Hedef Tuz Gölü

60 3 0
                                    

Hemen yürümeye başladık. Gideceğimiz yol biraz uzundu.Yürümek biraz zor olacaktı ama ben başarabileceğimize inanıyordum. Yaklaşık 15 dakika kadar yürüdük. Daha yolun yarısını bile tamamlayamamıştık.
Ben:
- Çocuklar daha yolun yarısını bile tamamlayamadık. Ve ben çok yoruldum.
Berkay:
- Biraz daha dayanmalıyız yol üstünde Eşelek diye bir köy var orada mola verip birşeyler yeriz.
Özge:
- Bencede öyle yapalım. Hem bende çok yoruldum.
Böylece yola devam etmeye karar verdik. Yaklaşık 20 dakika sonra Eşelek'e varmıştık. Yolda ilerlerken en arkada kalan Aslı'nın çığlık sesiyle arkamıza döndük. Ama Aslı yoktu. Biraz daha ilerleyince Aslı'nın "Yardım edin yardım edin!" diye bağırdığını duyduk. Aslı bir çukura düşmüştü. Hemen Aslı'yı çukurdan çıkarmak için birşeyler bulmamız lazımdı.
Özge:
- Şurada bir halat var onunla çıkarabiliriz Aslı'yı.
Özge'nin dediği yöne baktığımızda Berkay ve bende halatı görmüştük. Hemen halatı koşarak aldım ve aşağı attım.
Ben:
- Aslı hemen halatı tut seni bununla yukarı çekeceğiz.
Aslı:
- Tamam tuttum. Çekebilirsiniz.
Hemen üçümüz birlikte halatı tutup Aslı'yı yukarı çekmeye başladık. Aslı fazla kilolu olmadığı için kolaylıkla yukarı çektik.
Berkay:
- Sizde benim düşündüğüm gibi mi düşünüyorsunuz? Bence haritaya giden yollarda bubi tuzakları var. Baksanıza bu çukur kendiliğine mi açıldı?
Ben:
- Evet Berkay doğru söylüyor. Bencede bu bir bubi tuzağıydı. Artık çok dikkatli davranmamız lazım.
  Bunları konuştuktan sonra çimenlik bir alana geçip oturduk. Hepimiz birer sandviç yedikten sonra yolumuza devam ettik. Geçtiğimiz yollardan koyunlar geçiyordu. Yer yer ormanlık alanlar vardı. Ve bizim bu ormanların içinden geçmemiz gerekiyordu. Ve havanın kararmasına az bir vakit kalmıştı. Allahtan hepimizin el fenerleri vardı. Ve hepsinin şarjı doluydu. Oldukça tedbirli gelmiştik Bozcaada'ya. Saat tam 8'di. Hemen ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladık. Hava iyice kararmaya başlamıştı ve önümüzü zar zor görebiliyorduk. Dördümüzde fenerleri açtık ve yolumuza devam ettik. Aslı'nın çukura düşmesi nedeniyle yerede feneri tutuyorduk. Bir daha böyle bir olay yaşamak istemiyorduk. İlerlemeye devam ediyorduk ki ağaçların birinden kocaman bir kütük bize hızla geldi. Berkay'ı son anda çekmeseydim kütük Berkay'ın kafasına gelecekti. Büyük bir kazadan kurtulmuştuk. Hepimiz şaşırmış bir şekilde yere oturduk.
Ben:
- Bu hazine işi tehlikeli olmaya başladı çocuklar. Yaa birimize kötü bişey olsaydı.
Özge:
- Evet Hakan doğru söylüyor. Napıcaz?
Aslı:
- Haklısınız ama pes etmemeliyiz. Buraya kadar geldik. Bence yola devam edelim.
  Böylece yola devam etmeye karar verdik. Karşımıza her an bir kurt sürüsü bile çıkabilirdi. Bunun düşüncesi bile kötüydü. Bu korkularla birlikte yürümeye devam ettik. Yaklaşık 15 dakika sonra tuz gölüne varmıştık. Tuz gölüne geldiğimizi anlamıştık ama gölü tam olarak görmüyorduk. Bu yüzden güvenli bir yer bulup bu akşamı burada geçirmeye karar verdik. Çalılardan bir yer yaptık ve o yorgunlukla hemen uykuya daldık. Sabah olunca hepimiz kalkmıştık. Saat sabah 7'ydi. Artık tuz gölünü rahat bir şekilde görüyorduk ve gerçekten çok güzel bir manzaraydı. Bembeyaz bir şekilde uzanıyordu karşımızda Tuz Gölü. Bu arada dikkatimizi birşey çekmişti. Gölün kıyısının bir kaç metre ilerisinde küçük bir kutu vardı. Hemen koşup kutuyu aldım.
Aslı:
- Kutuyu açsana Hakan. Çok merak ettim içindekini.
Ben:
- Tamam açıyorum sabırlı olun.
Hemen kutuyu açtım. Kutunun içerisinde bir kağıt vardı. Kağıdı kutudan çıkarıp okumaya başladım.
Ben:
- "Buraya kadar iyi geldiniz. Şimdiki gitmeniz gereken yer Aydıncık Köyü. Sizi yeni sürprizler bekliyor. Başarılar."
Berkay:
- Bu neydi şimdi? Bu notu yazan kim? Heralde bize haritayı veren adam olmalı.
Özge:
- Evet de bu adam neden bizim bu hazineyi bulmamızı istiyor. Amacı ne bu adamın?
Ben:
- Bilmiyorum Özge. Bende anlamadım.
  Bunları konuştuktan sonra Aydıncık'a doğru yürümeye başladık.Şimdiki hedef Aydıncık Köyü 😉.

Macera ArıyoruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin