4. Bölüm

40 4 0
                                    

Uyandığımda havanın güneşli olduğunu gördüm bu beni bir nebze olsa da gülümsetmişti. Kapının çalınmasıyla gözlerimi hızlıca yumdum. O ahmağın geldiğini biliyordum ve onun yüzünü görmek istemiyordum. Kapının kapanışını duyunca benim uyuduğumu görüp gitti sandım ama gözlerimi açtığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. '' Yalancı. Uyumadığını biliyordum.'' Sinirle yerimde doğruldum da elinde kahvaltı tepsisi olduğunu gördüm. Ne yani bakıcılık mı yapacaktı bana? şaka olmalı. Ayağa kalkıp odamda olan banyoma ilerledim.Yüzümü yıkayıp kuruladım. Odama geri geldiğimde yatağıma yatmış kahvaltı ediyordu. Beni görmezden geliyordu. Bu çok sinir bozucuydu. Geldiğim ilk günden bu yana, sürekli aynı şeyi yapıyordu.'' Bana bak Kaan eğer üçe kadar saydığımda hala yatakta olursan seni yastıkla boğabilirim. '' alaycı bir bakış atınca sinirlerim alt üst oldu. " Bir... İki... Üç... Sen şimdi bittin." Önündeki tepsiyi alıp yere fırlattım. Ayaklarından çekip yüz üstü yatırdım. Hızlı hareketlerle yastığı alıp yüzüne geçirdim. Art arda yastığı kafasına vurdum ve beni ani bir hareketle yatağa fırlattı. Başım dönmüş olacak ki afalladım. Üstüme çıktığını görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. '' Seni pis sapık. Bırak beni !'' kapı açılıp içeriye üç çalışan girmişti bizi böyle görmeleri hiç hoşuma gitmedi. Evde çalışan hizmetlileri unutmuştum. Kaan bana dönüp. '' Biraz uslu olsan kaç yazar.'' dedi. Üstümden kalkıp çalışanlara baktı. Onlarda ne yapacaklarını şaşırmış bize bakıyorlardı. "Bir hafta izinlisiniz. Bir şeye ihtiyacımız olursa kendimiz hallederiz. Şimdi çıkabilirsiniz.'' bu ne demek oluyordu. Ben bu salak ile aynı evde tek kalmak istemiyordum. Çalışanlar hızlıca odadan çıktılar. '' Sen neyin peşindesin. Seninle evde tek kalmayacağım tabii ki de.'' sırıtarak yataktan çıktı ve camımın önündeki koltuğa oturdu. Koltuğun üstünde eski fotoğraflarım kalmıştı yani Güneş ve Kumsalla çekilmiş olan fotoğraflar. dün geldiklerinde çıkarmıştım orada kalmış olmalılar. Koltuğa yayılıp fotoğraflardan birini eline aldı. İfadesiz bir yüzle fotoğrafı inceliyordu. yerimden doğrulup kapıyı açtım. Artık bana odaklanmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. '' Çık!'' tek kelimem yetmişti ayağa kalkıp odadan çıkmasına. Biraz zorlar zannediyordum ama yapmamıştı.

Bu gün yeni bir gündü ve ben bu güne berbat başlamıştım. Üstelik okul günü. Ah. Gerçekten bu gün yeni okuluma gidecektim. Burslu değildim çünkü babam şehrin en iyi üniversitesinde okumamı istemişti. Oysa ki Güneş ve Kumsal burslu olarak başka ve güzel bir üniversiteye gidiyorlardı.

        Odamı toparlayıp üstümü değiştirdim. Bunu yaparken kapımı kilitlemiştim çünkü evde beni isteyen pis bir insan var. Dolaptan mini kotumu ve onun üstüne beyaz büstiyer' i  giydim altıma spor ayakkabılarımı giymek için kutusundan ayakkabıları çıkarttım. Yüzüme hafif bir makyaj yaptım. Sade olmak istediğim bir gündü. İlgi çekmek istemediğim bir gün daha iyi telaffuz ederdi. Saçıma dağınık bir topuz ile şekil verdim. Odamdan çıkıp gizlice kapıya yöneldim çünkü Kaan ile gitmek istemiyordum. Yavaş hareketlerle kapıyı açtım. Kapatırken de aynı özeni gösterdim. Ana yola kadar yürüdüm. Daha sonra yoldan bir taksi çevirdim. Şoföre  adresi verdim. Telefon çalmaya başladı. Çantamdan çıkartmaz ekranda o uğursuzun adını gördüm. Telefonu kapattım ve yanımdan dışarıyı izledim. Telefon tekrar çalmadı. Yakın bir sürede okula varmıştım. Gerçekten tahminimden fazla gösterişliydi. Okulun içine girmiştim bile. Ders saatlerimi öğrenmek için okulun panosuna yöneldim. Ders saatlerimi öğrenmiştim. Bu saatte dersim yoktu. Kafeteryada  oyalanmak iyi olabilirdi. Asansöre bindiğimde benden önce binmiş bir kız vardı. Gülümseyip soru sormak için ona doğru döndüm. ''Pardon! acaba kafeterya hangi katta? Ben yeniyim de.'' kısa bir sırıtmadan sonra bana bakıp güldü bende güldüm. ''Gülme ama bende bu okulda yeniyim. Birinci sınıfım ve kafeterya arayan bir mağdurum.'' kısa bir kahkaha savurduk aynı anda. Çok cana yakın bir kızdı. Esmer ela gözlü ve boyu benden biraz daha kısaydı ama güzel olduğu kesindi. Asansör kapısı açılınca birlikte çıktık. Adının Buse olduğunu öğrendiğim kız benimle arkadaş olmayı istemişti ve bende buna sıcak bakmıştım. kafeterya da birlikte oturmuştuk. Benim sınıfım başkaydı. Buse tasarım bölümündeydi ben ise hukuk. Sınıfımı bulduğumda sınıfta tek tük kişiler vardı. Boş bir yere geçip oturdum.

     Boş bir ifade ile sınıfı inceliyordum. Kapının hızla açılmasıyla irkildim ve gözlerim kayıp ' ı bulmuştu. Gerçek olamaz onu bulmuştum... evet bulmuştum... lanet olsun! o kız da kim?

sınıfa girdiğinde yanında çakma sarışın bir kız vardı ve gülüşüyorlardı o da yetmez kız bildiğin beni olana dokunma çabasındaydı. Adını bile bilmediğim aşkımı okulda hiç beklemediğim bir günde bulmuştum. Gerçekten gözlerimi alamıyordum ta ki onun beni fark etmesiyle gözlerim kaçıp duruyordu. Evet bu istem dışı oluyordu. LANET OLSUN! Acaba çok mu salak duruyordum. dur bir dakika o buraya mı yaklaşıyor? Alın beni buradan. Heyecandan ölmek mi? Bu gün bu sınıfta gerçekleşebilecek bir olay olabilir.

Arkama oturmuştu bu şakamı yapıyordu.

gerçekten ölecektim çünkü.

Bir çift kara göz üzerim de olduğunu anlayabiliyordum. İsmini öğrenmek istesem izin verir miydi acaba? Arkama döndüğüm de siyah gözler gözlerime kilitlenmişti. soğukkanlı bir yüz ifadesi beni ortadan ikiye bölüyordu. '' Ne?'' Sesi. Çok güzel. Hayran hayran bakarken güldü. Evet aşkımı büyülüyordu. ''Adın...şey ben... adın... ben Öykü..'' ah madem utanıyorum neden konuşuyorum ki. Of rezil oldum. Kızardığımı fark etmiş midir ? '' seni hatırladım. O gün benim başımı döndüren kızsın sen. Seni öpmemin bedeli o sahibinden sonra ölüm zannederdim ama sadece ahmakça tehdit edebildi beni. Senin sevgilin tam bir korkak.'' Ne? Kaan' ı sevgilim zannedemezdi. Kaan onu tehdit mi etmişti onu öldüreceğim. şaşırmış bir şekilde.'' Kaan aptalı beni sevgilim değil. evimizde yaşayan her hangi birisi sadece. O günde yaptığının cezasını çekti zaten.'' dedim. Demez olsaydım. '' Neyin cezasını? '' kaşlarını çatmıştı. Galiba o çakma sarışını sevmeye başlamıştım bu sorunun üstüne gelip konuşmamızı bölmüştü ve ben rezil olmaktan kurtulmuştum.


    Ders iktisat dersiydi çok yoğun geçmişti ilk gün olmasına rağmen. Lisede falan böyle değildi. İlk dersler boş geçerdi hep.

Adını bile bilmediğim aşkım. Ders bitince çıkmıştı. onun peşinden takip etmek mi? Evet benim fikrimdi. kapısında kütüphane 3 yazan bir odanın kapısını açıp girdi. Ardından bakakalmıştım sadece. birden kapı açılınca şaşa kalmıştım ve göz göze gelmiştik.'' Mert... adım...'' şaşkın olunca gözlerim fal taşı gibi açılır kızarırdım. '' Aa memnun oldum. '' güldüğünü görmüştüm. '' Beni gerçekten bütün gün takip mi edeceksin? Eğer amacın benimle takılmaksa torpillisin. Gel içeri.'' dediğinde hayatta olmadığımı düşünüp öylece durdum.'' Kızım iyi misin? Hey! burada mısın? '' harekete geçip kendimi içeri attım. Odanın içi bembeyazdı ve kitaplar odaya renk katıyordu. Raf yoktu. Yığın halinde kitaplar vardı. ve eskitme bir koltuk vardı. Oturmam için işaret etmişti. dediğini yapmıştım. Burası tek kelimeyle harikaydı. Buranın kokusu beni benden almıştı...




KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin