5-Hatırlamak..!

34 4 2
                                    

@zuhrekzm

---------------

Güneşin tatlı, sıcak ışıklarıyla uyandım demek isterdim fakat malesefki hiçte öyle olmadı. Aksine şiddetli bir başağrısı, mide bulantısıyla uyandım. Heralde gece gene içmişim. Bedenim oldukça yorgun ve halsizdi. Uynmak istemiyordum ama bu sıçtığımın kafa ağrısı bir türlü durmuyordu ki. Etrafa bir göz gezdirdim. Tuhaf! Çünkü şu an beyaz odam yerine mavilerin hakim olduğu bir odadaydım. Aslında yabancı değildi. Burası da benim odamdı. Fakat anlamıyorum. Neden yalıdaki odamda değilde buradaydım? Aslında her içip sızdığımda burada kalırdım yalıya gitmek istemezdim. Ama yinede beni kim buraya gatirmişti? Acaba Eylül mü? Sanmam. Çünkü o benden önce kendini kaybetmişti. Ve o içtiği zaman benim iki katım kadar kötü olurdu. Peki kim getirdi ya kim?

Bunu daha sonra bol bol düşünecektim. Hem zaten bana dokunmamıştı. Önce şu başağrısını dindirmem gerek daha sonra da hazırlanıp okula gitmeliyim.
Ilaç çekmecesinden ağrı kesiciyi alıp iki tane ağzıma attım. Çünkü ancak o zaman dinebilirdi ki bazen ikiyi bırak üç kane bile etki etmezdi. Odama çıkıp üzerimi giydim. Kapıya çıkarken Eylülü aradım. Telefon çalıyordu, çalıyordu, çalıyordu fakat açan yok. Kesin hala uyuyordu. Arabam yanımda olmadığı için taksi çağırdım. Taksideyken tekrar Eylülü aradım. Bir kaç aramadan sonra nihayet açmıştı.

"Eylül?"

"efendim?"

"Uyandın mı? uyanmadıysan çabuk uyan. Okula gel söylemem gereken şeyler var. Hadi çabuk ol."

"Ne oldu?"

"Kızım sana gel anlatacam dedim. Hadiiiiiii.."

"Off, cidden of Ariya yaa sen adamı öldürürsün. Nolur söylesen şimdi ha?"

"Öğrenmek istiyorsa gelirsin."

Telefonu Eylülün cevap vermesini beklemeden kapattım. Böylece merak edip daha hızlı olurdu. Napim o da bu kadar meraklı olmasaydı. Yaşasın kötülük.

Okula geldiğimizi söyleyen şoföre ücretini verip okula gittim. Başım hala ağırıyordu. Kolarımı sıraya koyup kafamı yasladım.

Aniden beni mayışatan bir koku akciğerlerime akın etti. Kafamı kaldırıp ne olduğunu görmek istedim. Ve işte sürpriiiiiiiz. Aras. Ne işi vardı sınıfımda. Bana  alaycı bir gülümseme ile baktı. Daha sonra ağır adımlarla olduğum masaya doğru yürüdü. Ne oluyor lan? Ona şaşkınca bakıyordum. O ise sanki bunu bekliyormuş gibi hiç istifini bozmadan yanıma oturdu. Bana dönüp (gerçi gözünü hiç ayırmadı ki birde dönsün.) "Öyle mal mal bakmaya devam mı edceksin.?" dedi. Daha az önce şaşkın olaarak açtığım gözlerim sanki mümkünmüş gibi biraz daha açıldı.

"Ne , mal mı? Sensin mal tamam mı?"diyerek çirkefleştim. Napiyim yani o da bana mal demesiydi. Hem durup durup mal demek ne ya? Gülümseyerek gözlerimin içine en derine baktı. Bende onun gözlerine baktım haliyle. Gözleri yeşildi. Hafifçekik bir gözü vardı. Kaşları normal bir erkeğin kaşı gibiydi tek fark onun ki daha biçimli duruyordu. Tek kaşı kalkıktı. Elmacı kemikleri çok belirgindi. Yüzü dikdörtgen biçimindeydi. Dudakları sanki kalemle çizilmişti. Bir an tadı nasıldır diye merak etmedim değil. Saçları kumraldı, buğday tenliydi. Boynunda kendisine baktığınız an gözünüze çarpacak kadar belirgin çok güzel bir ademelması vardı. Konuşurken, yutkunurken bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu. Omuzları geniş ve yapılıydı. Kollarında, vücunda kasları oldukça belirgindi. Yüzü sanki dün traş olmuş gibi duruyordu. O kadar güzeldi ki anlatmaya ne kağıtlar ne de ağçlar yeter. Bir tek bana mı öyle geliyor yoksa herkes benim gibi mi düşünüyor diye etrafa baktım. Oha. Onlar benden beter. Bıraksalar kuduz bir köpek tarafından  ısırılıpta kuduz olan biri gibi bakıyorlardı çocuğa. Arasın sesiyle girdiğim alemden bulunduğum aleme geçiş yaptım.

"Bak canım " neeee canım mı, ay Allahım sana geliyorum. Bu çocuğun canım demesi beni azer bülbülün kendini titrettiği gibi titretiyordu. "Birincisi ağzından çıkan kelimelere dikkat et. Ikincisi, eğitim herkesin hakkı ve bende bu hakkımı kullanılorum. Üçüncüsü, aslına bakarsan bende seninle aynı sırada oturup menologa girmeyi istemem fakat sınıfta malesef ki yer yok. Bu nedenle senin yanına oturmaktan başka şansım yok. Şimdi çeneni kapa derse odaklanmam gerek."

Ne? Ne sanıyor bu kendini? Neymiş benimle oturmak zorunda kalmış mış, sözlerime dikkat etmeliymiş mişim, eğitim hakkını kullanıyormuş muş. Ona sertçe baktım. O an dünkü görüntü gözümün önüne geldi. "Sana hiçbirşey demeyeceğim çünkü layık değilsin." diyerek çantamı alıp sınıftan çıktım. Inanmıyorum ya. Ben az önce içimden bu çocuğun güzelliği hakkında mı düşünüyordum? Ahh, tam bir aptalım. Allah bir yerden alıp bir yerden verir derler. Harbiden doğru. Bu çocuk isterse dünyanın tüm güzeliği onda olsun umrumda değil. Peh, ne diye kafamı yoruyorsam artık. Sanki çok önemliymiş gibi halbu ki bir bok bile değil.

Hızla bahçeye çıktım. O benimle aynı ortamda bulunmak mecburiyetinde olabilir ama ben onun ve egosunun bulunduğu ortamda bulunmak istemiyordum. Bahçede bulunan banklardan birine oturdum çantamı yanıma bırakıp ayaklarımı da banka çektim. Bir süre hiçbir şey düşünmeden bir kaldırım taşına boş boş baktım, daha sonra telefonumu çıkarıp intirnete bir göz attım. Eylülün sesiyle kafamı oynadığım oyundan çekip sesin nerden geldiğine baktım. Işte orada araba park alanından benim olduğum yere doğru geliyordu. Gülümseyerek ona baktım. O ise merak ve sinirle bakıyordu. Yanıma oturur oturmaz,

"Ee ne diyecektin anlat."

"Sanada günaydın tatlım. Ben iyiyim sen nasılsın?" diyip gözlerimi devirdim.

"Oh iyi iyi sen iyi ol da başka birşey istemem. Bana gelince sen ağzındaki baklayı çıkartırsan bende çok mutlu olurum."

"Aslında pek de önemli değil."

"Hah, bak sen önemli değil diyorsan kesin çok önemli. Anlat hadi…"

"Şey dün gece bardan sonra biri beni eve bırakmıştı. Yani yalı değil ... bende kim olabilir diyorum. Yani bana dokunmamış ama yine de merak ediyorum. Bu yüzden de sana dün gece benim yanımda en  son kim olduğunu bilip bilmediğini soracaktım."

"Ya aslında beni de bir çocuk eve bırakmıştı. Ben seni sorup durunca o da senin iyi olduğunu Aras mı ne seni evine götürdü demişt.!"

Aras mı?
aras
aras....

Hayır bu bir şşaka. Birden aklıma mminiğim deyişi geldi. Kokusunun yakınımda olunca hissetiklerim geldi aklıma. Hatırlıyorum. Onun yanıma gelişi bana miniğim deyişi beni kucağına alışı... ve bütün bunlar nedense içimi heyecanla doldurmuştu.
Aras beni dün akşam kucağına almış ve evime götürmüştü. Vay be!! Sanırım teşekkür etmem gerek. Neden bilmiyorum ama adını duymak ya da sölemek beni oldukça heyecanlandırıyordu. Kalbim yerini değiştiriyo ağzımda atmaya başlıyor.

OLMAK İSTEDİĞİM İÇİN VARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin