Eve geldiğimde içimde kötü bir his vardı.
''Anne, ben geldim!''
Annemin yemeği hazırladığını umuyordum. Sesimi duymadığını düşünerek bir daha bağırdım,
'' Anne!'' Fakat annemden hala ses yoktu. Bu sessizlik içimdeki kötü hissi yine ortaya çıkarmıştı. Tam onun odasına doğru ilerlerken salondan gelen yüksek televizyon sesiyle durakladım. Bir haber kanalı açıktı. Yavaşça salona doğru ilerlerken kulağım spiker kadındaydı.
''Son günlerde esrarengiz ölümleriyle tanınan Mystic Falls kasabasında yeni bir olay daha gerçekleşti. 17 yaşındaki Caroline Salvatore ormanda ölü bulundu.'' Kadın konuşmaya devam ederken ekranda bir resmim göründü.
''Aman Tanrım.'' diye fısıldadım. Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu sırada yanımdan gelen sesle donakalmıştım,
''Yazık olmuş. Nasıl da genç?'' Konuşan kişi Klaus'tu. Başından beri hayatımı alt üst eden Klaus.
'' Uzak dur benden.'' bana daha da yaklaşırken konuşmaya başladı,
''Ne yapabilirsin ki? Daha büyü gücüne bile ulaşamadın.''
''Damon!'' yüzünde pis bir gülümseme oluştu.
''Abinin benden ne farkı var? O da bir katil değil mi? Matt, onu hatırlıyorsundur. Hani suçsuz yere kardeşin yüzünden ölmüştü.''
''Kes sesini!''
'' Mikaelsonları katil olmakla suçluyorsun, fakat senin ailende çok farklı değil.''
''Hayır.'' Sinirden kızardığıma emindim. Bu sırada Klaus konuşmaya devam etmek yerine bana saldırmayı seçmişti. Boynumdan tüm kanımı emerken çığlıklarım yararsızdı, ölecektim.
Ve o anda çığlıklarla uyandım. Annem gelip bana sarılıyordu. Her şeyin geçeceğini söylüyordu. Ama hiçbir şeyin geçmeyeceği açıktı.
**
'' Ruh sağlığından endişelenmeye başladım.''
''O kadar mı kötü?'' Katherine'e endişeyle sorduğum bu soruya rahatlatıcı bir cevap arıyordum.
''Bir bakalım ilk önce televizyonda ölüm haberini gördün sonra manyak düşmanın seni öldürmek istedi ya-'' hızla lafını bölmüştüm.
'' Anladım. Durum o kadar kötü.''
''Biraz. Bak Caroline ben senin arkadaşınım ve başına kötü bir şey gelmesini istemiyorum. Fakat kardeşlerinin zırvalarına kulak asma artık. Mikaelsonlar seni o güçleri istedikleri şey için kullanana kadar rahat bırakmaz.''
''O güçlerle Mikaelsonları bile öldüremezken nasıl istediklerini yapabilirim.'' Kate bir süre sessiz kaldı. Bu sessizliğin pek iyi bir şey olmadığını anladığımda konuşmaya başladım,
''Yoksa onları öldürebilecek güçte miyim?''
''Tam olarak değil. Mikalesonlar'ı öldüremezsin fakat büyük zararlar verebilirsiniz. Caroline düşündüğünden çok daha güçlüsün.''
''Fakat annem bana-''
''Seni sadece Qetsiyah'dan korumak istedi. Ama ailen cadılar hakkında pek bir şey bilmiyor. Qetsiyah'dan kaçamazsınız. Cehenneme dahi gitsen o seni bulur. Aslında Mikaelsonların da sana bir zararı olduğunu söyleyemem. Sadece yaklaşan bir tehdidi sana haber verdiler.''
''Yani her şekilde öleceğim.'' umutsuzlukla söylediğim şeylerden sonra yatağa yavaşça oturdum.
''Klaus'un umrunda olan tek şey Freya'yı kurtarmak. Senin öleceğini varsayıyor çünkü yaşamanı umursamıyor. Fakat her zaman umut vardır. Güçlü bir cadısın. Yeni büyüler öğrenip atalarınla iletişime geçebilirsin. Sana yardım ederim.'' Katherine'nin ses tonundan bu olasılığın çok küçük olduğunu anlamıştım. Fakat elimde olan tek şey buysa hayatta kalmak için savaşabilirdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/69068680-288-k706845.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cadıların Savaşı (Klaroline Fanfic)
FantasíaYıllar önce iki güçlü cadı soyu arasında kanlı bir savaş gerçekleşir. Evrenin en zalim cadısı Qetsiyah hileyle kazandığı savaşın sonunda en güçlü cadı olmayı başarır ve bunu kimsenin bozamayacağını düşünür. Fakat savaştan kaçırılıp başka bir aileye...