Patroncuğumun odasının yerini öğrendikten sonra hızlıca o odaya doğru koşmaya başladım.Böyle bir şey yaptırtmaya ne hakkı vardı ki!Ne de olsa o elbiseleri bedavaya almamıştım.O kadar sinirliyim ki!
O odanın kapısının önüne gelince korkmadım desem yalan söylemiş olurum.Çünkü korktum.Kalbim o kadar hızlı atmaya başladı ki durdurabilene aşkolsun.Ama yılmayacaktım.Ne de olsa bu sefer suçlu olan oydu.Bir an kapıyı çalıp çalmamakta tereddüt etsem de çalmamakta karar kıldım.Ne de olsa ne kadar sinirli olduğumu belli etmem gerekiyor değil mi.Nefes alış verişlerimi düzene soktuktan sonra hışımla kapıyı açtım.O sırada çalışma masasında bir şeylerle uğraşan Karan Bey hızlıca kapıyı açan o şahısa baktı.O şahısın yeni asistanı yani benim olduğumu görünce kaşlarını çattı.Kaşlarını daha da çatarak yanıma doğru yaklaştı ve adeta ormanlar kralı aslan gibi kükreyerek:
"Odama nasıl bu şekilde girersin!Sana öğretmediler mi bu evde ne gibi kuralllara uyulması gerektiğini."dedi.
Adama bak ya!Hem elbiselerimi yırtırıyor sonra da hiçbir şey yapmamış gibi üste çıkmaya çalışıyor.Ben de onun gibi, tam da onun gibi olmasa da bağırarak:
"Size de başkalarının eşyalarını parçalattırtmamanız gerektiği öğretilmemiş."dedim
Galiba bu sabah yürek yemiştim.Yoksa bu özgüvenimin başka bir açıklaması olamazdı.Hiç vakit kaybetmeden cevap veren Karan Beyciğimiz:
"Sen benimle bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin."dedi.
O cümleyi söylemesi ve bileğimden tutup fırlatması bir oldu.Neye uğradığımı şaşırmıştım.Onun bu yaptığı hareketle gözlerim ne kadar dolsa da ağlamamaya direndim.Ağlayarak daha da güçsüz görünemezdim.Beni yere attıktan daha doğrusu fırlattıktan sonra cümlelerine devam etti:
"Bana bak Nefes Dağlı.Bir daha o elbiseleri giymeyeceksin.Hatta bir daha kısa olan hiçbir şeyi giymeyeceksin.Bir kere daha seni o şeylerin içerisinde görürsem bu sefer elbiselerin içerisinde sen varken parçalarım.Yani bu şekilde iyimser davranmam.Ayrıyetten bir daha bana bu şekilde cevap vermeye kalkarsan o dilini de kopartır eline veririm."dedi.
İyimser mi?Gerçekten bana karşı iyimser mi davrandığını düşünüyordu.O zaman ben bu adamın kötümser halini düşünemiyordum bile.Gururum çok kırılmıştı.Hayatımda hiçbir zaman bu kadar aşağalanmamıştım.Duruşumdan hiçbir taviz vermeden ayağa kalktım ve:
"Siz bana karışamassınız.Ben özgür bir kadınım"dedim.
Benim gibi ifadesini bozmayan Karan Bey bana yaklaştı ve:
"Ben KARAN SOYLU karasularında dolaşan herkese karışırım."dedi
Bilerek vurgulamıştı adını ve soyadını.Bu sefer yaklaşan taraf ben oldum ve:
"Peki bu KARAN SOYLU karasularının sınırı neresi?"diye sordum bütün cüretkarlığımla.
Daha da yaklaşacağını düşündüm ama yaklaşmadı.Benim de düşündüğüm şeye bak.Sanki adamın bana yaklaşacak yeri var ya.Diyelim ki yaklaştı sanane ki demi.Sanki yaklaşmasını istiyormuşum gibi(!)
"İstediğim yer"dedi.
Hani sen sinirliydin!Hani bu adamı doğduğuna pişman edecektin.Neden bu adama karşı gelemiyorsun?Bu adam seni bir cümlesiyle nasıl susturmayı başarabiliyor?Neden onun yanındayken zaman duruyor senin için?Gibi cümlelerimi sıralarken Karan Bey yanımdan uzaklaştı ve çalışma masasına doğru yürüdü.İlk girdiğimdeki gibi masasına oturdu ve elindeki kağıtlarla ilgilenmeye başladı.Ben ise ne yapacağımı bilemez halde olduğum yere çekiçle çakılmış gibi kaldım.Ne ileri ne de geri gidebiliyordum.Galiba buna Karan etkisi deniliyor.Karan Bey elindeki kağıttan gözünü çekmeden bana gitmemi söyledi.Ben ise ne yapacağımı bilemez halde sanki hipnoz olmuş gibi Karan Bey'in istediğini yaptım ve odadan çıktım.Ben,Nefes Dağlı yaptı bunu.Normalde herkesin her cümlesini ayırıştırark söylenen ben şimdi bu adamın dediğini yapmıştım.Anneannem banim bu halimi görse muhtemelen büyü falan olduğunu düşünüp beni bir hocaya götürürdü.Çünkü bu hareketler hiç de huysuz torunun yapacağı hareketlere benzemiyordu ki.Karan etkisinden çıkıktan sonra hala pijamalarımla olduğumu farkettim ve doğruca odama doğru koşmaya başladım.Ne de olsa kimsenin beni pijamalarımla görmesini istemezdim.İstemezdim ama ben bu halimle o adamın odasına gitmiştim.OFFFF ya nasıl bunu akıl edememiştim ki!Kesin olmayan cooluğumu da bu pijamalar bozmuştur.Odama gittiğimde hizmetçinin hala elbiselerimi kesmekle uğraştığını gördüm.Beni gördüğünde hayalet görmüşe dönen hizmetçi gözlerini pörtleterek elindeki elbisemi bıraktı ve:
"Sen hala tek parça mısın ?"dedi.
