Bölüm 4-Karşılaşma

124 8 5
                                    

Multimedya: Araz.

Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Gıcır gıcır eden yatağın sesi insanı sinir ediyordu. Bedenim artık isyan bayraklarını çekip yatakta doğruldu. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı için yemek haneye indim. Canım pek fazla bişey istemiyordu. O yüzden fazla bişey yemedim. Masadan kalkıp odaya çıktım. Üstümü giyindim. Ve kendimi dışarıya attım. Sahile indim biraz yürüdüm. Daha sonra iş aramak için birkaç yer gezdim ve hepsinden de o klasik cevabı aldım "Biz size döneceğiz." Bir gün daha umutsuz bir şekilde bitmişti. Yetimhaneye dönerken yine o günkü çocuğu gördüm.Yine o ara sokakta oturmuştu. Yine aynı kaldırımda ve yine aynı şekilde kulağında kulaklık vardı. Ne kadar merak etmesem de çok gizemli bir çocuktu. İç sesim bi an "Tabi canım ne merak etmesi ben mi merak edicekmişim? " dedi. İç sesime histerik bir kahkaha attım. İç sesimin etkisinden kurtulup çocuğa bakmaya devam ettim. Elini cebine attı ve sigara paketini çıkardı. Paketin içinden bi tane sigara çıkarıp rengi belli olmayan dudaklarına götürdü. Sigarayı o kadar narin tutuyordu ki dudaklarını hareket ettirse düşecek gibiydi. Çakmağını çıkarıp sigarasını yaktı. Sigarayı içine çekti ve birkaç saniye bekledikten sonra kafasını gökyüzüne kaldırdı ve dumanını üfledi. Daha sonra hızlı bi hareketle kafasını çevirdi ve beni gördü. Birkaç saniye göz göze kaldıktan sonra bi anda gelen cesaret ile ayaklarım beni ona götürdü. Yanına gittiğimde hiç bişey yokmuş gibi sigarasını içmeye devam etti. "Merhaba" dedim. Duymadı. Tekrar dedim. Yine duymadı. Ve tekrar tekrar yine dedim. Sonra elimi gözünün önüne getirerek sağa sola salladım. Dikkatini yeni çekebilmiştim. Kulaklıklarını çıkardı ve suratıma boş gözlerle baktı. Tekrar "Merhaba" dedim. Elleriyle bana hareketler yaptı. Anlamamıştım. Sonra kâğıt kalem çıkardı ve yazmaya başladı. Niye acaba konuşmamıştı benimle? Diye düşünürken kağıdı bana uzattı. "Ben konuşamıyorum,dilsizim." Okuduğum yazıyla bi an öylece kaldım. Kendime sövmeye başladım. Nasıl anlamamıştım ben bunu. Ne kadar salağım. Off allahım ne bu salaklığım benim böyle. Bende kağıda "Özür dilerim. Anlayamadım." yazdım ve ona uzattım. Kafasını sorun yok anlamında salladı ve kulaklığını geri taktı. E bu çocuk dilsizse ve duyamıyorsa kulaklıkla ne yapıyordu. Sırf bunu öğrenmek için yanına oturdum ve kulaklıktan ses geliyor mu diye dinlemeye başladım. Ses gelmiyordu. Demek ki metafor yapıyordu. Sigarasını bitirmişti ve ikinciyi yakmıştı. Sigaraya yabancı değildim. Bir iki kere içmişliğim vardır. Suratını inceledim biraz. Yanlardan hafif hafif çıkan sakalları, dik burnu,kavisli kaşları,siyah saçları... Mükemmel ötesi bir şey bu. Tüm bu düşüncelerden beni kurtaran bana sigara paketini uzatıp kaşlarıyla ikram etmesi. Önce tereddüt etsemde bi tane sigara çıkarıp ağzıma götürdüm. Çakmağı yaklaştırdı. Tam elinden alacakken kendi yaktı. Güzel bir davranıştı bu. Dışarıdan biri bu çocuğu görse çok soğuk ve çok serseri biri olarak algılayabilir ama görünüşe göre öyle biri değil. Sigarayı iyice içime çektim. İçmeyeli baya uzun zaman olmuştu. Sigaranın üzerimde mükemmel bir uyuşturma hissi vardı ve ben bunu seviyordum. Uyuşmuşken hiç bişey hissetmiyordum. Sigaralarımız bitince ona kağıt kalemi elimle işaret ettim ve anlayıp bana kağıt ve kalemi uzattı. Elime alıp birşeyler yazmaya başladım."Adın ne?" kağıdı ona uzattım. Elimden nazikçe alıp "Araz" yazdı. Sonra "Seninki?" yazdı ve kağıdı bana uzattı. Kağıdı elinden alıp okudum ve cevap yazdım. "Azra" diye. Aslında çok şaşırmıştım. Azra ve Araz isimleri birbirine çok benziyordu. Bu beni şaşırtırken onu da şaşırtmış olmalı ki oda kağıda "İsimlerimiz çok benziyor" yazdı. Daha sonra da "İşaret dili biliyor musun?" yazdı ve bana uzattı. Kağıdı alıp okudum ve maalesef anlamında kafamı salladım. Üzerime bi üzüntü çökmüştü sanki. Üzülmüştüm. O da kafasını peki anlamında salladı. Sonra önüne döndü. Öylece sessizce oturmaya başladık. Daha sonra eline kâğıt ve kalemi aldı birşeyler yazmaya başladı. Kağıdı bana uzattı. Kağıdı elime alıp okudum. " Benim artık gitmem gerek yurda geç kalıcam yoksa" yazmıştı. Bende kağıda "Benimde gitmem lazım yoksa bende yurda geç kalıcam" yazdım. Kağıdı ona uzattım ve elimden olup okudu. Ağzı 'o' şeklini alırken yüzüme baktı. Gözleri her ne kadar duygularını belli etmese de ufak bir şaşırmışlık hissi okunuyordu. Daha sonra kafasını kağıda çevirdi ve birşeyler yazmaya başladı. -"Hangi yurt?" -"Yapraklı Yetimhanesi. Seni sormıycam çünkü biliyorum. Bozyazı Yetimhanesi." yazdım ve kağıdı ona uzattım. Ağzı yine 'o' şeklini alırken suratıma baktı ve yine şaşırmıştı. Daha sonra yüzünde bir gülümseme belirdi.O kadar derin gülüyordu ki,gülüşü her şeyi anlatıyordu. Küçük bir erkek çocuğu. Kırılmış ,yarım kalmış,eksik,masum... Kelimeler gerçekten kifayetsiz. Gözleri gözlerime değdi. Her yerim alev alev yanıyordu sanki. Mükemmelliğe meydan okuyan bu siyahlar masum ve bir o kadar da eksik bakıyordu. Daha sonra gözlerini benden çekti ve ayağa kalktı. Ben onu izlerken bana döndü ve ellerini uzattı. Şaşırmış bir şekilde gözlerine baktım. Hadi dercesine işaret yaptı. Ellerini tuttum ve beni saniyeler içinde ayağa kaldırdı. Aniden kalkınca dengemi kaybettim ve ikimiz beraber düşecekken Araz dengesini sağladı ve beni de tuttu. Birden iç sesim araya girdi. "Hayır ne bekliyodun ki beraber yere düşeceksiniz sonra bir göz göze bakışmalar sonra bi aşk falan mı yaşamayı düşünüyosun?" İç sesime hak verdim. Ne bekliyordum ki. Hızlıca düşüncelerimden sıyrılıp boğazımı temizledim. Araz ellerini benden çekti ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Bende arkasından yürümeye başladım. O önde ben arkasında yürürken bi anda ağzımda bir şey hissettim. Sanırım bi eldi. Bağırmaya çalıştım ama engel oldu. Yine denedim yine engel oldu. Gerçi bağırsam ne olacaktı ki Araz beni duyamazdı. Bi anda kendimi birinin kucağında buldum. Ayaklarımı sallamaya başladım ama etki etmiyordu. Bi anda beni yere indirdi. Elleri hala ağzımdaydı. Ellerini çekti hızlı bu hareket yaptı ve cebinden bir bez çıkarıp ağzıma bağlamaya çalıştı. Ne kadar dirensemde hiçbirşey yapamıyordum. Göz yaşlarım gözlerime hücum etmişti çoktan. Sonra kendiliğinden akmaya başladılar. Adam ağzımı bağladıktan sonra kollarını boynuma doladı ve kulağıma eğilip "Araz'a bir oyun oynamaya var mısın güzelim " dedi ve kahkaha atmaya başladı. Aklımda binlerce soru vardı. Şu an ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Salak adam ellerimi bağlamamıştı. Bir şeyler yapabilirdim. Ama ne? Aklıma hiçbirşey gelmiyor. Adam bu anda önüme geçti ve gözlerime baktı. Göz yaşlarımı silmek için ellerini yüzüme yaklaştırdı. Bi anda kafamı çevirdim ve elleri boşta kaldı. Ağlamayı kestim ve yüzümü ona döndüm. Bu adam bana tanıdık geliyordu. Yüzüme baktı ve "Ah zavallı seni o seni duymadı bu olanlardan hiç haberi yok yazıkk" dedi. Daha sonra kahakaha atmaya başladı. Bu anından yararlanıp dizimle o çok güvendiği yerine tekme attım. Acıyla inledi. Daha sonra bi tane daha attım. Acıyla yere düştü. En sonunda yerden kalkamasın diye ayağımla bir tekme daha geçirdim karnına. Daha sonra hemen koşmaya başladım. Bi yandan da ellerimle ağzımı çözmeye çalışıyordum.Ellerimi ipten kurtardım.Daha sonra hemen ağzımı açtım.Ve hemen bir ara sokağa girdim. Soluk soluğa biraz bekledim. Daha sonra tekrar koşmaya başladım. Araz'ın kaldığı yetimhaneyi gördüm ve derin bir nefes aldım. Yetimhanenin önündeki kaldırıma oturdum ve soluklandım. Kafamı yerden kaldırdım ve sokağın başına çevirdim. Yine o piç adam. Tam kalkıp kaçmaya başlayacaktım ki birden başım döndü ve yere düştüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yetimhane KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin