~1~

88 22 3
                                    

~Günümüz

Yalnızdım ve yalnız olmaya mahkumdum. Fransadaki minik bir kasaba evinde yaşayan yalnız bir çocuktum.Ailemi erken yaşta kaybetmiştim ve bunun etkisiyle de kendimi bütün hayattan uzaklaştırmıştım. Okula gidip geliyor Başka bir şey yapmıyorum.Evde tek başıma kalıyor,harçlığımı ise ek iş yardımıyla çıkarıyorum

Hiç arkadaşım yok,bu durumu ise kabullendim.Zaten ben böyle istiyorum.Evden okula,okuldan işe,işten de eve...

Artık hayattan bunalmış,ölmeyi beklemekten başka hiç bir amacım kalmamıştı.Her gün oturup bunları düşünüyordum.Neden böyle oldu?Ne kadar şanssızım?Neden bütün her şey beni buluyor?

Okula gitmek için çantamı aldım. Ayakkabılarımı giyip evden ayrıldım. Dışarıda hava bulutluydu ama soğuk bir rüzgar,gök gürültüleriyle birlikte bize fırtınanın haberini vermeye çalışıyordu. Soğuk ile aramdaki tek katman ise ince,kapüşonlu okul hırkamdı.

Okulda eğitim çok iyi veriliyor,dersler ise çok eğlenceli geçiyordu. Sınıflarda 25 kişiydik. Günde altı ders vardı ve dersler ise 40 dakika idi. Tenefüslerde kitap okuyor,yanlızlığımı onunla gideriyordum. Evde büyük bir kütüphaneye sahiptim ve her gün ayrı bir kitabı okuyordum.

Hava iyice soğumuştu ve en sonunda yağmur minik dokunuşlar ile birlikte yeryüzüyle birleşti. Yavaş yavaş hızlanan yağmur en sonunda sağnak yağmura dönüştü. Şemsiyesi olan insanlar onun altına,olmayan insanlar ise toplu taşıma araçlarına doğru koşuyordu.Ben ise adımlarımı hızlandırmış bir şekilde okula doğru ilerliyordum.

Yağmur iyice hızlanmış ve ben sırılsıklam olmuştum. En sonunda okula varmıştım. Sınıfa yine geç gelmiştim.İlk ders başlayalı tam 5 dakika olmuştu.İlk ders tarih idi.En sevdiğim dersti ama tarih hocamız Bay Lenard'ın dersiydi. Daha sınıfa girmeden bile sınıftan Bay Lenard'ın bağırış sesleri duyuluyordu.

Kapıya hafifçe,iki kez tıkladım. İçeriden"Girin!"diye bir ses duyuldu ve ben de yavaşça içeri girdim. Sınıfa girdiğim gibi herkes bana baktı. Bay Lenard ise kızgın bir ifade ile bana bakıyordu. Kapı açıktı ve ben de kapının yanında dikiliyordum.

Kendimi açıklamak için konuşmaya başladım:"Bay Lenard,evim çok uzak ve hava da..."

Bay Lenard şişdetli bir ses ile sözümü kesti:"Açıklama isremiyorum Froncois! Her zaman geç kalıyorsun! Bu şekilde benim dersimi bölmeye hakkın yok! Seni derse almıyorum! Bu dersi dışarıda geçiriceksin. Artık bir daha geç kalma Froncois."

Kapının yanından uzaklaştım. Hala herkes bana bakıyordu. Kapıyı kapattım. Yağmur biraz azalmıştı ama hala devam ediyordu. Dışarı çıktım ve yağmurun gelmediği bir ağacın yanına çömeldim. Çantamı yan tarafa fırlattım ve favori kitabımı çıkartıp okumaya başladım.

Güneş ile bulutlar gökyüzü hakimi olmak için savaşa girmişlerdi. Zil çalmış dışarıyı büyük bir kalabalık kaplamıştı. Yağmur ise etkisini yitirmişti. Ben ise hala ağıcın yanında oturmuş elimde kitabımla bekliyordum. Kitap çok güzel bir kitaptı. Fransız İhtilalinden bahsediyordu. Zaten tarih dersinde en sevdiğim konu ise Fransız İhtilali idi.

