6;

431 38 13
                                    

bence kaistal'i boşverelim ve jungli'nin tadını çıkaralım ne dersiniz bir de bu bölüm için gözyaşlarınıza şimdiden dur deyin falanğdpsşidlsş  

#şakanogözyaşı

#şakaamayinedebubölümüenefsanebölümilanediyorum

#sizbanabakmayın

#becausenospoiler;)   

#becauseyazdıklarımyüzündenkafayıyedim    

Adımlarım titrek ve benden habersiz bir şekilde ilk göz göze geldiğimiz cafeye doğru hareket ediyordu. Jongin yanımda oldukça meraklı ve endişeli bir şekilde yürüyordu. Ona daha fazla yalan söyleyemezdim. Her gün onun gözlerinin içine bakarak, ona bir hiçmiş gibi davranamazdım. 

İkimizde sessizdik. Ama bu sessizlik daha çok fırtınadan önceki sessizlik gibiydi. 

Cafe'ye girdiğimizde bir kaç göz bize çevrildi. Normalde insanları takmazdım ama şu an etraftakiler stresime stres katmışlardı. Dengemi kaybetmemle az kalsın herkesin gözü önünde yere kapaklanıyordum. Ama düşmemiştim. Jongin elleriyle belimden beni yakalamış ve düşmemi engellemişti. 

Midem ağzıma gelmesine rağmen arkamı dönüp Jongin'e teşekkür ettim. O da hafifçe gülümsedi. 

Sonunda içeride insanlardan en uzak masaya geçtiğimizde az da olsa sakinleşmiştim. 

Masaya gelen garsona siparişimizi de vermiştik. Her şey gayet normal ilerliyordu. Ve benim artık konuşmamın sırası gelmişti. 

Verdiğimiz siparişler geldiğinde americanomu önüme çekip büyük bir yudum aldım. 

"Saçların harika olmuş."

Aldığım yudumun az kalsın boğazımda kalmasına neden olan iltifatı ile kızardığımı hissediyordum.

"Teşekkür ederim."

Utangaçça gülümsemeden de edemedim. 

Kafamı kaldırdığımda bana ışıldayan gözlerle bakıyordu. 

"O gün bana neden öyle bir mesaj attın?"

Sonunda şu mesaj olayını açıklığa kavuşturacaktık. O mesajı atmasında ki amacını cidden çok merak ediyordum. 

Anlamayan gözlerle bana bakıyordu.

Çantamdan telefonumu çıkardım ve Jongin'in doğum günü olan şifreyi girdim. Mesajı açıp telefonu ona uzattım.

Normal olan Jongin'in birden yüzü kızarmaya başladı. 

"O kızı mahvedeceğim."

Yüzünün kızarması sanırım sinirdendi. Çünkü kaç senedir Jongin'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

Telefonu masaya koyup derin derin nefes almaya başladı.

"Hey, tamam sakinleş Jongin."

Sözlerim hiçte işe yarıyor gibi gözükmüyordu. Resmen gözü dönmüştü. Neler döndüğünü çok fazla merak etsem de önce Jongin'i sakinleştirmem lazımdı.

Bunu nasıl yapabilirdim ki.

Aklıma gelen ilk şeyi yaptım. Masada yumruk haline gelmiş olan elini tuttum ve gözlerinin içine baktım. 

Bunu yaparken aklım neredeydi bilmiyorum ama kalbim çıkmak üzereydi.

Elimi fark etmiş olan Jongin birden durdu ve gözlerime baktı. Nefes alış verişleri düzelmiş gibiydi. Bunun işe yarayacağını cidden düşünmüyordum. 

cherry blossom || kaistalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin