Gözlerimi zorlukla açtığım da karşımda bana bakan bir çift görüp yerimde zıplamam bir olmuştu. Bu kim lan. Gözlerimi kırpıştırarak tekrar baktım. Oh iyi yabancı değil papyonmuş.
Cidden bu çocuğun ismi ne?
"İyi misin" dediğin de kafamı olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktım. O ise elinde ki kolonyayı yanına koydu. Benim gibi ayağa kalktı
"ne oldu" dedim.
"Bayılacağım dedin ve bayıldın" dedi hafif gülerek.
Ah kucağına düşmüştüm dimi. Etrafıma baktım sahilde bir bankta duruyorduk. Demek kolonyayla ayıltmıştı beni.
"Serpil nerede" dediğim de elinde su şişesiyle koşa koşa gelen bir serpil görmek alışkanlığım değildi tabi
"Geldim geldim" diyerek aramıza girdi. Suyu sallayarak
"su almaya gittim. Nasılsın bir tanem?"
"iyiyim" dedim elinde ki şişeyi alırken. Boğazım kurumuştu suyu kafama diklediğim de rahatlamıştım.
Serpili hafif kenara çekerek papyona baktım
"teşekkür ederim bu arada adın neydi"
"Rica ederim insanlık görevi kim olsa yapardım sana özel bir şey değil yani" öküz ya
"Bu arada adım Bora"
Lara-Bora isimlerimiz bile uyumlu lan. Neysek konumuz bu değil elimi uzatarak
"bende Lara" dedim. Elimi sıkarken "biliyorum" dediğin de şaşırmıştım. "Nasıl?"
"yani arkadaşın söyledi" dedi ensesini kaşırken.
"hı anladım"
"neyse ee benim gitmem lazım sonra görüşürüz yani okulda ah anladın işte kendine dikkat et"
"tamam sende" dedim o hızlıca uzaklaşmadan önce. Ne saçmalamıştı öyle ya.
Serpile baktığım da sırıttığını gördüm
"ne" dedim bende gülmeye başlarken.
"Yok, bir şey" söylememesi şuan için en cazip olandı çünkü ne düşündüğünü az çok tahmin etmek zor değildi. Çantamı banktan alarak serpil ile vedalaştım.
&&&&&&&&&&&&&&&&&
En sonunda eve geldiğim de kendimi bayağı yorgun hissediyordum. Nasıl bir gündü böyle sakin hayatım bir anda maraton olmuş gibiydi. Kapıyı açtığımda saçlarım yüzüme yayıldı. Nasıl ya elimi saçlarıma attığımda tokamın olmadığını fark ettim.
Nereye düşmüştü ki şimdi bu. O benim en sevdiğim tokalarımdan beşincisiydi. Birincisi pembe olan, ikincisi mavi olan, üçüncüsü siyah olan, dördüncüsü turuncu olan ve beşincisi kırmızı olan.
Tabi karışık renk ve şekilli olanlarda vardı. Neysem yarın gidip aynısından alırdım. Tabi bulabilirsem. Eve girdiğim de bacağıma yapışan bir efe yoktu. Mutfaktan gelen koku yoktu hatta ses bile yoktu.
Kapıyı kapatıp oturma odasına ve mutfağa baktım evde neden kimse yok? Buzdolabında ki kâğıdı görünce o tarafa ilerleyip kâğıdı elime aldım.
"Kızım biz baban ve Efeyle tatile çıkmaya karar verdik. Efenin biraz temiz havaya ihtiyacı vardı tabii bizimde seni almadığımız için özür diliyoruz. Seni yazın daha güzel bir yere göndereceğiz sakın üzülme sana 1 hafta yetecek yemek dolapta paranı masaya bıraktım istediğini yapabilirsin iyi eğlenceler öpüldün. Annen"