6.BÖLÜM

31 13 0
                                    

"Bir iki Freddie geldi...Üç dört kapını ört..."  

Bu lanet şarkı olayın üzerinden günler geçmesine rağmen hâlâ kulaklarımda çınlıyordu. Artık kafayı yeme noktasına gelmiştim ve evde kalmaktan korktuğum için okula gelmiştim. Belki kalabalık bir yerde olursam bir şey yapamazmış gibi. Gerçi yangın da okulda olmuştu ama ona karşı yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Başım günlerdir korkunç bir şekilde ağrıyordu. Neyseki son dersteydik, hocanın anlattığı hiçbir şey umrumda değildi.  Parmaklarımı şakaklarıma koyup masaj yaparak  ağrıyı azaltmaya çalıştım. Zil berbat bir gürültüyle çaldı ve başımın ağrısı dahada şiddetlendi. Çantamı alıp Irmak'ı beklemeden çıktım sınıftan. Bahçeye henüz ulaşmıştım ki arkadan biri kolumu çekiştirerek ödümü ağzıma getirdi. O an öyle bir korktumki bu paranoyaklık beni mahvediyordu. Irmak'ın sesini duymak beni biraz rahatlatmıştı.

"Ya Ada AVM'ye gitsek mi yeni açılmış her mağazada indirim vardır şimdi. Hem sana da iyi gelir, kaç gündür ruh gibisin." dedi koluma girdiği esnada. Film olayını ona söylememiştim. Çünkü o anları düşündüğümde içim korkudan eriyordu. "Hayır maalesef başım çok ağrıyor Irmak ya. " dedim bitmişlik akan sesimle. "Hadi be kanka gidelim bak çok kalmayız. Yorulunca bi' yerlerde otururuz lütfen. " sesi o kadar tatlı bir tondaydı ki onu kırmak istemiyordum.  İstemeye istemeye teklifini kabul ettim. Ve beraber AVM'nin yolunu tuttuk.

O lanet herif oraya da gelmezdi ya!

***

Irmak ve alış veriş tutkusu yüzünden onlarca mağazaya girmiş, büssürü kıyafet denemiştik. Başımın ağrısı biraz da olsa geçmiş gibiydi ama yorgunluktan bitap düşmüştüm.

"Ya Ada!" diye sevinç çığlığı atınca Irmak bir kaç metre ötemdeki sesine doğru yöneldim. Ona doğru hızlı hareket etmeye çalışınca sert bir bedene tosladım elimde olmadan. 

Ben daha "Pardon.." diyene kadar bir gölge gibi süzülüp uzaklaştı yanımdan o beden. Ürperdim. Baştan ayağa siyah giyimi, siyah polarının şapkasını başına örtmesi içimde bir titreme hissi yarattı. Irmak'ın yanıma gelip kolumu çekiştirmesiyle gözüm az önce o adamın olduğu yoldan ayrıldı ve ona döndüm.

"Ya Ada şu elbise çok tatlı değil mi?" dedi Irmak elindeki elbiseyi gözüme doğru sallayarak. Elbiseye baktım ama sanki görmüyordum. Sadece duymak istediği şeyi kendimden habersiz söyledim.

"Evet, çok güzel kesinlikle almalısın."

"Hayır be." dedi çirkefleşerek. Bu senin için. 

Son zamanlarda piskolojim öyle bozuktu ki, elbise düşünecek halde değildim. 

"Irmak istemiyorum, yoruldum. Hadi bir yere oturalım artık." deyip mağazadan çıktım. 

***

Irmak'la karşılıklı oturduğumuz masaya siparişleri almak için gelen garsonla neşemin yerine geldiğini hissediyordum. Irmak salak salak tepkiler verip kendine engel olamadan gülüyordu. Ben de onu az çok tanıdığım için anlıyordum ki Irmak çocuğu beğenmişti. İkimiz de dondurma istemiştik.

"Her şey olsun ama," dedi Irmak. Garson karizmatik bir şekilde kafasını sallayıp not defterine bir iki not aldıktan sonra gülerek, "Ketçap mayonez de olsun mu?" diye sorunca bizim saf kız ciddiye alıp "Hayır." dedi. Kahkaha attım, zaten Irmak da salaklığının farkına varıp garsonla gülüştü. Garson dondurmaları getirip Irmak'a göz kırparak gitti. O gidince ben de Irmak'ın koluna vurdum hafifçe.

"Kız az düzgün dursana, her çocuğa yürüyorsun."

Omuz silkip dondurmasına gömüldü. Irmak her erkekten aynı anda hoşlanıyor gibi görünmesine rağmen hiç bir erkekten hoşlanmayan, hatta biraz da erkeklerden nefret eden bir kızdı. Ama böyle çapkınca davranmak onu eğlendiriyordu. Biz bizi eğlendiren her şeyi yapmayı severdik. 

Yüzümde bir gülümsemeyle ona bakarken cebimdeki telefonumdan bir mesaj sesi yükseldi ve aklımın birkaç dakika bile dağılmasına izin vermeyen bir piç tüm neşemi alıp götürdü.

"Çok yakınında olduğumu daha sık mı hatırlatmam gerek acaba."  Yüzümdeki tüm gülümseme büyük bir silgiyle silindi ve yerine rastgele bir sinir ifadesi çizildi. 

Etrafımdaki herkese göz gezdirdim. Sol masada kahve içen genç adamdan en köşede yalnız oturan kadına kadar. Kafamı yukarı kaldırdım sıkıntılı nefesimi oflayarak verirken. Ve o anda gözüm üst kattan bize bakan birisine takıldı. Siyah şapka yüzünün yarısını örtmüştü ve sadece çenesi net olarak gözüküyordu. Elindeki telefonla uğraşıyordu ve tam da tahmin ettiğiniz gibi alışverişte çarpıştığım adamdı. O anda gelen mesaj onun alışverişte çarpıştığım sıradan bir adamdan daha fazlası olduğunu gösteriyordu.

"Siyah şapka ne kadar da şüpheli keşke takmasaydım."

Ölüme Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin