Bazı şeyler hiç bitmeyecekmiş gibi gelir.Mesela hayat,gençlik,en sevdiğimiz kitap,en sevdiğimiz şarkı ya da en sevdiğimiz şairin en güzel şiiri.Bana ise hiç bitmeyecekmiş gibi gelen şu anda elimde tutmakta olduğum kakaolu dondurma.Sabahtan beri ye ye bitmedi.Ne kadar yalarsam yalayım ne kadar ısırmaya çalışırsam çalışıyım yok arkadaş bitmiyor.Zaten yanlardan akmaya da başladı.Önümde duran peçeteyi aldım ve dondurmamın yanlarından silmeye başladım.Silme işlemimi bitirdikten sonra peçeteyi atacak bir yer aramaya koyuldum.Ama ne fayda.Önümde ne bir küldanlık ne de başka bir şey var.Pinti Ege işte ne olacak.Beni 3. sınıf bir mekana davet etmiş.Bakın üzerine basa basa söylüyorum 3. sınıf diye.Nereden anladın derseniz bir kere bir tane tuvaleti var,masaları sallanıyor,peçete yok,garsonlar zaten kendi dünyasında takılıyor müşteri gelmiş gelmemiş umurlarında bile değil.Eğer şu anda bir işim olsaydı ben o Ege'ye gösterirdim ama malesef şu anda işsizim.Keşke ayrıldığım kolejin müdürünün üstüne su fırlatmasaydım.Belki şu anda işinde gücünde bir hanım olmuş olacaktım.Ama olsun iyi yaptım.Kimse bana bağıramaz.Sonunda işimden olmak bile olsa kendimi kimseye ezdirmem.Aslında kalbimi en çok yakan işten ayrılmam yani kovulmam olmadı içimi en çok yakan 4 sene boyunca eşşek yükünce ders çalışmam oldu.Evet 4 sene boyunca hiç durmadam ders çalıştım,tonca sınava ve mülakata girdim.Üniversite hayatım boyunca hep bölüm 1.si oldum peki elde kalan ne oldu?Ben size söyleyeyim elde kalan koca bir 0 olmuş oldu.Evet sonunda aranan kan geldi.Ege Bey elindeki dosyalarla birlikte karşımdaki sandalyeye oturdu.Yüzündeki yılışık gülümsemeyle bana döndü ve"Naber sabah güzeli" dedi.Sabah güzeli mi?Beyefendinin saatten haberi yok galiba ya da günün bölümlerini bilmiyor.Bakmayın bu çocuğu böyle yerdiğime bu dünyada sahip olduğum en iyi arkadaşımdır Ege.Eğlencelidir,en mutsuz anlarımda bile beni güldürebilen tek insandır,ne zaman başım sıkışsa sığınacağım limandır.Çocukluğumuzdan beri birbirimizi tanıyoruz.İlk karşılaşmamızda fazla anlaşamamıştık ama günler geçtikçe çok iyi anlaşmaya başladık.Yüzüme alaycı gülümsememi yerleştirdim ve Ege'ye dönerek"Ne sabahı Ege bey galiba saatten haberiniz yok. Tabi saygıdeyer Ege beyimiz beni buraya sabahın köründe çağırdı kendiside öğlen geldi.Görgüğüme göre yeni de uyanılmış tabi sana sabah gibi gelir."diye yakındım.O sırada Ege yediğim dondurmanın ambalajını aldı ve incelemeye koyuldu tabi bu ben daha da çok sinirlendirdi.Sitem dolu sesimle"Ege sen beni duymuyor musun?Ne işimiz var burada derhal dökül!"diye tısladım.Ege ise bana dönmeye dahi tenezzül etmeden"Ben yokken bunun mu başının etini yedin.Baksana zavallıcığa sesi soluğu kesilmiş "dedi ve ardından iğrenç bir kahkaha patlattı.Hayır yani çok mu komik.Espiriyi geçtim bu espirinin e si bile olamaz.Tabi Ege'nin bu iğrenç kahkasını duyan küçük çay bahçesinin sakinleri bizim masamıza doğru bakmaya başladı.Ege'ye dönerek "Ege eğer 1 dakika içerisinde bana anlatman gerekenleri anlatmassan seni yan masadaki teyzenin üzerine fırlatır TACİZ EDİYORLAR diye bağırırım ve arkama bakmadan çekip giderim.Valla kurtulamazsın teyzelerin gazabından.Yollarlar seni"dedim.Bu sefer kahkaha sırası bendeydi.Yaşasın kötülük.Bunu duyan Ege "Haince bir plan ama aferin yanımda kala kala kapmışsın bir şeyler.Kızım annen seni 8 aylık mı doğurdu bekle biraz.Önce çayımızı içelim bu güzel mekanın tadını çıkartalım elbetteki konuşuruz."Güzel mekanın mı?Allahım ben nasıl bir günah işledim de bana bu Ege'yi gönderdin.Kesin bankada sıra vermediğim teyzenin ahı bu.Neyse bunları sonra düşünürüm.Bu sefer Ege'ye olabildiğince sert bakışlarım gönderdim ve mesajı alan Ege anlatmaya başladı."Işık holdingin sahibini tanıyor musun?"Tabi Ege'cim ben bütün holdinglerin sahibini tanıyorum.Hatta Işık holdingin sahibiyle dün gece beyaz şaraplarımız yudumlarken dünyadaki ekonomik kriz üzerine hararetli bir tartişma yaptık diyecektim ki Ege'nin konuyu sulandırmasından korkarak tek kelimelik cevap hakkımı kullandım ve "Hayır" dedim ve Ege anlatmaya devam etti."Bende öyle tahmin etmiştim zaten.İşte bu adamın bir sürü holdingi ve şirketi falan var.Bunlar mütaitlik işleriyle falan uğaşyor.Tabi bu buzdağının görünen kısmı görünmeyen kısmında ise bu adam çok ünlü bir mafya.Tabi bildiğin gibi daha doğrusu bilmediğin gibi bu adamın düşmanı çok. Bunlardan biri var ki işte o en azılı düşmanı.Bu adam ise Karan SOYLU.Bu Karan soylu var ya öyle böyle şerefsiz değil.Şerefsizliğin kelime olarak 3 boyutlu hali.İşte bunlar küçükken çok yakın iki arkadaşmış sonra bu Karan bu adama bir şeyler yapmış.Sonra bizimki Amerikaya gitmiş 15 yıl orada falan kalmış ama şimdi Türkiye'ye yeniden dönmüş ve intikam almak istiyor.Bu yüzden harikulade bir intikam fikri geliştirmiş."O sırada Ege'nin sözünü kestim ve "İnşallah bu harikulade fikrin piyonu ben değilimdir"dedim.Ege gözlerini gözlerime dikti ve "İşte en çok senin bu yanını seviyorum leb demeden lebleyi anlıyorsun.Neyse sana planı açıklayayım.Bu Karan'ın asistanı Ebru evlenmiş.Karan da kendine yeni asistan bulma çabalarında.Ama çoğu kız bunu istemiyor çünkü Karan asistanın evinde kalmasını istiyor.Kızlarda Karan'dan çekiniyor o yüzden çoğu kız bu işe yanaşmıyor.Biz yani sen bu işe talipsin.Aylık 10.000 maaş.Üç ay boyunca Karan'ın asistanı olacaksın. Işık holdingin sahibi Ahmet Bey'e Karan bey ne yaparsa hemen haber vereceksin.Yani gizli ajan gibi.İş bitiminden sonra Ahmet Bey sana 1 milyon verecek.Tabi Karan Bey'e yapacaklarından sonra seni öldü diye göstereceğiz.Saçlar gözler falan değişecek.Sonra ver elini San Francisco.Düşünsene hem çok paramız olacak hem de başka bir ülkede yaşayacağız. Hayatımız boyunca hiç çalışmak zorunda kalmayacağız.Sadece küçük bir ayrınıt var o da fazla önemli değil zaten."Duyduklarımın şokuyla beynime kan sıçradı ve "NE" kelimesi dudaklarımdan döküldü.Ege biraz sıkılarak biraz da utanarak "O adamı ÖLDÜRECEKSİN"dedi.Başım dönmeye başladı biraz da midem bulandı.Ege'ye döndüm ve"Şaka yapıyorsun değil mi " dedim.Ege ise hiç istifini bozmadan devam etti."Hayır bunlar tamamen gerçek"Duyduklarımın şokuyla sesimin volümünü oldukça yükselttim ve "ASLA " dedim.Ben ki hayatım boyunca tek bir karıncayı dahi öldürmedim.Küçükken ödevlerimi yapmadığım zaman yalan söylemek yerine 'HOCAM ÖDEVLERİMİ YAPMADIM'diyen bir kızım.Bu işi kabul etmem imkansız.Ege içimden geçirdiklerimi okurmuşcasına konuşmasına devam etti."Kabul etmek zorundasın.Ben sana bunları anlattıktan ve sende bunları öğrendikten sonra başka bir çaren yok güzelim.Bak şurada oturan adamı görüyor musun?"Gösterdiği yere doğru baktım ve gözlerim o karanlık adamla buluştu."Güzelim eğer bu işi kabul etmessen onlar için tehlikeli olacağımız düşüncesiyle ikimizi de burada öldürecekler."dedi.Başım daha da ağrımaya başladı.Duyduklarımın şokuyla ne söylemem gerektiğini bilmeden oturduğumuz masada öylece kalakaldım.
Merhaba arkadaşlar bu hikaye benim yeni hikayem.İçime çok sinen bir çalışma oldu.Bu hikayeyi çok seveceğinizi ve beyeneceğinize inanıyorum.Hikayemi kütüphanelerinize eklediğiniz zaman her gün yeni bölüm geleceğine emin olabilirsiniz.Yorumlarınız benim için oldukça önemli.Böylelikle eksikliklerimi görüp kendimi daha iyi geliştirebilirim.Sizleri seviyorum iyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANIN NEFESİ
ChickLitKaran,karanlık işlerin adamı...Acımasız,gözü kara,katil...Üstelik dünyadaki en tehlikeli mafyalardan biri...Nefes,masumluğun prensesi...Aydınlıkların kraliçesi...Kendi halinde,işinde, gücünde...Hayatı morotonlaşmış olan Nefes,kendini birdenbire Kara...