Aydıncık Yolculuğu

61 3 0
                                    

Hemen yola koyulup Aydıncık Köyü'ne doğru ilerledik. Bulduğumuz notta yeni sürprizlerden bahsediliyordu. Ve bu bizi hem heyecanlandırıyor hemde korkutuyordu. Çünkü diğer sürprizler pek iç açıcı değildi. Buna rağmen yola devam etmeye karar vermiştik. Bu sefer yürüyeceğimiz yol pek uzun değildi yani bu yüzden şanslıydık.
Özge:
-Off! Ben çok yoruldum. Ne zaman varıcaz şu köye?
Ben:
-Bilmiyorum Özge. Bizde çok yorulduk ama devam etmeliyiz. Pek bişey kalmamıştır. Yol uzun değil haritaya göre.
Bunu biraz sesim yüksek söylemiştim.
Özge:
-Tamam😒.
Bu konuşmadan sonra yürümeye devam ettik. Birkaç metre yol aldıktan sonra bir meşe ağacının üzerinde çiviyle asılmış bir not gördük. Hepimiz ağacın yanına gittik ve hep bir ağızdan notu okuduk. "Hazineyi bulamazsanız sizden biri yada birinin ailesi ölecek. İyi şanslar."
Bu not üzerine hepimiz birbirimize baktık. Aslı ve Özge ağlamaya başlamışlardı.
Ben:
-Sakin olun! Gerçekten bizi yada ailemizi öldürmezler heralde.
Aslı:
-Saçmalama Hakan. Bu yaşadıklarımızdan sonra buna inanmamak elde değil.
Berkay:
-Evet Aslı haklı.
Ama hepimiz buna rağmen yola devam ettik. O hazineyi bulacaktık. Ve Aydıncık'a varmıştık. Merakla beklenen yere varmıştık. Hemen olduğumuz yere çöküp oturduk ve sandviçlerimizi iştahla yemeye başladık. Sonra yan tarafımızdaki çalılıklardan bir ses geldi.
Berkay:
-Bunu sizde duydunuz mu? Çalılıklardan ses geldi.
Özge:
-Evet bende duydum. Bence hep beraber gidip bi bakalım.
Tabiki bunları sessiz bir şekilde konuşuyorduk. Hemen çalılıklara doğru yürümeye başladık. Varmamıza çok az kalmışken çalılıkların arasından bir adam çıktı ve kaçmaya başladı.
Ben:
-Koşun! Bu bize haritayı veren adam.
Aslı:
-Hadii!
Hem beraber koşmaya başlamıştık. Adam ormana doğru koşuyordu. Ve sonunda hepimiz ormana girmiştik. Hava azda olsa kararmıştı. Hepimiz birlikte o adamı yakalamak için koşuyorduk. Ağaçların yaprakları tek tek yüzümüze vuruyordu. Çok yorulmuştuk ama adama yaklaşmayı başarmıştık. Ama adam bir anda depar attı ve arayı az da olsa açtı.
Özge:
-Yeteerr!
Hepimiz Özge'ye döndük. Özge eline taş almıştı. Ve taşı adamın başına isabet alarak attı. Taş adamın tam kafasına gelmişti.
Ben:
-Özge ne yaptın sen? İnşallah birşey olmamıştır.
Hemen adamın yanına gittik. Adam bayılmıştı ve kafasından az da olsa kan akıyordu. Adamı hemen oturduğumuz yere kadar taşıdık ve elimizden geldiğince pansuman yaptık. Adam ayılmıştı.Uyandığı gibi başını tuttu.
Ben:
-Sen bize haritayı veren adam değil misin?
Adam:
-Evet o benim.
Ben:
-Peki neden böyle birşey yaptın?
Adam:
-Bakın çocuklar gerçekten çok üzgünüm! Normalde o haritada bana başka birinden geldi. O adamada az önce size gelen not gelmiş. Ve adamda korkmuş tabii. Sonra bir not daha bulmuş adam. Notta "Eğer haritayı başka birine verirsen ve o kişi hazineyi bulmaya çalışırsa sen ve ailen kurtulur!". Ee adamda haritayı bana verdi. Sonra bu söylediğim şeyler benimde başıma geldi ve bende size verdim. Gerçekten çok üzgünüm!
Adamın anlattıkları karşısında şok olmuştuk.
Adam:
-Eğer hazineyi bulamazsanız maalesef sizden biri yada birinin ailesi ölücek.
"Ölmek" ne kadar da kolay söylemişti adam bunu "ölmek".

Macera ArıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin