Selam aşkımlaaar,
Geldik 12. bölümee. Multimediada Colin var şu malum haberi okurken ki hali bölümden anlarsınız zaten :D
Bölüm şarkısı Pink! Sesine ölüceğim bir kaç yaratıktan biri yani dinlemelisiniz.
Eee bir de ben Büşra'ya sormadan bir karar aldım bölümleri artık pazartesi ve cuma yayınlıycam tabii bir işim çıkmazsa. Dersim olursa günleri değiştiririz tamam?
Okuyun, yorum yapın ♥
Milward’ın kollarım arasından çekildiğini hissedebiliyordum. Yavaşça bir bebek gibi mırıldanarak ve kıpırdanarak gözlerimi açtım. Karşımda gördüğüm şey, karanlıktayken bile boğulabileceğimi hissettiğim yeşillikteki gözlerdi. Yanıma gelmiş olmasının yarattığı garip hisle yavaşça ona sokuldum ve başımı çıplak omzuna yasladım.
“Nerede kaldın salak?”
Fısıldadığım şey kesinlikle merak dolu bir cümleydi.
“Veya neden geldin?”
Güldüğünü duyabiliyordum. Veya hissedebiliyordum. Başıma doğru verdiği nefesi saç diplerimi gıdıklamıştı.
“Geleceğimi söylemiştim ya lanet olası.”
Bana verdiği samimi cevap üzerine gülümsedim ve bir kolunu altımdan geçirip de beni iki kolu arasına hapsetmesine izin verdim.
“Colin,” diye fısıldadı bir kez daha. “Akşam olanlar için,” duraksadığında, ses çıkarmadım ve onu dinlemeye devam ettim, “Şey, yani gerçekten üzgünüm.”
“Takma kafana Harold.”
Onu sakinleştirmek için girdiğim çabaları kendimi sakinleştirmek için kullansaydım, şimdiye akşam yaşananların hepsini unutmuş olabilirdim. Arkada romantik bir müzik çalarken birbirine yakın olan her insan öpüşürdü. Ki, sadece bir dipnot düşüyorum, bizimki benim sayemde –lanet olsun!- tam bir öpüşme sayılmazdı bile.
“Gerçekten hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız?”
“Öyle yapıyoruz ya Harold,”
Evet, eğer şu öpüşme olmayan öpücüğü görmezden gelmeye çalışmasaydım, şimdi ağlamaya başlamış, nasıl yapabildim gibi aptal sorularla Harold’ı odadan atmış olurdum. Abartı mı oldu? Sanmıyorum. Olmadı değil mi? Her neyse.
“O şeyi… Yani olan şeyi görmezden gelmek istemiyor musun yoksa?” Sorduğum soru karşısında birkaç saniye duraksamıştı. “Tabii ki görmezden gelmek en iyisi.”
Sesi abartılacak derecede yüksek çıkıyordu. Yavaşça başımı sallayarak onu onayladım ve başımı göğsüne kaydırıp derin bir nefes aldım.
“Uyuşturucu gibisin Harold,” diye fısıldadım gözlerimi kapayarak, “Bağımlılık yapıyorsun.” Dediğim şeye güldüğünde, elini tüm kolum boyunca gezdirdi ve saçlarımı yavaşça okşadı.
Gülümsediğim sırada kolunu tekrar belime doladı ve yavaşça elini belimde aşağı yukarı kaydırarak, şu çok sevdiğim rahatlama hissini üzerime bıraktı. Bir kez daha kendimi kalp atışlarına bıraktım ve inip kalkan göğsü üzerinde, kolları arasındayken uykuya teslim oldum…
♦♦
Pekala millet, şu son bir haftada o kadar yoğunduk ki, bırakın iddiayı, öpüşmeye benzemeyen öpücük olayını bile unutmuştuk. Hatta neredeyse birbirimizle konuşmayı bile unutmuştuk. Aramızdakiler sürekli klasik konuşmalardı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Can I Fall In Love
Fanfiction“Birazcık üstelesem, benimle yatmak için bana yalvarırsın Colin.” Ben mi? Bir erkeğe mi? Yalvaracak mıyım? Hah! Dalga geçiyor olmalıydı. Kaşlarımı kaldırdım ve alaylı bir sesle konuştum, “Tanrım! Üzerimdeki tişörtü çıkarıp yanına gelsem üstüme çı...