Giriş

4 1 0
                                    

Sımsıkı sarıldım, bitmeyen kokusunu içime çekerek. O nasıl ten, nasıl omuz. Her zerresine aşıktım ayrı ayrı. Ayrılık vakti ise çoktan gelmişti. 45 dakika sonra önümüzde duran o otobüse binip uzaklaşacaktım burdan. Sevdiğim adamdan. Aşık olduğum adamdan. Hayatımda tanıdığım tek adamdan. Derin bir ürpertinin ardından tam da omzunda ağlıyorken tek bir anons. Yüksek ve rahatsız eden bir ses tonuyla: '' aşağıda Eskişehir-Kahramanmaraş yolcusu kalmasın!''  
  Kalmasın, kalmasında şöför bey bir bak şuna. Nasıl yaparım. Onu burda bırakıp nasıl giderim.
  Kulağıma yaklaştı ve en sevdiği şarkıdan bahsetti. 5. Ayımızdı ve ben onun en sevdiği parçayı giderken öğrenmiştim. Neydi peki "Toygar Işıklı- Hayat gibi" ama akustik olacak. İnanır mısınız bilmem fakat 14 saatlik yolculukta hiç bıkmadan saatlerce defalarca dinledim. Birdaha göremeyecektim. Birdaha şuan ki gibi sarılamayacaktım. Öpemeyecektim. Gözlerine böyle derin böyle anlamlı yarı hüzünlü ve biraz da yaşlı bakamayacaktım. Yapma işte! Gülme! Gözlerinin rengi bu kadar parlamasın ben yokken.
Son 10 dakika ...
Hayatımın en zor anı. Ellerim onun yanaklarında onun elleri boynumda. Hüngür hüngür ağlıyorum.  İntihar bu kadar zor olamazdı. Toygar ışıklı bu kadar güzel yazamazdı, söyleyemezdi. Belkide ben hiçbişey anlamazdım söylediklerinden.

Gitme Dedi GittiğimdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin