'Nasılsın beybisi?! ♡•♡ '
' Jongin bir saat önce birlikte kahvaltı yaptık ya.'
'Olsun özledim işte.'
'Akşam görüşürüz.'
' Söz mü? '
' Söz vermeme gerek var mı?
Hep benim evimdesin zaten.'' İstersen biraz da benim evimde buluşalım.'
' İlerleyen zamanlarda bakarız canım.'
' Canım mı?'
' Jongin yazacaktım.
Naveeet klavye.''Yani telefonunun klavyesi Jongin ve canım kelimesini otomatik önerme olarak sana sunuyor öyle mi?
Ahh zavallı kalbim.
Güzel sesinden duymak istiyorum.
Öğle aranda gelip seni yemeğe götürmek istiyorum.''Olmaz Jongin.
O iki manyağın dilinden kurtulamam.''Ne güzel işte.
Herkes bana ait olduğunu görür.'' Jongin lütfen.'
' Sadece yemek lütfen.
Seni özledim.
Lütfen.'' Offf.. Offf..
İyi tamam gel.'' Canım *-* '
'Jongin şuan mesai saatindeyim.
İşimi aksatıyorum sana mesaj atacağım diye.
Ve o ikisi bana tip tip bakıyor.''Onlar sana bakmasın diye mesaj atmayı bırakıyorum.
On ikide ofisinde olurum.''Yok sen arabada bekle.
Ben hemen inerim.'' Tamam öyle olsun.
Bir kaç dakika eksik görmüş olacağım seni ama olsun.
Off daha üç saat var öğle arana.
Günün bitmesine de daha çok var.''Artık cevap yazmıyorum haberin olsun beybisi.'
' Sen bana beybisi mi yazdın? O.o
Bu da klavye hatası değil değil mi?
KyungSoo lütfen.
Bari buna cevap yaz.
Zalım oğlan cevap yazsana.
Ölüyorum.
Lütfen bunları yüzüme de söyle.
Lütfen canım.
Lütfen beybisi.
Lütfen bebeğim.
Lütfen çiçeğim.
Niye cevap yazmıyorsun?
Şimdi meraktan ölürdüm ama öğle arası birlikte yemek yiyeceğimiz için şuan ölemem.
Mesajlarımı okuyup cevap yazmadığını biliyorum.
Okundu bırakıyorsun.
Bu da aklının hala ben dolduğunu gösterdiği için cevap atmamana alınganlık etmeyeceğim.
Senin aklın fikrin ben olmuşum ya..
Ne güzel değil mi? *-*
Buldum.
Öğle arana kadar sana yazacağım.
Gerçi ben sana yazmışım zaten.
Sen de bana yazılmışsın.
Mesajlarımı okurken yüzünün aldığı hali cümle cümle tahmin edebiliyorum.
Çok tatlısın ya.
Ye ye doyma.
Bak bak doyma.
Öp öp doyma.
Ne güzel.
İyiki o gün o markete girmişim ve orada seni görmüşüm.
İyiki kalbimin sesini dinleyip seni takip etmişim.
İyiki yan dairen boşmuş ve iyiki ben tuttum orayı.
Bak bu kader olabilir.
Hatta bence kesinlikle kader işi bu.
Bu kadarı tesadüf olamaz değil mi?
Ben zaten eski evimden taşınmak istiyordum.
Çünkü yeri çok kötüydü.
Ara bir sokaktaydı.
Sürekli sarhoş kavgası dinlemekten uyuyamıyordum.
Uyumak demişken henüz birlikte uyumadık.
En azından sana sarılıp uzansam.
Yani gece olmasa da olur.
Bu akşam ha ne dersin.
Ben de KyungSoo yetmezliği varmış.
Doktor dediki günde ne kadar KyungSoo alırsan o kadar iyi.
Sana çok iyi gelir.
En çok da kalbim için.
Bu daireye sen işte iken taşındık.
Sehun itiraz etmedi.
Onun için önemli olan oyun oynamak ve bu sırada aç sususz kalmamak.
Bazen çok merak ediyorum o oyunlarda ne buluyor o kadar.
Ama işte sen kalbime düşünce tek endişem sen oldun.
Sehun koca adam başının çaresine bakar elbet.
Bazen düşünüyorum sence bir gün birlikte yaşamaya da başlar mıyız?
Göz devirdiğini görebiliyorum KyungSoo.
Hatta muhtemelen o güzel başını masaya falan da vuruyorsundur.
Sakın !
Alnın çok güzel.
Orada morartı görmek istemiyorum.
İşten yorgun ve telaşlı dönüşünü izliyordum senden habersiz.
Sanki dünyanın en büyük indirimini kaçırmamak için acele ediyor gibi hızlıydın.
Ama çok tatlı görünüyordun.
Hem de çok tatlı.
Bir adam, koca bir adam, hem de yirmi sekiz yaşındaymış, takım elbise ile ne kadar tatlı görünebilir ki?
Ama sen hem tatlı, hem güzel, hem yakışıklı, hem havalı , hem de asabi görünebiliyorsun aynı anda.
Dedimki bu adam benim olmalı.
Ama balkonuna düşmem kesinlikle bir hataydı.
Öyle bir tanışma kesinlikle hesapta yoktu.
Sana söyledim, binaların içi ile dışını karıştırıyorum.
Bu biraz tuhaf değil mi?
Oysaki ben en güzel yemeklerimle maharetli bir komşu olarak çıkacaktım karşına.
Ne demişler;
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.
Tamam bu bana da saçma geliyor.
Ama pratikte doğru gibi.
Sen yemeklerimi beğeniyorsun öyle değil mi?
Dur yoksa beni beğendiğin için mi yemeklerimi beğeniyordun? O.o
Ya bari buna cevap yaz zalım yarim.
Ya öğle arası yemeğini benim evde mi yesek?
Terasa senin için harika bir masa donatabilirim.
Hala iki saatim var.
Ne dersin beybisi?!
Seni arabayla alacağım için işe geç kalmazsın.
Ayyy evet böyle yapalım bebeğim.
Dışarda sana dokunmama yani elini tutmama izin vermezsin muhtemelen.
Şimdi yemek hazırlamak üzere mutfağa gidiyorum.
O yüzden sana artık yazamayacağım.
Yani mesaj yazmayacağım.
Yoksa ben sana yazmışım zaten.
Sana işinde başarılar beybisi.
Ahh ne yapsam acaba?
Aklında bir şey varsa çekinme söyle.
Dur tahmin edeyim.
O erik suyundan isteyeceksin değil mi?''Nerden bildin?!'
'Uhaaa. Zalım oğlan.
O kadar şey yazdım sadece buna mı cevap verdin!'' Erik suyu istiyorum beybisi.'
' KyungSoo ♡~♡
Beni çok zorda bıraktığını biliyorsun değil mi?
Seni bir elime geçireyim var ya.
Yüzünde öpülmedik yer bırakmayacağım.
Şu öğle arası bir an önce gelsin bee.'
~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~
Yessı minnadesu ¤•¤
Sağ köşeden kucak dolusu
Jagiya'lar efenim *-*Şu aralar acayip stresli bir dönemden geçiyorum @-@
Bu da bir süre yb atmayacağım ya da zırt bırt yb atacağım anlamlarına gelir..
Bakiciz artık ×-×Yeni bölümlerde görüşmek üzere Jane minna ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Migraine
FanfictionKyungSoo sıradan bir ofis çalışanıydı. İşi ile küçük dairesi arasındaki basit hayatını zora sokan lanet bir migreni vardı. Komşusu Jongin'in ise harika masaj yapan elleri.. ♡ All My Love Dreams For KaDi ♡ 《 Tüm hakları The United KaDi State vatanda...