Duyduklarımla beynimde aslında olmayan ama benim uydurduğum akarsular durmuştu. Ne demişti babam?
"Baba sen Kaliforniya demek istedin değil mi? Ay benim canım babam!" koşarak babamın boynuna atladım. "Benim bir tanecik babam! Demek Kaliforniya'ya taşınıyoruz! Bende bir an "Köy" falan dedin sanmıştım!"Ben babama sarılmaya devam ederken arkadan camış gibi 4 el beni geri çekti.
İkiside aynı anda kafama vurarak "Salaksın Buse." dediler.
"Ay ne var be?" dedim bende onların kafalarına vurarak.
İkiside göz devirdi. Gözlerimi babam ve anneme çevirdiğimde gözlerinden ne kadar ciddi ve üzgün olduklarını anlamıştım.
Kafamı aşağı eğip ellerimi önümde kavuşturdum. "Ha siz ciddisiniz...""Evet Buse'cim. Şimdi lütfen birazcık mütevazı ol. Kendini çok fazla paraya boğmuşsun. Biraz kendine gel kızım. Bu iyi birşey değil. Babaannen ölüm döşeğinde, belki de son günlerini bizle geçirmek için böyle birşey istedi..." Annem bunları dedikten sonra babama bakarak birkez daha hüzınlendi ve elleriyle babamın omuzunu sıvazladı.
Özge "Peki eşyalar ne olacak? Ne zaman gidiyoruz? E, herhalde bir anda gitmeyiz en az 3 haftası var değil mi?" diye sordu sanki ben ve bir ihtimal ablamın beynini okuyarak."Bakın, 3 hafta bekleyemeyiz. Demesi zor ama hemen yarın, sabah 5 gibi yola çıkacağız."
3 kardeş olarak, olayın şokuyla ağzımız yere düşecek gibi açıldı. Ama...Arkadaşlarım? Meriç? İlayda? Diğerleri? Okulum? Hayatım...? Bütün bunları ben nasıl bir anda geride bırakayım? Bu benim için Chanel'in kapatma kararı alması gibi birşey. Allah göstermesin...
Burada babam araya girerek "Merak etmeyin ömür boyu köyde kalmayacağız. Malum, annem..." bir damla yaş akıtarak burnunu çekti. "Neyse benim güzel kızlarım. Hadi, arkadaşlarınızla şimdiden iyicene vedalaşın. Allah biliyor ya, birkaç aya geri geliriz. Doktorun söyledikleri hiç ama hiç iç açıcı değildi."
3 kardeş birbirimize baktıktan sonra hepimizin gözleri sulandı."Ya ben şimdi üniversitemi geri de nasıl bırakayım?" dedi ablam. Sahi, ablam üniversite okuyan zenginin teki.
"Kızım sen kocaman kızsın. Sen evde kal. Yanına Semiha'yı falan çağır. Seni köye götürmenin bir anlamı. Taa oralardan Istanbul'a üniversiteye mi gelinir."
Beklediğimiz cevap buydu zaten.
"İyi o zaman. Ben her hafta gelirim ama." dedi ablam."Ya of susun ya! Ergenliğimin baharında ne köyü!? Of benim babaannem başka birşey isteyeydin ya! Ya anne, baba! Buse ablamla Arzu ablam kocaman! Biri burada kalıyor biri köyde arkadaş edinir! Ben ne yapacağım? Arkadaşlarıma ne diyeceğim?" diye patladı Özge.
Ani çıkışması hem annemin hemde babamın kaşlarını çatmasına neden olsa da, ikisi de ilk Özgeye sarıldı. Sonrasında tüm aile olarak sarıldık.
Aklıma birden gelen fikirle ağzım açıldı ve "Ha!" diye bir ses çıktı.
"Anne, baba! Meriç ve İlayda'da gelse? Ne olur lütfen!"
Umut dolu gözlerle onlara bakıyordum.
Arkada Özge tepinerek "Al işte al ben arkadaş çağırsam götüme tekmeyi yerdim!" desede takmadım.Annem kollarını bağlayarak babama baktı. İkiside FBI ajanı gibi çaktırmadan göz yoluyla konuşuyorlardı.
Babam kafasını sağ tarafa hafifçe attırıp "Hhh mmmh hıı hmm?" dedi.
Annemde gözlerini biraz açtırarak "Hhh mm hı hı?!" dedi.Yeni bir dil buldular yemin ediyorum.
Özge yanıma gelip "İnnnşallah kabul etmezler!" dedi. Yine takmadım. Şu an herşey annemlere bağlıydı.
Ablam çoktan odasına çıkmıştı.Annem dönüp "Pekala. Ama önce ben Seçil ve Hale Teyzenle konuşayım." demesiyle babamla anneme bombalama atlamam bir oldu.
Arkadan mağlup olan Özge "Siktir et..." dedi. Şimdi ispiklerdim de neyyyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehir Kızı
HumorWhite Chocolate Moccha'dan sonra inek sütü içmek ağır gelmişti tabii...