-Jungkook tarafından
Kollarımın arasında usulca uyuyordu ve o güzel yüzü tıpkı bir meleği andırıyordu. Hareket edip onu uyandırmak istememiştim. Çünkü uyurken ayrı bir güzeldi ve ben bu güzelliğe sonsuza dek bakmak istiyordum.
Ama ne yazık ki erken konuşmuştum. Taehyung çoktan uyanmıştı ve iyice kısılmış gözleri ile bana bakmaya çalışıyordu.
"Uyanmışsın güzellik?"
Dudaklarını büzerek söylediklerime aldırış etmedi ve kollarını belime dolayarak beni kendine iyice çekip uykusuna kaldığı yerden devam etti. Bende ona ve güzelliğine bakmaya kaldığım yerden devam ettim.
Konuştuğumuz gün, yani dün sarhoş olduğu için ayakta daha fazla duramayan Taehyung'u kendi evime kadar taşımıştım ve o gece beraber uyumuştuk. Ama sadece uyumuştuk. Onunla sevişmeyi her ne kadar istesemde ona dokunmamıştım. Daha doğrusu dokunamamıştım. Çünkü istemeyeceğini düşünmüştüm. Haksız olabilirdim belki ama yinede o da isteyene kadar ona dokunmayacaktım.
Aklımda kurduğum düşüncelerden Taehyung'un mırıldanmaları ile sıyrılmıştım. Dudaklarını göğsüme bastırdığı için ne dediğini anlayamıyordum. Kulağımı iyice yaklaştırıp ne dediğini anlamaya çalıştım. Söylediği tek şey "öğrendim" kelimesi olmuştu. Ve bunu söylerken hala bana sarılıyor, dudakları da aynı pozisyonda göğsümün üzerinde duruyordu.
"Öğrendim derken?" dedim fısıltılarımın arasında.
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Ama bu bakış normal bir bakış değildi. Sanki beni delip geçecekmiş gibi bakıyordu ve bende ona bakmaya devam ettikçe parçalanacakmış gibi hissediyordum.
"Bana bunu neden yaptığını öğrendim."
Dedikleri karşısında afallamıştım. Ne demek istediğini anlamıyordum. Ve bende yüzümü ondan ayırmadan sorusuna cevap verdim;
"Sana ne yapmışım?"
Bende ona sorumu yöneltirken vereceği cevabı bekliyordum. Yattığı yerden yavaşça doğrulup saçlarını karıştırmaya başladı. Fakat şu an bana değil, önüne bakıyordu. Bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştım. Aynı şekilde bende yattığım yerden doğruldum ve bağdaş pozisyonu kurarak cevap vermesini bekledim. Çok geçmeden konuşmaya başlamıştı.
"Ne zamana kadar saklayacaktın?"
Ne demeye çalıştığını cidden anlayamıyordum. Hatta bu konuşma nereye gidecek onu da anlayamıyordum. Aslında şu an hiçbirşeyi anlayamıyordum. Beynim işlevini kaybediyor gibiydi.
"Taehyung, ne demek istiyorsun?"
Fısıltıyla çıkan sesimi duymadığını sanıyordum ama duymuştu. Aniden arkasını dönerek bakışlarını bana yöneltti. Tanrım bu bakışlar... beni gerçekten delip geçiyordu. Ama aldırış etmemeye çalıştım. Çünkü söyleyeceklerini merak ediyordum.
"Herşeyi biliyorum jungkook,
beni neden kullandığını ve benimle neden çıktığını, herşeyi."
Söyledikleri karşısında dilim tutulmuştu. Vücudum tüm işlevini kaybetmişti ve ben olduğum yerde kaskatı kesilmiştim.
Taehyung herşeyi öğrenmişti.
Şu an da ağlamak istiyordum. Onu kaybetme korkusu bütün vücudumu sarmıştı çünkü. Ve ben buna dayanacak gücü kendimde bulamıyordum. Üstelik ağzımı açıp konuşmaya da cesaretim yoktu. Zaten ne diyebilirdim ki? 'Evet seni kullanıp seninle intikam için çıktım, özür dilerim' falan mı?
Sustum.
Sadece sustum.
Başımı öne eğip gözlerime dolan yaşları serbest bıraktım. Evet ağlayacaktım. Çünkü ben aptalın tekiydim.
Ama ona gerçekten aşık olduğumu anladığımda yaptığım bu iğrenç anlaşmayı bozmuştum. Fakat ne olduysa bundan sonra olmuştu. İşten atılmam, yoongi mevzusu ve Taehyung'un tüm bu olanları öğrenmesi. Hepsinde namjoon'un katkısı büyüktü. "Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim." derken bunları kastettiğini nerden bilebilirdim ki?
Sessiz bir biçimde kafamı kaldırmadan ağlamaya devam ederken tek kelime etmedim. Çünkü ne desem şu saatten sonra bir şey ifade etmeyecekti.
Taehyung bana inanmayacaktı.
Bu düşünceler beynimi yiyip bitirirken ağlama isteğim kat ve kat artıyordu.
Hareket edemiyordum. Hatta nefes bile alamıyordum. Tam da şu an ölmek ve sonsuza dek yok olmak istiyordum.Öyle de olacaktı.
Yok olacaktım.
Birilerine zarar vermektense yok olmayı tercih edecektim. Çünkü ben en büyük zararı en sevdiğime vermiştim.
Devam ettiğim ağlamalarım sıklaşırken çenemde hissettiğim el ile gözlerim Taehyung'un gözleri ile buluşmuştu. Ona baktıkça daha fazla ağlamak ve daha fazla yok olmak istiyordum.
"Ama seni hala seviyorum jungkook."
Söyledikleri kalbime bıçak darbesi gibi isabet ediyordu. Neden böyle hissettiğimi çözemiyordum. Çünkü şu an da mutlu olup ona sarılmam gerekirdi, öyle değil mi? Ama ben bunların hiçbirisini yapamıyordum. Çünkü pişmandım ve onun yüzüne bakmaya devam edebilecek kadar da yüzsüz.
Gözlerime odaklanmış bir biçimde konuşmasına devam etti;
"En sonunda bana gerçekten aşık olduğunu ve yaptığın anlaşmayı bozarak benimle beraber olmaya devam ettiğinide biliyorum. Ve tüm bu olanlara rağmen seni hala seviyorum ve ne olursa olsun seveceğim jungkook, seni asla bırakmayacağım."
İşittiklerimle beraber artan hıçkırıklarım alıp başını giderken benden bağımsız hareket eden kollarımı Taehyung'a dolamış, omzunda ağlamaya başlamıştım.
Herşeye rağmen beni sevdiğini ve sevmeye devam edeceğini söylüyordu.
Onun ne kadar sadık biri olduğunu işte şimdi daha iyi anlıyordum.
Ve ne olursa olsun bende onu daima sevecek ve asla bırakmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mutual feelings ━ tae.kook ✓
Fanfictioncookookie: selam güzellik. Görüldü 17.34 -boyxboy @vkookizm | tüm hakları saklıdır.