Ben ise muzurluk yapmak istercesinse
"Sence?"dedim.
Hizmetçi ise konuşmalarına devam etti
"Karan Bey'e bu şekilde davranıp bir parça çıkanı ilk defa gördüm de."dedi.
Ben ise hzmetçinin bu cümlesine karşılık vermeden doğruca yanına gttim ve elbiselerimi yırtmaya başladım.Hizmetçi başta bu davranışımı garip bulsa da sonrdan işine devam etti.Elbiselerimi yırttıktan sona hizmetçi odamı topladı.Ben de hizmetçi gittikten sonra bugün için giyinmeye karar verdim.Çoğu elbisem yırtıldığı için seçme alternatifim azdı.Ben de bu yüzden siyah tayt ve üzerine beyaz gömlek giydim.Ayaklarıma ise siyah, kapalı, mantar topuklu ayakkabılarımı giydim.Elbise kombinlemeyi fazla beceremediğimden dolayı tercihimi sade renklerden kullandım.Makyajım ise ki bunu gerçekten hiç beceremem hemen internetten baktım.Çoğu makyaj türü abartıydı ki ben abartıdan nefret ederim.O yüzden en sade bulduğum makyaj tarzını yapmaya çalıştım.Aynadaki yansımama baktığım zaman ne çok kötü ne de çok iyi olduğumu gördüm.Ama en azından beklentilerimin üzerindeydi.Ben bunlarla uğraşırken saat çoktan on bir olmuştu.Bu yüzden aşağıya inmeye karar verdim.Ne de olsa yeni işim hakkında öğreneceğim bilgiler vardı.Ama hala kafamda bir soru işareti kalmıştı.Neden Karan Bey benim kısa giysiler giymeme kızmıştı ki.Yni tanıştığı bir kızı mı kıskanmıştı?ne kadar da mantıksız değil mi?Belki de bütün asistanlaına karşı böyle korumacıdır.Belki de bana özel bir muamele değildi.En iyisinin bunları bilen birine sormak olduğunu düşündüm ve mutfağa gitmeye karar verdim.Oradaki en yaşlı ve tatlı teyzeyi bulup bu sorularımı yöneltecektim.Ama ufak bir sorun vardı o da mutfağa geçmek için salondan geçmem gerektiğiydi.Aslında yabancıların evinde gezmekten pek hoşlanmazdım ama içimden yapacak bir şeyin olmadığına dair kendime teselliler ürettim ve salona doğru yürümeye başladım.Salona girdiğim zaman Karan Bey'in annesinin ve babasının ikili koltukta,dün benimle konuşan kardeşinin ise tekli koltukta tek başına oturduğunu gördüm.Ama bir gariplik vardı sanki.Yüzüne dikkatlice bakınca anladım ki çocuğun sol gözü mosmor olmuş.Başta yanına gidip ne olduğunu sormak istedim ama o beni görür görmez sanki hortlak görmüş gibi kapıdan dışarıya çıktı.Bu hareketini garipsesemde takmamaya çalıştım.Annesini ve babasını da kafamla selamlayıp kendimi mutfağa attım.Mutfakta dört tane hizmetçi vardı.İçlerinden birisi yanıma geldi ve kahvaltı yapıp yapmadığımı sordu.Ben de yapmadığımı söyledim o da bana kahvaltı hazırlamaya başladı.Mutfak masasına oturduktan sonra mutfağı incelemeye koyuldum.Gerçekten çok güzel bir mutfaktı.O kadar büyüktü ki sanki benim Asu ile yaşadığım ev kadardı.Mutfağı incelemeyi bitirdikten sonra hizmetçi kahvaltımı getirdi ve ben de afiyetle yemeğe başladım.Çünkü bu kadar sinir,stres,heyecan efor sarfetmeme ve güçsüzleşmeme neden olmuştu.Ne de olsa her gün bu kadar olay yaşamıyordum ki.Ben kahvaltımı güzel güzel yapmaya devam ederken içlerinde en sıcak bulduğum hizmetçi yanıma geldi ve:
"Karan Bey'in kardeşinin gözünün neden morardığını biliyor musun?"dedi.
Ben ise hayır anlamında başımı salladım.Daha sonra hizmetçi anlatmakta ısrar edince kıramadım ve dinlemeye başladım.Dinlerken iki kere boğulma ve üç kere de kalp spazmı yaşadım.Duyduklarım karşısında beynim eror vermişti.Kalbim ise sanki ağzımda atıyordu.Neden benim için böyle bir şey yapmıştı ki?
VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...İYİ OKUMALAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANIN NEFESİ
ChickLitKaran,karanlık işlerin adamı...Acımasız,gözü kara,katil...Üstelik dünyadaki en tehlikeli mafyalardan biri...Nefes,masumluğun prensesi...Aydınlıkların kraliçesi...Kendi halinde,işinde, gücünde...Hayatı morotonlaşmış olan Nefes,kendini birdenbire Kara...