Savaşı Güneş kazanmış,gökyüzünün hakimi olmuştu. Havada minik bir gökkuşağı belirmiş,herkes ilk defa görüyormuş gibi merakla onu izliyordu.

Zil çalmıştı ve şimdiki ders yine tarih idi. Bay Lenard'ın dersine girmek istemiyordum. Hemde en sevdiğim dersin tarih olmasına rağmen.

Sınıf bir anda doldu ve içeri hızlı adımlarla Bay Lenard girdi. İlk işi bana sinirli bir ifade ile bakmak oldu."Umarım bir daha dersime geç kalmazsın Froncois. Eğer geç kalırsan emin ol ki tepkim bugünkinden kat kat daha büyük olur."

Herkes bana baktı ve sınıfın içinde rezil oldum. Bay Lenard ise artık derse başlamıştı:"En son nerede kalmıştık?"

Sınıfın en akıllısı olan Eliza hemen cevap verdi:"Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan milliyetçilik akımı."Bay Lenard bilgisayarını açtı ve konuyu anlatmaya başladı.

En sonunda okul bitmişti. Herkes elinde telefonla,ailelerinin elini tutarak evlerine yada eğlence merkezine gidiyorlardı. Ben ise normalde telefon kullanırdım ama ailem öldükten sonra hepsini bırakmış,çağın gerisinde kalmıştım.Evde ise her zaman ya bir şeyler düşünür yada kitabımla sohbet ederdim.Evde teknolojiye dair bir minik külüstür telefon dışında hiç bir şey kalmamıştı. Zaten bunu ben böyle istiyordum.

Artık işe gitme vakti gelmişti. Harçlığımı çıkarmak için küçük bir dükkanda kalfalık yapıyordum. Ustam Bay Stephan çok anlayışlı ve iyi bir insandı. O da benim gibi erken yaşta ailesini kaybetmişti. Onunla aynı derdi paylaşıyorduk bir bakımdan.

Dükkana geldiğimde dükkan kapalıydı.Usta heralde bugün açmıştı.Hemen eve geri dönmek istemiyordum. Bu yüzden biraz gezmeye karar verdim.

Hava iyice ısınmış hatta hırkamı çıkarmama bile neden olmuştu.İnsanlar bu sıcakta sokaklara akın etmişti. Her yer kalaba idi. Her zaman tenha olan ve çoğu zaman kafa dinlemek için gittiğim sahil kenarı bile kalabalıktı ama bu yinede beni oraya gitmekten alıkoymadı. Her zaman oturduğum kayalağın üzerine oturdum ve taş sektirmeye başladım. Yine de bu beni hayatımda olan biten hakkında düşünmekten alı koymadı.

Bugünlerde kendimi eski günlere nazaran daha iyi hissediyordum. Acım git gide azalıyordu ama hiç dinmeyeceğine emindim. İlk önce babamı bir trafik kazasında kaybetmiştim. Daha babamın acısı dinmeden bir kaç hafta sonra ise annem dayanamayıp intihar etmişti. Diğer akrabalarımın hiçbiri ise Fransa'da yaşamıyordu. Hepsi başka ülkere taşınmıştı.

O günden beri yalnızdım ve yalnız olmaya mahkumum. Artık eskisi kadar iyi bir arkadaş edineceğimden hiç emin değildim. Eski ardaşlarımla bağlarım ise tamamen kopmuştu. Hepsi başka ülkere taşınmıştı.

Artık eve gitme vakti gelmişti. Havanın kararmasına az kalmıştı. Bulutlar yeniden gökyüzünün hakimi olmuştu.

Eve geldiğim gibi kendimi soğuktan kurtarmak için sıcak yatağın içine attım be derin bir uykuya daldım.

Bu bölüm biraz kısa oldu ama ilk bölüm diye.Diğer bölümler daha olacak ve bu bölüm biraz sıkıcı oldu,çünkü ilk bölüm.Diğer bölümler daha eğlenceli olacak.Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

By:selinaneris

İhtilal Kaçakları #Wattys2016  #Direction2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin