Yazım yanlışları varsa şimdiden affola. Iyi okumalar.
Birinci Bölüm
Her vazgeçiş aslında sessiz bir kabulleniştir derler. Bende şu an oturduğum apartmanın mermer merdivenlerini tırmanırken vazgeçmekten vazgeçmek üzereydim.
Her ne kadar pes etmek karakteristik özelliklerime ters düşüyor olsa da yorulmuş hissediyordum. Yıllarca verdiğim emeklerin üç cümlelik bir kasırgaya karışıp yok oluşunu sindiremiyordum.
Gerçekten vazgeçmek istemiyordum. Bu kadar kısa sürede pes etmek bana göre değildi. Ama savaşmaya da gücüm kalmamıştı.
Merdivenleri birer birer çıkarken bacaklarımda hissettiğim sızı bana capacanlı olduğumu hatırlatıp duruyordu. Oysaki ruhum, psikolojim yerlerde can çekişiyordu. Ve bunu benden başka gören kimse yoktu.
Bu sabah gözlerimi açtığımda, yitik psikolojimin yansıması yorgunluğum yüzünden yataktan kalkamamam sonucu ilk defa vazgeçmeyi düşünmüştüm. Hemen yatağımın karşısındaki gardırobuma monteli boy aynası ile karşılaşmamla da bunu eyleme dökmeye karar vermiştim. Ayna da gördüğüm ölü gözlü kadın bana beyaz bayrak çektirip teslim olmamı sağlamıştı.
Daha fazla gücüm yoktu. Sonu olmayan bir savaşta kazanmaya çabalamaktı benimki. Boşa bir uğraş...
Bu yüzden ilk olarak yakında çöp ev olarak belediyenin infilak etmeye gelecek derecedeki pis evimi temizledim. O kadar hor kullanmıştım ki evi, ev sahibem Necla Hanım geldiğinde içeri almış olsaydım şu an sokağın bir köşesinde evsiz sıfatıyla yaşıyor olurdum.
Sonra kendimi temizleme gereğiyle dolup taşmıştım. En az evim kadar temiz olmak istiyordum. Yeni, tertemiz bir sayfa açacaksam bende o sayfaya yaraşır derecede olmalıydım. Hem zaten ne zamandır banyo yapmadığımı hatırlamaz hale gelmiştim.
Ve uzun bir aranın ardından farkındalığı açılan beynim odamdaki aynanın karşısında iç çamaşırlarımla dikilirken aslından vücuduma da ne kadar kötü davrandığımı yüzüme yüzüme vurmuştu.
Göbeğim hamile kadınlar gibi büyümüş ama onlardan farklı olarak aşağıya doğru sarkmıştı. Önceden düz bir şekle sahip belim kamyon lastiklerini aratmaz haldeydi. Neredeyse üç kat olmuştu. Kollarım sarkmış, bacaklarım kalınlaşmıştı. Bu zamana kadar bu değişikliklerin olduğu vücudumu çok uzun zamandır incelemediğimi de böylece fark etmiştim.
Depresyon süreçlerini bilirsiniz. Genellikle kadınların şiddetli bir şekilde yaşadığı bu meret insanı dünya üzerinde yaşayan tek zavallı gibi hissettirir. Sanki dünya üzerinde onunla aynı şeyleri yaşayan tek bir kişi dahi olmamıştır ve aynı şekilde onu anlayabilecek bir insan tanesi de yoktur.
Hayatlarında, içlerinde bir karadelik oluşur. Bu yüzden kendilerini yemeğe verirler. Önceden iki lokma yeseler oluşacak tokluk hissi, o zamanlarda günlerce durmaksızın yemek yeseler bile oluşmayacak hale gelir. Eh, bende içimdeki o boşluk hissini doldurmak için sürekli yiyip içmiştim.
Daha fazla kendime bakarak gözlerime işkence ettirmek istemediğim için banyoya adımlamıştım. Allahtan ki banyomu ona olan kızgınlığımla temizlemiştim. Eh, geçen süre zarfında benimde banyoyu pek kullanmamış oluşum bana artı puan olarak geri dönmüştü. Banyom hala pırıl pırıldı.
Pislikten keçeye dönmüş saçlarımı ve yorgunluğun ilmek ilmek yapıştığı vücudumu her zamankinden biraz daha fazla suda kalarak arındırmıştım. Banyodan çıktıktan sonra hissettiğim hafiflemişlik hissi psikolojime bile bir tık iyi gelmişti.
Üzerimi giyerken artık içine girmekte zorlandığım pantolonlarım canımı sıksa da umursamamaya özen göstermiştim. Aylardır üzerime adeta bir organımmışçasına yapışan pörsümüş siyah eşofmanım yüzünden dar kotum içerisinde nefes almakta zorlanmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Kanatlarında
Teen FictionSevgilisi, ev arkadaşı, en yakın arkadaşı tarafından terk edilmiş bir kız. Geriye kalan hüzün dolu anılar ve bir kuş. Bir dilek tüm hayatımızı baştan yazabilir. *** Biricik kuşum, can yoldaşım Toti Bey'e ithafen...