one / prologue

11.2K 629 296
                                    

Merhaba. Jikook'un ardından YoonMin texting yazmaya karar verdim ama bu hikaye sadece texting olmayacak, aralarda normal bölümler de yazacağım.

Bu arada hikayede yazacağım hastalıklarla ilgili yeterli bilgim yoktu fakat internetten fazlaca araştırdım. Ama yine de yanlışlarımın olma ihtimali elbette var. Şimdiden kusura bakmayın :)

Umarım beğenirsiniz. Oylamayı ve düşüncelerinizi bildirmeyi unutmayın~

○○○

Daegu'nun adından bahsettiren, başarılı hastanelerinden birinde yaklaşık iki buçuk aydır tedavi gören Jimin, o gün kendince bir karara varmıştı. Bu hastanede kalmasına gerek yoktu. Her kanser tedavisi gören hastanede yatmıyordu. Belki başka hastaneye gidebilirdi. Evlerine daha yakın olan ve ücretini devletin karşıladığı, onları maddi zorluğa düşürmeyecek bir hastaneye. Annesine bunu danıştığında olumlu cevap almıştı. Şimdi eskisi kadar olmasa da yine de büyük sayılabilecek bir hastanede tedavisine devam ediyordu. Üstelik hastaneye yerleştiği zaman kendine bir de oda arkadaşı bulmuştu.

Jeon Jungkook.

Jungkook da aynı Jimin gibi kan kanseriydi. Onun da doktoru hastanede kalmasının daha iyi olacağını düşünmüştü çünkü kullandıkları ilaçların yan etkileri kimi zaman kötü sonuçlara yol açabiliyordu. Jimin, kan ter içinde uyandığı günleri hatırladığında hastanede kalmanın en iyisi olduğuna karar vermişti.

Bir süre Jungkook ile aynı odayı paylaşmışlardı. Jungkook, ondan daha önce tedaviye başladığı için Jimin'den daha çok şey biliyordu.
Kimi zaman hastalıkları hakkında konuşurlar, kimi zaman birlikte video oyunu oynayıp sohbet ederlerdi. Bazen de çok uzaklaşmamaya çalışarak hastane dışına çıkıyorlardı ama kısa sürede geri dönüyorlardı, Jungkook yoruluyordu.
Okullarından bahsettiklerinde ise Jungkook burukça gülümsüyordu. Normalde lise son sınıfa gitmesi gerekiyordu ama o zamanlar bu mümkün değil gibiydi. Jimin ise lise mezunuydu ve üniversiteye gideceği zamanları iple çekiyordu.

Ama maalesef kısa bir süre önce Jungkook hayata gözlerini yummuştu. Jimin'den daha küçük olan genç çocuk- 18 yaşındaydı- kemoterapi ve diğer tüm şeylere rağmen hayata tutunamamıştı. Çok gençti ve belki de bünyesi tüm bunları kaldıramamıştı.

Jimin, Jungkook'un ardından göz yaşlarına boğulmuştu. Tedavisindeki en önemli şeylerden birinin moral olduğunu biliyordu ama küçüğü için üzülmeden edemiyordu. Ona çok alışmıştı ve küçüğün onu aniden bırakıp gitmesi Jimin'in psikolojik olarak çöküşüne yol açmıştı.
Artık sağ tarafına baktığında üzerinde Jungkook'un oturduğu değil de, üzeri bembeyaz temiz çarşafla örtülmüş, kesinlikle hiçbir kırışıklık olmayan hastane yatağını görmek kalbinin teklemesine sebep oluyordu.
Gidişinin ardından yalnızca 18 gün geçmişti ama Jimin onu delicesine özlemişti.

Artık bu beyaz döşenmiş oda onu daraltıyordu. Her yer bembeyazdı. Baktığı her yerde Jungkook'un simsiyah gözlerinin ışıltısını arıyordu.
Ama yoktu. Gittiğini aklına kazıması gerekiyordu.
En azından Jungkook ona Jimin bu odaya yerleştiği ilk zamanlarda kolyesinin diğer eşini vermişti. Şimdi, Jimin kolyeyi boynundan asla çıkarmıyordu. Kolye daima boynunda asılı olarak yerini koruyordu.

Jimin, birkaç gün önce kendisiyle ilgilenen -Önceden Kook ile de ilgileniyordu- Hyeri hemşireyle konuşup odasını değiştirmek istediğini söylemişti. Gerçekten bu odada kalırsa kafayı yiyeceğini düşünüyordu.
Hyeri hemşire ise hastane yetkilileri ve Jimin ile asıl ilgilenen doktora danışıp Jimin'in oda değiştirme talebini kabul etmişlerdi.
Jimin şimdi başka bir kata yerleşmişti ve artık tekli odalardan birinde kalıyordu. Onun kaldığı katta her türden hasta var gibiydi. Karşı odadaki yaşlı amcanın akciğer kanseri olduğunu biliyordu, onun dışında bir de yan odada kalan genç çocuktan haberdardı.
Adını veya kim olduğunu bilmiyordu. Sadece arada sırada doktorların veya Hyeri noonasının onun odasına hızlıca koştuklarını görüyorlardı. Bazen ise çocuk, koluna bağlı serumlarla büyük ihtimal tuvalete gitmek için odasından çıkıyordu, daha sonra geri dönüyordu.
Ancak bu zamanlar Jimin onu görebiliyordu.

Çocuk, büyük ihtimal kendisinden birkaç yaş büyüktü. Kahverengi, parlak saçlara sahipti ve boyu büyük ihtimal Jimin'inkiyle aynıydı.

Jimin, annesinin veya babasının yanına gelmediği zamanlarda çok sıkılıyordu. Ailesi kendi evlerinde kalıyordu ve sık sık Jimin'in yanına gelmeye çalışıyorlardı. Tabii bu her zaman mümkün değildi çünkü çalışmaları gereken işleri vardı. Ama gelmeseler de telefonla arıyorlardı.

Jimin, hemen yan odada kalan çocukla arkadaş olabileceğini düşünerek Hyeri hemşireye çocuğun telefon numarasını öğrenip kendisine söylemesi için ısrarda bulunmuştu ve Hyeri noona da itiraz etmemişti. Aslında Jimin'in telefonla uğraşmasını yasaklamıştı ama Jimin'in kemoterapi tedavisi henüz başlamadığı için izin veriyordu. Jimin şimdilik sadece ilk etapta kullanılan ilaçlardan alıyordu.

Jimin, sonunda numarayı telefonuna kaydettiğinde tereddüt etse de çocuğa mesaj atabilmişti.

jiminpark: Merhaba

The Cure • YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin