı bir şekilde yaklaştı ve koluyla bedenimi sarmaladi..
Yüzünü boyun girintime gomerek nefesinin oraya temas etmesini sağlıyordu.. Kalbim daha da hızlı atarken o benim aksime sakindi..

Birden kendini geriye doğru çekip yatağa bıraktı kendini..
Ona şaşkınlıkla bakarken az önce sırıtmasina rağmen şuan yüz hatları ciddi bir hal almıştı...

Gözlerini gözlerime dikti ve sadece tek bir cümle söyledi;
"Yarın hazırlan, istanbula dönüyoruz"


















Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

❄Araf (Bir Mavi Esiri) #AlSel❄Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin