"Evet! İşte bu! Hadi evet devam devam devam!"
"Amahh...Beh...ben çok yoruldum...!"
"Durmak yok hadi hadi hadi!"
Sonunda Meriç'le beraber İstinye Park AVM'nin ırzına geçmiştik. Yazık şimdi bu erkek ya biraz ağır gelmişti tabii. Aslında, benim biriciğim İlayda ile gelecektik ama o diğer arkadaşını seçip Zorlu Center'a gitmişti! Bunun hesabını ona sonra soracaktım. Ya hayır ne demek ya?! Ne demek beni ekmek?!
"Buse! Kanka yeter artık yemin ediyorum!" Sesinden belliydi ne kadar yorulduğu. Ama olmaz ki! Daha 5 saat 16 dakika 3 salisedir buradayız! Daha çok var!
Meriç'e bakıp kafamı alayla salladım ve elimle suratını okşayarak "Oy, benim Meriç'im yorulmuş mu?" dedim.
Kedi gibi gözlerini büyüttü ve dudaklarını büzerek "Hı hı..." dedi. Yüzündeki okşar harekette olan elimle ona yumuşak bir tokat attım. "Hayır! Daha. Gün. Bitene. Kadar. Buradayız. Anladın mı?"
Resmen gözüm dönmüştü ama bir daha nereden bulacaktım bu kadar şeyi? Ay tamam annişko ile babişko çok zengiin, ama burası çok güzel!Normalde asla ama asla tiki kızlık yapmam, daha demin ki gibi 'annişko' veya 'babişko'yu sadece AVM de iken gözüm döndüğünde derim. Aynı şimdi ki gibi. Ondan lütfen bana aldırmayın. Bende sevmiyorum bu hallerimi ama fıtrat meselesi. Mesela, babam parayı tınlamazken, annem tam bir para manyağıdır. Asla ama asla bilinmedik bir marka giymez. O giydiği donlar varya-anlayın işte iç çamaşır- heh işte onlar bile 250TL falan! Benden daha fena anlayacağınız. Hatta bu tavırları yüzünden 1 yıl önce falan boşanma eşiğine geldiler. Bırakın kendisini, bize bile karışıyor. Yok o elbise markasız, yok o çorap çok kalitesiz. Cidden bunlar hem beni, hem bizim ufağı, ablamı ve babamı rahatsız ediyordu.
Meriç ve yoğun istekleri üzerine dayanamayıp son kez Chanel'e girdim ve çıktık.
Arabanın bagajına anca sığan alışveriş çantalarını itişe kakışa sokabilmiştik. Yolcu koltuğuna geçmek üzereyken hızla Sürücü kapısına koştum ve Meriç'e kapıyı açtım. Eğildim ve elimi önüme alarak döndürdüm.
"Önden bayanlar..."
Göz devirip "Çok komiksin Buse." dedi ve koltuğuna oturup kapısını kapattı.
Gülerek bende yerime geçtim ve kemerimi bağladım.Evin yolunu tutarken Meriç'in ani bir sinirle bana "Neden ömrümü alışveriş le yidin karı!?" diye bağırmaması için dua ediyordum.
Yaklaşık 2 dakikaya evde olurduk.
Çok güzel gidiyoruz! Hala patlamadı! Sanırım Yüzyılın en büyük rekoru! Hemen Meriç'i Guiness Rekorlar Kitabına almalılar."Of Buse! Hayır anlamıyorum! Niye. Bu kadar. Alışveriş. Manyağı. Bir kızsın?!. Tamam! Anlıyorum. Gençsin, güzelsin, modaya ayak uydurmaya çalışıyorsun. Ama kardeşim bu kadarda olmaz! Yether artık yether! BIKTIM!"
"Üst kısımları iki kat fazla kirleniyor."
Ne? Kendimi tutamadım. Göz ucuyla patlayan bir adet Meriç'e baktım. Bana garip garip baktıktan sonra "Allahım sen sabır ver." diyerek gülmeye başladı.
Ellerimi kocaman açarak "Amin Ya Rabbim!" dedim. Ahh, bu çocuğu seviyordum. Öyle uzun bir arkadaşlık şeyimiz yoktu. 2 yıl önce Teyzemin altın gününde tanışmıştık. (Şu zorla babamın sosyalleşmem için yolladığı...)
Benim gibi bir kenara pusmuş, kısır+çay+börek yiyen gıybet teyzeleri dinleyerek homurdanıyor, adeta gözü kararan bir aslan misali bakıyordu...
Sonra, gözgöze gelmiştik ve beni gördüğü an gözlerini büyütüp ağzını oynatarak "Help me...!" demişti.Nasıl bir şeydi be! Her neyse İlayda ile de aynı zaman diliminde tanışmıştık, ama altın gününde değilde bu sefer annemin zorlayarak yolladığı Defile'de tanışmıştık.
Annem işte, paragöz."Hadi in Puseğ!"
"İniyorum Meğriğiç!" kafiyeyi beğenmemiştim bu yüzden ona dönerek yüzümü ekşittim. "Senin adda olmuyor." O da sırıtarak "Aynen." dedi.
Bagajı açtım ve poşetleri kollarıma geçirdim. "Oh be! Bir an hepsini bana vereceksin sandım!"
Meriç'e kafamı eğerek "Malsın yaaa." dedim ve tüm paketleri birden Meriç'e firlatmamla sendeledi.
"Of Buse!!!"
Gülerek kapıya ilerledim. "Odama taşı beyefendi."
Zar zor çıkartabildiği eliyle bana küfür çekerek "Nah!" dedi. Bunun sorunu ne be? Taşı işte götüne mi batıyor?
Bunları suratına söylemeye götüm yemiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehir Kızı
ComédieWhite Chocolate Moccha'dan sonra inek sütü içmek ağır gelmişti tabii...