1. Bölüm - Kiss ♡

2.2K 32 1
                                    

" Aşık olmak çok tuhaf birşeydi ne yapıyor olursanız olun, düşünceleriniz sürekli olarak tek bir kişiye sürükleniyordu.
Dolaptaki bir bardağa uzanırken dişlerinizi fırçalarken ya da birinin anlattığı hikayeyi dinlerken zihniniz o kişinin yüzüne saçlarına kokusuna yöneliyordu.
Ne giydiğini bir daha karşılaştığınızda size ne söyleceğini merak ediyordunuz.
Sürekli içinde bulunduğunuz uyurgezer halinin üzerinde mideniz bir bungee kablosuna bağlıymış da saatler boyunca zıplayıp duruyormuş
ve sonunda kalbinizin yanına yerleşiyormuş gibi hissediyordunuz kendinizi." Internetten okuduğum bu yazıya tepkim "Tanrım ne saçmalık bu böyle. Aşkın böyle bir şey olmadığının iddasına bile girerdim" oldu. Ben bunları okurken biri bağırdı
  "Jùstineeeee yeni iş ilanları getirdim." bunu söyleyen Brenda'ydı ikimiz de ailelerimizden uzakta Ingiltere de üniversiteye başlayacaktık ancak işimiz yoktu . Bu yüzden düzenli olarak iş ilanlarına bakıyorduk.Hemen bilgisayarı kapadım ve  merdivenlerden elimdeki hamburgerle beraber iniyordum. "Tanrım kim bakıcılık yapar ki hem de dünyaca ünlü bir grubun saç stilistinin bebeğine." dedi ve gözlerini devirdi. Hemen "ben çocuklara bayılırım brenda . Neden öyle diyorsun? Şekerler ve minik bir pamuk şekerine benziyorlar "dedim o da "kusmuklu bir pamuk şekeri " dedi ve ağzını yamulttu. Koltuğun arkasından zıplayarak koltuğa oturdum.Tabi elimde hamburger varken bu pek mümkün olmadı çünkü hamburger suratıma ; marul da burnumun içine girmiş durumda. "ahahaa jùs..-tin ahahaa elin..ahaah elinde bir şey ahaha varken düzgün otur demedim mi? ahaha" Gülmekten konuşamıyordu bile. "Gülmeyi bırak da şu mendili ver yüzümü temizleyeyim." "Ama jùstine böyle aynı kahvaltı tabağına benziyorsun hem de lezzetli bir kahvaltı tabağına" dedi ve yüzümdeki sosu aldı ve ağzına götürdü. Gerçekten iğrenç.Yüzümü temizledim ve hamburgerime- yani artık olmayan hamburgerime- veda edip Brenda'nın yanına oturdum. "Evet en son bakıcılık diyordun" dedim ama o umursamaz bir şekilde "Jùstine saçmalama sizin Fransa'da işler nasıl gidiyor bilmiyorum ama burada bakıcılık yapmak EZ-İK-LİK-DİR"dedi. "Bunun ülkelerle alakası olduğunu sanmıyorum. Hem.." dedim ve ilanları elinden aldım ve devam ettim "Yoksa bir ünlünün tırnak mantarlarını mı ellemek istersin"dedim yüzümü buruşturarak. "Tırnak mantarı ellemekten kastın pedikürse . Evet bir bebeğin kusmuğunu temizlemeye tercih ederim. " "Evin kirasını vermemize az bir zaman kaldı Brenda ne yapmayı planlıyorsun? Afedersin ama burada para sıçmıyoruz canım"  "Tamam , tamam sen kazandın . Çeneni daha fazla çekemeyeceğim gidip bir görüşelim zaten neden bizi  seçsinler ki o kadar iyi bakıcılar varken" Brenda bunu söyledikten sonra düşünmeye başladım .Gerçekten bizi seçecekleri ne mağlumdu ? Sanki yeni bir şey keşfetmiş gibi "Brenda sen okul öncesi Öğretmenliği okumuyor musun? Ee bende psikologluk okuduğuma göre işe alınma oranımız artmış oluyor. yanii.. bu işe beraber gireceğiz. Kim bebeğine bir öğretmen baksın istemez ki ?" "Aslında haklısın . Ama hala kafede çalışma şansımız var " dedi dudaklarını sarkıtarak yavru kedi bakışı atmaya başladı "Böyle daha çok kabız olmuş bir kaplumbağaya benziyorsun tatlım. Ayrıca kafede garson arasalar hemen girerdik ancak böyle bir seçim şansımız yok" dedim ve burnunu sıkarak mutfağa girdim. Brenda "Sanki daha önce kabız olmuş bir kaplumbağa gördün de " bu sözü karşısında sadece gözlerimi devirdim. Kendime bir sandviç hazırladım ve Brenda'nın yanına oturup yemeye başladım. Bitirdiğimde " Ben şu iş ilanındakileri arıyorum." "Seni bundan vazgeçirmeyeceğim çünkü evime haciz gelmesini hiç istemem." dedi hemen ilandaki numarayı tuşladım
......
-Ee merhaba ben ilandaki bakıcılık için aramıştım

- Ahh sonunda . Merhaba ismin neydi?

- Jùstin . Jùstine Chloe O'Connor.

-Pekala Jùstine. Daha önce hiç bakıcılık yaptın mı?

-Ee aslına bakarsanız yapmadım ama bu işi okul öncesi öğretmenlik yapan bir arkadaşımla beraber yapmayı planlıyorduk.

- Aslında bunu söylemen iyi oldu Jùstine. Ben sizi geri arayacağım.

Telefonu kapattım.

İki saat sonra :

Telefonum çaldığında koşarak açtım

- Merhaba Jùstine. Yarın size adresini atacağım yere gelmenizi istiyorum.

-Peki. Kaçta gelelim?

-Iki buçuk size uygunsa olur.

-Bize uygun. Iyi günler.

"Brendaaa, Brendaa,Ren ,Bren,Brendaaaaa"

"Efendiiim"

"Aşağı gelsene salak ne diye bağırttırıyorsun?"

" Tamamm" iki dakika sonra Brenda yanıma geldi ve oturdu.
"Yarın bizi görüşmeye çağırıyorlar."
"Ne görüşmesi ?"
"Tanrım alzhemier felan mısın? Bakıcılık konusu için görüşmeye çağırdılar.
" Ha şu ünlü one Direction'un saç stilisti Lou?"
"Sen nereden biliyorsun?"
"Birazcık araştırma yapmış olabilirim. " Göz kırptı ve önüne döndü.

Lou ( One Direction'un saç stilisti ):

Shanna yani yardımcım" bakıcı işi ne oldu Lou?" dedi "Bir kaç kişi başvurdu " dedim
   O sırada Harry bizi duymuş olacak ki "Ne bakıcısı Lou" dedi  " Lux'a bir bakıcı arıyorum. Turneler de bir de Lux'a bakmak zor oluyor."  " Biz bakıyorduk ya Lou neden böyle bir şeye ihtiyaç duydun?" " Sizin de çok yorulduğunuz zamanlar oluyor Harry.Biliyorum Lux'u çok seviyorsun. Zaten iyi bir bakıcı arıyorum merak etme." "Peki o zaman bizde görelim şu bakıcıyı. Ne zaman görüşüyorsunuz?" " Yarın saat iki buçukta" "Tamam bende gelsem bir sorun olmaz değil mi ?" " Ahh Harry Tabiki de olmaz " dedim ve gülümsedim. Yoksa ısrar edecekti ve yine o kazanacaktı. Tanrım bu çocuklar beni öldürüyor...

------------

Kiss ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin