***FutbolSever Sevgili Suga

2.4K 147 21
                                    

Elindeki çantanın içini kurcalayarak kendine uğraşacak bir şeyler bulmaya çalışıyorsun.

Birleşik odada televizyondaki maça odaklanan Suga'yı o erkeksi tavırları içerisinde izlemek normalde en büyük hobilerinden birisi olsa da bugün seninle hiç ilgilenmeden maça odaklandığı için ilgisini çekmeye çalışarak farklı bir odada duruyorsun.

Suga'nın kendisi gibi sakin ve sade olan evinde pek fazla uğraşacak şey olmadığı için biraz da telefondan sosyal medyada gezdikten sonra dolmaya başlayan sabrınla savaş verirken Suga yan odadan sesleniyor:

-Güzelim bana bir bardak su getirir misin

Duyduğun cümle ile sinirlerin bozuk bir şekilde gülüyorsun. İlgisini çekmeyi beklerken onun hiçbir şey olmamış gibi senden bir şeyler istemesiyle karşı karşıyasın çünkü.

-Mutfağa sen daha yakındın sevgilim kendin alabilirdin.

Diyerek söylensen de onun isteğini geri çeviremiyorsun tabiiki. Kalkıp suga'nın olduğu odanın bitişiğindeki mutfaktan su alarak onun önündeki sehpaya bırakıyorsun ve suga'nın yanına oturuyorsun.

O, gözünü televizyondan çekmeden suyu içip bardağı yerine geri koyduğunda ise kendini görünmezmiş gibi hissederek üzülüyorsun.

-Aaah siktir! Bu adama para ödüyorlar bir de.

Onun minik gözleri ve ukala erkeksi sesi maça odaklanmışken arada bir sinirlenip savurduğu küfürlerin ağzına ne çok yakıştığından bile etkilenirken buluyorsun kendini.

Önündeki cipsin birkaç tanesini birden ağzına atarken bardağı eline alıp sana tekrar uzatıyor.
Hemde "su getirir misin" bile demeden!

Maçın heyecanına kendisini kaptıran Suga'nın bu tavrına karşılık bardağı alarak su dolduruyorsun ve içine alabildiğince şeker atıyorsun.
İlk başta tuz atmak istesen de onun şeker dudaklarına kıyamayacak kadar seviyorsun sevgilini.

Koca bardağı ona uzattığında bir yudum alır almaz yüzünü buruşturarak sana bakıyor:

-Bunun su olduğuna emin misin?

-Pekii ya sen benim sevgilin olduğuma emin misin!? Ne zaman maç olsa beni unutuyorsun Suga. Resmen beni gör-mü-yor-sun.
Dakikalardır yan odada tek başımayım! Bana sadece su istediğin de sesleniyorsun.

Suga ard arda sıraladığın kelimeleri dinledikten sonra mimik çizgileri kırışarak, minik dişlerini göstererek gülüyor:

-Her seferinde bunları söylemekten yorulmuyorsun.

Gerçekten kırıldığını belli ederek yan odaya yürüyorsun:

-Sen de her seferinde yapmaktan yorulmuyorsun çünkü.

Kapıyı arkandan hafif seslice kapatıp kendini yatağa sırtüstü atıyorsun.
Suga'nın gelmeyeceğinden o kadar eminsin ki telefonundan en sevdiğin diziyi açıp izlemeye başlıyorsun.(The heirs?? Kim Tan?..)

Sen kendini diziye vermeye çalışsan da dakikalar geçtikce gelmeyen hiçbir şekilde istifini bozmayan rahatlık abidesi sevgiline hayret ediyorsun.

Yaklaşık yarım saat sonra odanın açılan kapısına özellikle bakmıyorsun.
Suga yatağın yanında ayakta dikilip tepeden sana bakıyor.
Dizi izlediğini görünce telefonu elinden alıp kapatıyor.

-En heyecanlı yerinde!! Ne yapıyorsun?!!

Ona neredeyse bağırarak söylendiğinde üzerine yönelip senin bacaklarının arasına yerleşip üstünde duruyor:

-Söylenen bu küçük hanım yüzünden maçın devamını izleyemedim.

Başını öbür yöne çevirip duvara bakıyorsun:

-Ne söylenmesi.. Dizimi izliyordum sen de gidip maçına devam et.

-Hayır,dikkatimi çoktan başka şeyler çekti.

Diyerek ellerini uzattığı tşörtünü yukarı doğru sıyırırken onun ellerini durduruyorsun:

-İstemiyorum.

Suga bembeyaz teniyle ve tüm cazibesiyle karşında dururken bunu söylemek oldukca zor olsa da inadın uğruna reddediyorsun.

Suga şaşkın mimikleriyle sana bakıyor:

-Benim istemem yeterli sanıyordum.

-Yanlış sanıyormuşun kendini beğenmiş gri kafa.

Dediğin şeylere gülerek senin tşörtünü tek bir hareketle yavaşca çıkartıyor.

Sen daha neye uğradığını anlamadan kollarını önünde birleştirip bedenini iç çamaşırının üzerinden kapatmaya çalışsan da sonradan aklına gelen kurnaz fikirle vazgeçiyorsun.

Ellerini Suga'nın saçlarında gezdirip dizini onun erkekliğine yakın bölgesine değdirerek dudaklarını öpmeye başlıyorsun.
Adem elmasına uzattığın parmaklarının altındaki yeri ıslak bir şekilde öpüp onu iyice zevke getirdikten sonra birden kenara çekiliyorsun.

Ayağa kalkıp:

-Aaah sevgilim...Bugün olmaz. Bugün *hassas günümdeydim. Unutmuşum.

Diyorsun. Sırf ondan intikam almak için yalan söylesen de aslında sen de onu arzuluyorsun. Sen Suga'nın kızarmış ve şişmiş dudaklarının arasından sessizce küfrettiğini duyarken Suga kendisini yatağa sırtüstü bırakıyor.

Onun bu çaresiz haline kıkırdayarak zevkle izlediğinde Suga agresif bir şekilde çıkarttığı tşörtü sana doğru hafifce atıyor:

-İşimi zorlaştırmak istemiyorsan giy şunu.

İyice sesli bir şekilde gülüp tşörtü giymeden onun karnının biraz aşağısına oturuyorsun. Eğilip kafanı onun boyun girintisine sokuyorsun:

-Bundan sonra maç izlerken biraz daha tatlı olabilir misin bana karşı?

Kemikli elleri senin saçlarını okşuyor. Hafifce güldüğünü duyabiliyorsun:

-Tat-lı mı?Tamam güzelim. Tamam.

-Söylenmelerim seni sinirlendiriyor mu?

Hafif bir şekilde tekrar gülüyor:

-Hayır, bence gayet sevimliler.

Suga'nın karakterini biliyorsun ve senin için kendisinden ödün vermesi seni dünyadaki en mutlu insanlardan birisi yapıyor.
Aldığın cevapla göğüs kafesinde uçuşan kelebekler ile birlikte yüzünün karşısındaki Suga'nın boynunu, bembeyaz tenini öpüyorsun tekrar.
Minik dişlerini göstererek sırıtıyor:

-Sabrımı mı sınıyorsun?

-Şakaydı sevgilim. Regl günümde değildim sana inat yaptığım bir şey olarak düşün.

Birkaç saniye sana bakıp sen gülerken ifadesiz bir şekilde parmaklarını senin eteğine doğru yönelten Suga:

-Şimdi neden fikrini değiştirdin pekii?

-Çünkü benim sevgilim lanet derecede karşı konulamaz.

Suga'nın yumuşacık pürüzsüz teninde ellerini gezdirip onun kulağındaki küpelere kadar uzanıyorsun.

Suga ise ukala bir şekilde gülüp seni altına alarak kendi tşörtünü çıkartıyor:

-Şimdiden özür dilerim.

-Hayır...Bel ağrısı çekmek istemiyorum lütfen...

*
-serenity

Dream BTS 🌃Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin