Annemle alışverişe çıkmak için üzerime rahat bir şeyler geçirirken telefonum durmadan titriyordu. Normalde Uriah dışında ne mesaj gelirdi ne başka bir şey fakat son birkaç gündür twitter'da takipçi sayım giderek artıyor, tanımadığım kişilerden mesajlar alıyordum. Bunların hepsini omegle'den tanıştığım o çocuğa bağlamak dışında yapabileceğim bir şey olmadığının da farkındaydım.Bütün düşündüklerim ve varsaydıklarım saçma sapan şeylerdi ve kulağa delice geldiklerinin farkındaydım ama böyle düşünmeden duramıyordum. Hayatıma yeni giren insanları tanımak için elimden geleni ardına koymazdım, bu sefer durum farklıydı işte. Tanıştığım kişinin ne yüzünü görmüştüm, ne sesini duymuştum. Altı üstü internetten tanıştığım sıradan bir yabancıyı bu kadar kafama takmamın sebebinin ne olduğu hakkında kafa patlatmaktan da yorulmuştum. Uriah'a bahsetmezsem sıkıntıdan kuduracağımın da farkındaydım fakat bunun için birkaç saat daha beklemem gerekiyordu.
"Anne ben hazırım!" Odamdan dışarıya var gücümle bağırdım. Annemin duymasının 2 saat alacağının farkındaydım çünkü. Dünyanın en tatlı annesi, aynı zamanda rahatsız edici derecede yavaş ve ilgi isteyen ve fazla ilgilenmeye çalışan biriydi. Ona asla hayır diyemezdiniz, o üzgün suratını yaptığı zaman ona sinirlenemezdiniz. "Bu kadar yüksek sesle bağırmana gerek yok Kylie, seni duyabilecek kadar yakındayım," diye seslendi yan taraftaki küçük tozlu depodan. "Anne o saçma depoda ne işin var yine?" merakıma engel olamayıp belki de ellinci defa sordum. "Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum." dedi ne zaman babamın fotoğraflarına baksa kullandığı ses tonuyla. Yerimde sızlandım fakat sonra bunun durumuma hiçbir katkısı olmayacağını hatırlayıp çenemi kapattım. Telefonuma gelen bildirimler hadlerini aşınca kontrol etmeye karar verdim. Yarısı Uriah'tan yarısı ise twitter'daki bir arkadaşımdan gelmişti. Neydi bu kadar aceleleri anlamamıştım. Telefon kilidini açınca elim otomatik olarak omegle'ye gidince kendimi durdurmadım. Start a chat butonunun da tam üstünde duran elimi ekrana dokundurdum. "You're talking with a stranger say hi" diyen kutucuğun çarpı işaretine bastım ve her zamanki aptallığımı yaptım.
h.ardbass: selam
stranger: bu sefer konuşmaya isteklisin sanırım?
h.ardbass: sen..?
stranger: evet evet konuşmaya çalışıp konuşamadığın çocuk ben, Tom
h.ardbass: Kylie, ama neden şimdi de terslemedin ki beni?
stranger: internet yeni insanlarla tanışmanı sağlamaz mı?
h.ardbass: ilk iki seferde böyle düşünmüyordun sanırım?
stranger: sevgilimden yeni ayrılmıştım, neyse, 5sos seviyormuşsun?
h.ardbass: evet, ya sen?
stranger: sence de şu soru işaretleri çok iğrenç olmadı mı
h.ardbass: imla kurallarına karşı bir genç ha, bunu sevdim
Tanrım ne diyordum ben?
stranger: ee Kylie, nerede yaşıyorsun
h.ardbass: sidney, ya sen?
stranger: oralıyım
h.ardbass: şu an neredesin ki
stranger: amerika
h.ardbass: 5sos da orada turnede biliyorsun değil mi? konserlerine gidecek misin?
stranger: sanmıyorum, ama sana bilet ayarlayabilirim?
***
çok yazamıyorum biliyorum ama umarım beğenmişsinizdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stranger||cth
Fanfictiondüştü, onu birinin tutabileceğini umarak nihayetinde onu tutacak kimsenin kalmadığını öğrenecekti, sorun şu ki, akıllanacak mıydı?