"Gel buraya!" dedi Yağız, beni Mete'nin kollarından alıp kendi güçlü kollarıyla himayelerken.
"Bacağını bir doktora göstersek?" diye bir fikri ortaya atmıştı Mete. Ancak Yağız homurdanarak huysuzca baktı. Umursamadığını belli etmek için daha ne yapması gerekirdi ki?
"Gerek yok" dedi metalik sabit bir sesle. Zaten ben de 'ayy canım bacağına ne oldu?' demesini beklemiyordum.
"Bizim iş ne alemde?"
Mete önce duraksadı.
"Enes bilgi topluyordu. Sanırım Melis'in bacağı da bu yüzden bu halde."
Yağız Mete'nin ağzından ismimi öğrenmişti. Kısa bir süre bana baktı. Gözleri benimkileri bulduğunda hafifçe yutkundum. Gözlerimle 'ben sadece yardım etmesi için ona yaslanıyordum o benimle alakası olmayan biri' der gibi bakmaya çalıştım. Başarısızdı. Anlamamıştı. Ben o gibi olamazdım biliyorum. O bakışlarıyla her şeyi çok rahat anlatabilen mantıksızlığı mükemmeliyet ile birleştirebilen soğuk kanlı biriydi. Yanlış anlaşılmanın mağduru olmuştum. Ve ölümcül bakışlar beni boğuyordu.
Homurtu şeklindeki bir onaylamadan sonra eve yürüdük. Vardığımızda sarı yelloz bizi üç kişi görünce 'ne ara üredi bunlar' bakışı atıp içeri geçti.
Çalışma odası diye tahmin ettiğim yere geçerek konuşmaya başladık. Bir süre sonra Aslı'nın gelmesiyle sarı yellozu oyalaması için onları salona gönderdikten sonra konuşma gündelik konulardan saparak bambaşka bir yerden devam etti. Tabi ben burda konuşmayan kısımdaydım.
"Adamlara istediğini verecek misin?" dedi Mete, Yağız'a dikkatlice bakarak. Cevabı ben bile merak etmiştim. İstedikleri neydi?
Kapının susmak bilmeyen sesi filmin en güzel yerinde çıkan reklam gibi araya girerken Aslı'dan
"Ben bakarım!" sesi yükseldi.
Gelen sarışın uzun boylu kahverengi gözlü biriydi. Yağız'ın tam yanına oturarak sırtına selamlaşma şeklinde dokunup diğerlerine bakmaya başladı. En çok da bana şaşkınca bakıyordu. Ne, evlatlık mıyım ben?
"Bu kim?" dedi sabit bir ses tonuyla. Burda ciddi olan Yağız'dan sonra ikinci kişiydi. Zaten Yağız'la benzerlikleri aralarından su sızmamasından anlaşılıyordu.
"Ha doğru ya, bu o geceki kız"
O gece beni görmüş müydü? Yoksa Yağız mı anlatmıştı. Yağız'ın da şaşkınlıkla baktığını görmemle anlatmış olma ihtimali sıfırlanırken Mete 'o geceki kız' cümlesinden fesat bir anlam çıkartmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Nerden gördün?" dedi Yağız.
"Adamların peşinden giderken gördüm, oturuyordu."
Tüm gözler "Burda neler olduğunu açıklasanız" diyerek konuyu bölen Mete'ye döndü.
"Adamlara izimi kaybettirirken yolda duruyordu. Adamlar onun benimle bağlantısı olduğunu sanıp kızı hırpalarken ellerinden aldım."
"Ve gitti..." dedim, konuşmam beklenmeyen bir hareketti ve bu sefer odak noktası bendim.
"O gittikten sonra da halsiz olduğum için Mete'nin evinin önünde bayılmışım. Bu şekilde karşılaştık."
Yağız'a bakarak açıklamamı yaptım bakışı attım. İlgim yok, yemin ederim.
Yağız bana garip bir şekilde bakarken yeni gelen sarışın konuya atladı.
"Bırakın şu saçma konuları da, adamlara istediğini verecek miyiz?"
Yağız önce bana bakmayı sürdürürken ardından metalik ve boğuk bir sesle konuştu.
"Hallediyorum."
"Seda sıkıntı olacaksa Melis bizde kalsın." dedi Mete. Sarışın önce bana sonra Mete'ye baktı. Hayır, Yağız'dan ayrılmak zorunda mıyım?
"Enes, sorun olmaz değil mi kardeşim?"
"Hayır"dedi kısık sesle adının Enes olduğunu öğrendiğim sarışın. İstenmediğim de en çok bu kadar belli edilirdi, sağol! Keşke açıksa evet sorun olur deseydin. Yağız'ı bırakmak istemiyorum ya! İçimdeki düşünceler beni iyice içinden çıkılmaz bir yere sürüklüyordu.
Anlamadığım birçok şey konuşulurken Yağız'ın hoşnutsuz tavrına rağmen Enes ve Metegilde kalmam kararlaştırılmıştı. Aslı'yla yelloz odaya girerek konuların kapanmasını sağladı. Neden sarı yellozdan olanları saklıyoruz ki? Doğru ya, sevgilisinin başka bir kızı kurtarması onu sinir edebilir.
Akşam olurken sıradan sohbetler devam ediyordu ve ben sadece yellozun istemeyen bakışlarına maruz kalarak yerimde sessizce oturuyordum. Kurtuldun sabret! Yağız'dan ayrı kalma düşüncesi giderek beni ağlamaya sürüklese de kendimi tuttum. Niye gidiyordum ki? Yellozun bana bakmasını umursamayarak Yağız'a histerik bir şekilde bakıyor yüz hatlarını beynime kazıyordum.
Daha fazla dayanamayarak odama gittim. Arkamdan ne diyeceklerini umursamadım. Kendimi yatağa atarak göz yaşlarımın hıçkırıklarla birleşmediği kısmını dışarı salarken sadece bir kişiyi düşünüyordum. Onsuz da yaşıyordun demeye çalışan beynime kızarak cidden ne hissettiğimi anlamaya çalışıyordum. Mantıklı bir açıklama bulamasam da tek bildiğim onu çok sevdiğimdi. Bir süre ağlayıp ardından göz yaşlarımı sildim. Odada ayna olmadığı için ne denli berbat göründüğümü kestiremiyordum.
Yağız'ın aniden odaya girmesiyle toparlandım.
"Ne var!" dedim sırtım ona dönükken. Yönümü ona döndürmek istercesine omzumdan tuttu ancak dönmedim.
Ardından daha güçlü tek bir hamleyle beni kendine döndürdü. Yüzümü incelerken sinirli sayılmasa da hafif kızgın bakışlarıyla bana bakıp somuttu.
"Niye ağladın?"
"Ağlamadım."
"Ağladın mı diye sormadım!"
Anlamayacağını düşünmek gibi bir aptallık yapmamıştım sadece şansımı denedim.
Odaya bir süre sessizlik çöktükten sonra yellozun sesiyle gitme vakti olduğunu anlayarak kapıya yöneldim.
Kısa bir duraksamadan sonra kapıdan çıkmadan metalik ve ciddi ses tonundaki sesini duydum.
"Bana bağlanma!"
Kısa bir süre arkamı dönerek ona baktım. Ardından gözlerimi suçlu bir çocuk misali yere eğdim. Bir süre öylece durdum. Ne diyebilirdim ki? Ben çoktan beyazımı siyahına karıştırmıştım. Şimdi her şey griydi. İçimden "artık çok geç." diyerek kapıdan çıktım. Belki de bundan sonra olacaklar hem beni hem de hayatımı değiştirecekti.
Arkadaşlar bölümler bu ara kısa olabilir çünkü normalde sınavlarım olduğu için hiç yazmayabilirken sizin için yazıyorum ve çok da uzun olamıyor. Bu arada telden yazıyorum aynı zamanda medyadaki resimler kendi tasarımım. Lütfen emeğe saygı olarak bile olsa oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Absürt (Devam ediyor)
Roman d'amourBilinmezlikler içindeki mantık dışı biri... O, bedenini ölümün soğuk ama huzur veren boşluğuna atmak isterken kendini adamın köprücük kemiğinde buluvermişti. Ona aşık olmaya başladıkça değişiyor, şehvetine ulaşmak istediği her saniye cennetinden bi...